HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

İthal domates tohumu altından pahalı

ADANA (İHA) - İthal domates tohumunun fiyatının, altından pahalı olduğu bildirildi.

Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ortaş, 2000 yılında 1 dekara kullanılan ithal domates tohumu fiyatının 128 YTL olduğunu, 2006 yılında ise bu fiyatın 298 YTL'ye çıktığını ifade ederek, 5 yılda ithal domates tohumu fiyatının yüzde 233 oranında arttığını belirtti. İthal domates tohumunun altından daha pahalı olduğuna dikkat çeken Ortaş, "Altının gramı yaklaşık 29 YTL iken ithal domates tohumunun gramı yaklaşık 30 YTL. Yani domates tohumunun fiyatı altından daha pahalı. Üstelik ABD, İsrail ve Hollanda'dan ithal edilen domates tohumu kısırlaştırılarak gönderildiği için bir kez ekiliyor. Sürekli bu ülkelerden ithal etmek zorunda kalıyoruz" dedi.

Türkiye'nin binlerce ziraat mühendisine sahip olmasına rağmen altından pahalı olan domates tohumunu ithal etmesinin Türk tarımına darbe vurduğunu kaydeden Ortaş, "Bu tip tohumlar İsrail, Hollanda, Fransa ve ABD'den geliyor. Türkiye domates üretiminde dünyada Çin, ABD ve İtalya ile birlikte ilk 4'te yer almaktadır. Ancak Türkiye bu işin tohum teknolojisinde geri kalarak İsrail, Hollanda, ABD'ye müşteri olmuştur ve onların pazarı olarak kalacağa benziyor. 72 milyon nüfusuyla Türkiye, dünyada ne kadar tohum şirketi varsa hepsinin cazibe merkezi olmuş. Ülkemizin domates tohumuna ödediği döviz takriben 40 milyon dolar" diye konuştu.
Türkiye ve dünyada, karpuz ve domates gibi bitkilerin tohumlarının son derece yüksek fiyata satıldığını, bu tür tohumların genellikle genetiği değiştirilmiş tohumlar olduğunu ifade eden Ortaş, şunları söyledi:

"Bunlar 1 yıllığına ekilmektedir. Yüksek teknoloji kullanıldığından ABD, İsrail, Hollanda gibi ülkelerde yetişmektedir. Bu sektörde olmamızın nedeni, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Türkiye'nin kaderi tarım toplumu olarak tutuldu ve normal tarım yapmamız öngörüldü. Tarım teknolojisinin, bilim teknolojisinin ışığında atılım yapmamız sağlanamadı. Tarım teknolojisinin geliştirilmesi, dönüştürülmesi konusunda İsrail, ABD ve Hollanda'nın çok gerisinde kaldık. Çok farklı şekilde dünyanın önüne geçtiler. 40-50 yıl önce tarımda atılım yapmamız gerekirdi. Geçmişten günümüze hayatın her alanında olduğu gibi bilim ve teknolojiye destek verilmedi."

Türkiye'de tarım girdilerinin çok yüksek olduğunun altını çizen Ortaş, "Mazot çok yüksek, enerji çok yüksek, girdiler çok fazla. Türkiye'de mazot 125 cent iken, AB'de 55 cent. Avrupa ve ABD büyük rekabet içinde, bütün az gelişmiş ülkelerin tarımını çökertmek istiyor. 'Gümrük Birliği'ne bağlanın, gümrük duvarlarınızı kaldırın, ben size ürün satacağım, siz de benden alacaksınız' diyor. Öbür taraftan da 'Seninki düşük kalitede' diyor. Bizim üreticimiz yüksek maliyete mal ediyor. Kendisi yüksek maliyetle ürün elde etse bile yüzde 30-40 sübvansiyon uyguluyor. Böyle olunca, adam benim ürettiğimden daha ucuza benim iç piyasama getiriyor. Onlar sübvansiyon yapıyor. Bu desteklemeler aracılığıyla kendi çiftçisini güçlü tutuyor. Domates tohumu gibi çok pahalı olan ürünleriyse bir kere ekilecek şekilde yetiştirerek, ithal eden ülkelerin elini kolunu bağlıyorlar. Tek çare teknolojiyi geliştirerek kaliteli tohumlar üretmek" diye konuştu.

Tohumculuk Yasası'na da değinen Prof. Dr. Ortaş, "Tohumculuk Yasası'nın temel felsefesi, tohum üretimi devlet tekelindeydi. Vatandaşımız, kendi tohumunu kendisi üretebiliyordu. Yasal düzenlemeyle tohumculuk devlet tekelinden çıkarıldı ve tohum üreticileri birliği adı altında özel sektöre bırakıldı. Bu çok uluslu şirketlerin tekeline bırakılacağı anlamına geliyor. Genetik kaynağınızı geliştirmeden, çok uluslu şirketlerin eline düştüğünüz zaman bir daha kendimizi toparlamanız mümkün değil. Bu bölgeye has bitkiler vardır. Türkiye'nin genetik bankasını kurup, tüm genetik kaynakları kayıt altına alıp, belli bölgelerde tutup çoğaltarak, zenginleştirmesi gerekir. Hayvancılıkta da bu böyledir" şeklinde konuştu.

Express


En Çok Aranan Haberler