Halk arasında konuşulan günlük kullanım dilinde de yer alan birçok kelime farklı alanlarda ya da sektörlerde de kullanılabilir. Hukuk dilinde kapsamı bir tanımı olan iştirak kelimesi de bu kelimeler arasındadır. Özellikle iş alanında kullanılan iştirak kelimesi dilimize Arapça dilinden gelip yerleşmiş ve zaman içinde değişim geçirerek Türkçeleşmiştir.
Sözlüklere göre ortaklık etme, bir işte karışma, birlikte olma, katılma ya da birlik gibi anlamlara gelen iştirak kelimesi bir firmanın başka bir firmanın sermayesinde ortaklığının bulunması hâlinde sermayede payı olan şirketleri ifade etmek için kullanılır.
Bir işletmenin diğer işletmelerin idarelerine ya da ortaklık politikalarının belirlenmesine katılabilmek amacı ile sahip olduğu ve çeşitli rakamlarda oranları değişiklik gösteren sermaye payına sahip oluşu için de iştirak ifadesi kullanılmaktadır.
Sahip olunan ortaklık oranı %10 ile %50 arasında değişiklik gösterebilir. Bu oranlar arasında değişiklik gösteren sermaye paylaşımı şeklinde ifade edebilecek 2 farklı iştirak çeşidi vardır. Bu iştirak türleri şunlardır:
Ana sermaye şirketi, ortak olduğu firmada %50 oranından fazla oy hakkına sahipse ortaklık bulunan şirkete bağlı bir ortaklık kurulmuş demektir. Bu tür ortaklık hem direkt hem de dolaylı olarak gerçekleştirilebilir.
Sermaye Piyasası Kurulu mevzuatı ve Banka Kanunu'nda yer alan bağlı ortaklık durumu genel olarak tek bir finansal grup şeklinde değerlendirilir. Ayrıca ana sermaye şirketine bağlı olan diğer firmanın hukuki olarak bağımsızlığının devam ettiğinin belirtilmesi de gerekir.
Ortaklık kurulan şirkette eğer çoğunluk ana sermaye şirketinde değilse bu durum net olarak iştirak durumunu oluşturmuş anlamına gelir. Böylece bağımsız ortaklık kurulmuş olur.
Bağlı olan ortaklık türü ile arasındaki en başat fark mülkiyetin yüzdesine ve ana sermaye şirketinin uyguladığı etki derecesine ve denetimlere tabi olur. Ortak firmaların yatırımları, oluşturulan büyüme stratejisi ve değerlerin izlenmesi ile kısıtlanmış olan piyasalara girme konusunda da elverişli olur.