İnönü Üniversitesi (İ.Ü.) tarafından, 'anayasa' konusunda bir konferans düzenlendi.
İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından düzenlenen "Türk Anayasa Hukukunda Güncel Gelişmeler ve Türk Hukukunda Bireysel Başvuru" konulu konferansa konuşmacı olarak, Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı öğretim üyeleri Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu ile Yrd. Doç. Dr. Hayri Keser katıldı.
Hoca Ahmet Yesevi Salonu’nda gerçekleşen konferansa İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemil Çelik, Baro Başkanı Eyüp Kutlubay, Rektör Yardımcıları, Fakülte Dekanları, çok sayıda hukukçu ile öğretim üyeleri ve öğrenci katıldı.
Yrd. Doç. Dr. Hayri Keser, “Bireysel başvuru, özellikle Avrupa kıtasında insan haklarının ulusal düzeyde korunmasında yaygın olarak kullanılan bir mekanizma olarak ortaya çıkmıştır. Anayasa yargısına anayasal denetim yanında temel hak ve özgürlükleri koruma görevi de verilmiş olup, bireylere temel hak ve özgürlüklerinin kamu gücü tarafından ihlal edilmesi hâlinde doğrudan Anayasa Mahkemesi’ne başvuru hakkı tanınmıştır. Anayasa değişikliği sonrası kabul edilen 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile yasal düzenlemesi yapılmıştır. Bu noktada Anayasa nedir denirse; bir devletin temel düzenini ve dayandığı ilkeleri normatif bir yapıya kavuşturan kurallar bütünüdür. Anayasadan kaynaklanmayan bir devlet yetkisi kullanılamaz. Anayasalar, normlar hiyerarşisinde en üstte yer alır ve altta bulunan normlar anayasaya uygun olmalıdır. Anayasanın üstünlüğünün sağlanabilmesi için bunu güvence altına alabilecek denetim mekanizmasının varlığı kaçınılmazdır. Kanunların anayasaya uygunluğu denetiminin ilk uygulaması 1610 yılında İngiltere’de yargıç Edward Coke tarafından verilen Dr. Bonham’s Case davası ile ortaya çıkmıştır. Anayasallık denetimi İngiltere’de başlamasına rağmen, İngiltere’den önce ABD’de başarılı bir şekilde uygulanmıştır. Kanunların Anayasa’ya uygunluğunda en ses getiren karar 1803 yılında Amerika Birleşik Devletleri Federal Yüksek Mahkemesince verilen Marbury v. Madison Davasıdır. Yüksek mahkemenin Başyargıcı J. Marshall tarafından anayasal denetimin gerekçeleri de açıklanmıştır. Avrupa’da da ünlü hukukçu Hans Kelsen, normlar hiyerarşisine uygun olarak anayasanın üstünlüğünün sağlanması için yargısal güvence mekanizmasını kurmaya çalışmıştır” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu ise, Türk Anayasal Hukukunda Güncel Gelişmeler Konulu konuşmasında, Türkiye’de “Başkanlık Sistemi” hakkında detaylı açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Fendoğlu, “Anayasa’nın ve yeni Anayasa tartışmalarının amacı, insan onuru ve insan şerefidir. İyi bir hukukçu geçmişi çok iyi analiz edebilen, bugünü değerlendirebilen, geleceğin hukukunu da planlayabilen bir kişidir. Hukuk ve hak kutsal kavramlardır. Anayasa piramidinde yani normlar hiyerarşisinde anayasa en üstte bulunur, kanun, kanun hükmünde kararnameler, tüzük, yönetmelik, usul, yönerge gibi devam eden bir sıralama mevcuttur” dedi.
Fendoğlu, Anayasa Uzlaşma Komisyonu ile ilgili açıklamalarında, 15 maddelik bir tüzük yapıldığını, tüm kararların oy birliği ile alınmasının gerektiğini ve bunun Dünya tarihinde bir ilk olduğunu, görüşülen maddelerden sadece 30 adedi üzerinde mutabık kalınabildiğini, bu çalışmalar sonucunda esas hedefin daha kısa bir anayasa olduğunu, Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmaları ile ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde şu ana kadar yirmi bin sayfalık doküman biriktiğini belirtti.
Fendoğlu, “Yeni Anayasa’da dört tane tartışmalı madde mevcuttur. Din-devlet ilişkisi, laiklik nasıl olmalı, yine asker-sivil ilişkisi, yeni hükümet modeli nasıl olmalı ve vatandaşlık tanımı üzerinde de yoğun tartışmalar yaşanmaktadır. Bu noktada dünyanın yarısının vatandaşlık tanımını koymadığını söyleyebiliriz ancak ırk ve din ayrımı yapmayan bir vatandaşlık tanımı da yer alabilir. Bir diğer konu parlamentarizmden neden ayrılmak istediğimizdir. Parlamentarizmde yürütme yasamayı tekeline alabiliyor, yasama bir anlamda noter gibi işlev görebiliyor. Yine Türkiye’de son on yıllık istikrarlı dönemi çıkarırsak, ülkede geçmiş yıllarda istikrar konusunda sorunlar yaşandığını da ifade edebilirim. Bu noktada Türkiye’de parlamentarizm uygulanabildi mi sorusunu da tartışabiliriz. Bu konu De Jure ve De Facto olarak ayrı ayrı düşünülmelidir. Fiilen başkanlık sistemi uygulandı da denilebilir. Başkanlık sistemi en mükemmel uygulamasını Amerika Birleşik Devletleri’nde bulmuştur ancak bu uygulamanın çok iyi kurulması gerekmektedir. Bu noktada check & balance yani denge, kontrol ve fren sistemi çok önemlidir. Bu sistem iyi bir biçimde işlemelidir ki, esas amaç olan insan hakları gereği gibi korunabilsin. Amerika Birleşik Devletleri’nde yargı tarafsız, bağımsız ve güçlüdür. Bu husus da bu sistemin analizi açısından çok büyük önem arz etmektedir” şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz