Arap ülkelerinden ‘yayla turizmi’yle ilgili gelen taleplerin artmasıyla hızlandırılan projeyle, Doğu Karadeniz’de yat ve kruvaziyer turizmi de cazip hale getirilecek. Bölgenin turizm alanında ‘marka değer’ olması için de yaylaların proje kapsamında birleştirilmesi hedefleniyor. Bölgedeki yaylaların özelliklerini yansıtan binaların yapılması da planlar arasında.
Karadeniz Bölgesi’nde 8 ildeki yaylaları birbirine bağlayacak olan 2 bin 600 kilometrelik Yeşil Yol Projesi’nin bölgede turizmin canlandırılmasını, bölgenin karakteristiğini yansıtan binaların yapılmasını, turizm merkezleri için imar planlarının tamamlanmasını amaçladığı savunuluyor.
HER MEVSİM TURİST
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun seçim öncesinde açıkladığı Doğu Karadeniz Projesi (DOKAP) Eylem Planı’nda 2 bin 600 kilometrelik Yeşil Yol Projesi’nin bölge turizmi için büyük önem taşıdığı vurgulanıyor. Planda projeyle ilgili şu bilgiler yer alıyor:
“Yeşil Yol projesi en kısa sürede tamamlanarak markalaştırılacak. Yol güzergâhında yer alan turizm bölgelerinin planlama çalışmaları kısa sürede tamamlanarak özel sektör yatırımlarına hazır hale getirilecek. Bu sayede bölgenin her mevsimde turist çekebilen, turistik aktivitelerin yapılabildiği, ülkemizin en önemli turizm merkezlerinden biri haline gelmesi sağlanacak. Yeşil Yol üzerinde yer alan turizm amaçlı tesislerin yapılması ve iyileştirilmesi desteklenecek.”
YAT VE KRUVAZİYER
Planda bölge yaylalarının karakteristiğini yansıtan binaların yapılmasına, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yat ve kruvaziyer turizminin cazip hale getirilmesine dikkat çekiliyor. Arap ülkelerinden artan talebin yayla turizmini ön plana çıkardığına vurgu yapılan planda, “Bu kapsamda bölgenin turizm alanında marka değer olmasına katkı sunması için DOKAP Bölgesi’ndeki yaylaları üst kottan birbirine bağlayacak olan Yeşil Yol Projesi çalışmasının tamamlanması bölge için büyük önem arz etmektedir” deniliyor.
Amaç onu değiştirmek
Çevreciler, 200 Küresel Ekolojik Bölge arasında yer alan Karadeniz’de planlanan Yeşil Yol’un sadece çevresel etkisinin olmayacağı, ‘Havva Anaların kültürünün bile değişeceği’ görüşünde. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, bölgedeki Havva Anaların yaşam biçiminin değişmek zorunda kalacağını savundu. Projenin Karadeniz’i betonlaştıracağını belirten Bozoğlu, şöyle konuştu: “Yeşilin içinden geçecek 2 bin 600 kilometrelik bir yolda ÇED uygulanmayacak da nerede uygulanacak? ÇED’in sadece çevresel değil sosyal etkiyi de kapsaması gerekiyor. Köylülerin, Havva Anaların yaşam biçimi değişmek zorunda kalacak. Kültürel çeşitliliğe etkisi olacak. Bu iki değerlendirme de yapılmadı. Bu kadar tepkiye rağmen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın hiç sesi çıkmıyor. Devasa bir proje olduğu için etkisi çok büyük olacak. Bu yol nereden geçecek, hangi malzemeler kullanılacak, kaç makine kullanılacak, hafriyat nereye dökülecek gibi soruların cevapları yok. Projenin sonu Ayder ve Uzungöl’deki gibi betonlaşma olacaktır. Turist gelsin diye yapılan proje, turistin gelmediği bir Karadeniz’in önünü açacak.”
Yapılaşmayla beraber sıradanlaşma gelecek
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF), Doğu Karadeniz’i kitlesel turizme açacak projenin doğa için ciddi riskler içerdiği uyarısı yapıyor. “Kitle turizminin yöre halkına ve doğaya bir katkı sağlamayacağı, yapılaşmayla beraber sıradanlaşmayı da beraberinde getireceği açık” diyen WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak şunları söyledi: “Yaylalara gelen turistin yıldızlı oteller değil yayla görmek istediği unutulmamalı. Yeşil Yol Projesi hayata geçirilirse Karadeniz kendine has özelliklerini yitirecek. Gelişen sürdürülebilir turizm çalışmaları darbe alacak. Bölgedeki mevcut yolların basit iyileştirmelerle daha kullanışlı hale getirilmesi, eğer varsa, bölgedeki insanların talebini karşılamaya yeter.”
VALİ GEREKİYOR
KARADENİZ’de Yeşil Yol Projesi’ne karşı eylem yapanlara jandarmanın sert müdahalesi tartışma yarattı. Eylemlere katılan CHP Samsun Milletvekili Kemal Zeybek, “Orada gördüklerimle ürperdim. ÇED’i hazırlıyorlar, eksik evrakları var ama mahkeme anında karar alıyor. Bu işleri de bire bir vali, kaymakam takip ediyor. Bu anlaşılır gibi değil. Valinin projeye karşı çıkan halka ettiği laflar ortamı geriyor. Halka müdahalede bulunan jandarma emir ve yetkiyi kimden alır? Jandarmaya ‘müdahale edin’ derseniz müdahale eder, emir verince de geri çekilir. Karadeniz rant uğruna yanıyor” diye konuştu.
HALKI TAHRİK EDİYOR
Eylemlere destek veren CHP Ordu Milletvekili Seyit Torun da, vatandaşların valinin sert tutumundan şikâyetçi olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Turizm projesi olması gerekirken şimdiden o yol güzergahındaki yerler planlanarak rant oluşturuldu. Burada bunun kavgası var. Sayın vali vatandaşın tansiyonunu alacağına, yatıştıracağına, üslubunu sertleştirerek, jandarmaya talimat vererek, halkı daha tahrik edici ifadeler kullanıyor.” Projeyi başından beri takip eden ve dava sürecini başlatan avukat Yakup Şekip Okumuşoğlu da, “Jandarmanın bu orantısız müdahalesiyle ilgili gereken yerlere müracaat edeceğiz” dedi.
Gereğini yap Sayın Valim
YEŞİL Yol Projesi kapsamında, 7 ayrı noktada yol genişletme ve yeni yol açma çalışması planlanan Rize’de, Yukarı Kavron ile Samistal Yaylası arasındaki yolun yapımına tepkiler nedeniyle çalışmalarda kullanılamayan iş makineleri, Ausor, Haczane ve Husor yaylaları arasındaki 15 kilometrelik bağlantı yolunun yapımına yöneltildi. Bölgede sürdürülen çalışma için Orman Genel Müdürlüğü, bir süre önce 16 dönüm alanda ağaç kesim izni verdi. Bunun üzerine harekete geçen Ausor Yaylası sakinlerinden 9 kişi, Avukat Yakup Şekip Okumuşoğlu öncülüğünde, ‘Orman kesim izninin yürütmesinin durdurulması ve iptali’ istemiyle Rize İdare Mahkemesi’ne dava açtı. Mahkeme önceki gün, Orman Genel Müdürlüğü’nün verdiği ağaç kesim izninin yürütmesini durdurdu. Ancak karar çıkıncaya kadar geçen bir aylık sürede, Yeşil Yol’un geçeceği Ausor-Haczane ve Husor yaylaları güzergâhında yüzlerce ladin ve çam ağacı kesildi, çok sayıda ağaç da iş makinelerince dereye yuvarlandı. Bazı ağaçların da yayla yolu boyunca yol kenarlarında istiflenmiş halde bırakılması dikkat çekti.
BU YOL GEREKSİZ
Ausor Yaylası’nda yaşayan, Çamlıhemşin ilçesine bağlı Murat Köyü Muhtarı Lütfü Sezgin, “Sayın Vali, ‘Hiç ağaç kesilmedi. Kesildiyse devlet olarak gereğini yaparız’ demişti. Sayın Vali, ağaçların kesildiğini gördük, yine kesilecek. 7 metre yol yapılacaksa ağaçlar kesilmeden yol yapılamaz. Valimiz, ‘Bize devlet olarak ne düşerse yaparız’ demişti. Şimdi devlet olarak üzerlerine ne düşüyorsa yapsın. Yaylalarının yolu var. Neden bağlantı yapılıyor ki. 3 ay kullanılan bir yaylada bu yol gereksizdir” dedi.
Rize Valisi Ersin Yazıcı, “Yolu yaparken bir tane ağaç kesmedik. 1500-2000 metrede bu yol yapılıyor. Zaten bir ağaç kesseydik 50 kere televizyona çıkarlardı. Doğayı biz de seviyoruz. O doğayı bozarsak buraya kimse gelmez. Biz bunun bilincindeyiz. Turizmden para kazanacaksak yolu korumak şart” demişti.
HSYK: Nesiller boyu kınansınlar
HÂKİMLER ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 2’nci Dairesi, dönemin Başbakanı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 11 Mart 2014’te “Valiyi, korumaları, memurları, Ak Parti’nin, CHP’nin, MHP’nin il başkanlıklarını, bürokratları keyfi olarak dinlemişler. Selam Örgütü diye bir örgüt uydurmuşlar. 3 bine yakın kişiyi 3 yıl dinlemişler” diye tepki gösterdiği ‘Selam Tevhid Terör Örgütü’ soruşturmasında usulsüz dinleme kararı talep ettikleri ve bu yönde karar aldıkları gerekçesiyle HSYK 3’üncü Dairesi’nce geçen hafta soruşturma izni verilen 54 hâkim ve savcıdan 49’unu görevden uzaklaştırdı.
HSYK Başmüfettişliği bu hâkim ve savcılar hakkında görevden uzaklaştırma tedbiri uygulanmasını istedi. Talep yazısını dün görüşen HSYK 2’nci Dairesi, savcılar Mustafa Çavuşoğlu, Abdullah Mirza Coşkun, Rasim Işıkaltın, Murat İnan ile hâkim Yakup Kaya dışında kalan 49 hâkim-savcının görevden uzaklaştırılmasına karar verdi. Bu yargı mensuplarının ‘göreve devam etmelerinin yargı erkinin nüfuz ve itibarına zarar vereceği kanaatiyle’ geçici tedbir olarak görevden uzaklaştırılmalarına hükmedildi. ü
HSYK 2’nci Dairesi Başkanı Mehmet Yılmaz ise şunları söyledi: “Hukuksuz dinleme ayıbı artık gündemden çıkmalı. Hukuk dışı dinlemelerle hukuk devleti kavramı ve iddiamız tahrip edilmiştir. Bunu yapan ve yaptıranlar, nesiller boyu kınansa yeridir. Hiç unutulmasın ki meşru bir amaca varmak için kullanılan araçlar da meşru olmalıdır. ” (Ajanslar)