Deniz Harp Okulu Komutanlığı görevini yürütürken rütbesinde bekleme süresi dolduğu halde terfi ettirilmeyince istifasını veren emekli Tuğamiral Türker Ertürk, Balyoz Davası tutuklamalarını, İstanbul işgal altındayken gerçekleşen tutuklamalara benzetti.
Balyoz Davası'nın 'Dreyfus' ve 'Rosenberg' davaları gibi siyasi motifli davalarla birlikte dünya hukuk tarihindeki yerini aldığını kaydeden Ertürk, "163 Atatürkçü, yurtsever, amiral, general ve subayın tutuklanmasına ne demeli? Ne farkları var İngiliz işgali altındaki İstanbul’da tutuklanan vatansever subaylardan. Başbakanımız ve hükümetimiz ne yapıyor? Parmağını kıpırdatmıyor. Ne farkınız var o zaman sizin Damat Ferit ve Fransız Vichy Hükümeti’nden? Onlar hiç olmaz ise işgal altındaydılar, ya siz? Eğer emperyalizm tarafından gizli işgal altındaysanız, bilin ki biz de sizin yanınızda oluruz. Yeter ki açıkça söyleyin."
RÜTBESİ YÜKSELTİLMEYİNCE İSTİFA ETMİŞTİ
Deniz Harp Okulu Komutanlığı görevini yürütürken 2010 Yüksek Askeri Şura Toplantıları’nda rütbesinde 4 yıllık bekleme süresini doldurduğu halde terfi ettirilmeyince istifasını veren Emekli Tuğamiral Türker Ertürk, Trabzon’dan yayın yapan 'haber61' isimli internet sitesine günlük siyasi gelişmelerle ilgili yazılar kaleme almaya başladı. Ertürk, bugün yayınlanan 'Dijital Terör' başlıklı yazısında Balyoz Davası’na değindi.
TÜRKÖNE’YE GÖNDERME
Görevdeki amiral ve generallerin yüzde 10’luk bölümünün tutuklandığını hatırlatan Türker Ertürk şu görüşleri savundu: "Bu dava Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tasfiye operasyonudur. Bu davada adı geçen tüm muvazzafları kısa süre içinde mahkum edelim ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ayrılış işlemlerini yapalım. Yeterli olur mu? Hayır. Hatta şu anda mevcut 310 civarında olan amiral ve generallerin hepsini emekli edelim ve alttan gelecek genç subaylarla dolduralım. Bu da yeterli olur mu? Asla. İstenen onun da ötesindedir. Ne diyor sözde akademik ünvanlı beyefendi? 'TSK’yı Yeniçeri Ocağı gibi tasfiye etmeli, yerine Nizam-ı Cedit gibi yeni bir yapılanmaya gidilmeli'. Demek ki esas yapıyı değiştiremez ve dönüştüremez isen, ne kadar komutanı karalayarak, iftira atarak, uydurma kanıtlarla yargılayarak sistem dışına atarsan at, arkadan yine aynı nitelikte komutanlar gelmekte. Hele bu baş belası Harp Okulları yok mu, onları da ele geçirmek farz. Herkes biliyor ki, bu davalar hukuki değil siyasidir. Onlar bile inanmıyor bu davaların hukuki olduğuna. Bu nedenle karşı fikirleri, mantıklı savunmaları duymak bile istemiyor, sinirleniyor ve zıvanadan çıkıyorlar.