Mynet Trend

BİZE ULAŞIN

İyi Bir İnsan Olsanız da Toplumun Sizden Nefret Etmesine Neden Olabilecek 7 Özelliğiniz

Sorun sizde değil, sorun toplumda!

İyi Bir İnsan Olsanız da Toplumun Sizden Nefret Etmesine Neden Olabilecek 7 Özelliğiniz

Yaptığınız her işte ortalamanın üstünde başarı yakalayabiliyorsunuz. Hatta genelde insanlarla iyi anlaşıyorsunuz. Yine de insanların taşlamasına, arkanızdan iş çevirmesine veya dedikodu yapmasına engel olamıyorsunuz. Merak etmeyin, yalnız değilsiniz. Yaşadıklarınızın nedeni aşağıda bahsettiğimiz özellikleriniz olabilir.

Sıradışı bir düşünme yapınız var ve sorunlara alışılmışın dışında çözümler üretiyorsunuz

Önce şunda anlaşalım. Sıradışı çözüm derken kastettiğimiz, önerdiğiniz çözümlerin başka sorunları tetiklememesi. Örneğin, yaşadığınız mahallenin sokak hayvanları arasında bir salgın başlamışsa ve buna çözüm öneriniz tüm sokak hayvanlarını öldürmekse, o zaman oturup "neden kimse beni sevmiyor" diye zırlamayın. Ya da yaşadığınız şehrin ciddi bir trafik sorunu varsa belediyenin bu soruna çözüm önerisi daha fazla yol inşa ederek o şehrin kalan son ormanlarını da katletmekse -takdir edersiniz ki bu hiç yapıcı bir yaklaşım değil- o belediyeyi sevmeyen, hatta o belediyeden nefret eden insan sayısının şehrin nüfusunun yarısından fazlası olması pek de şaşırılacak bir şey değil. Sıradışı ve yapıcı olmanız gerekiyor. Yukarıdaki iki çözüm de çözdüğünden daha beter sorunlara sebep olabililir. İnsanlık dışı ve sıradışını karıştırmayalım lütfen.

İlginç, hatta bazı kesimlerce marjinal denilebilecek bir yaşamınız var

İnsanlar genellikle anlamadıkları şeyden korkar, korktuğu şeylerden de genellikle nefret ederler. Mesela LGBTİ bireyleri ele alalım... Topluma LGBTİ bireyler ve yaşamları hakkında farklı kaynaklardan sürekli manipülatif ve dezenformatif veri akışı oluyor. LGBTİ bireylerin toplum tarafından dışlanmasının ve ötekileştirmesinin en can sıkıcı nedenlerinden biri bu.

Cesursunuz

İnsanlara hislerinizi açmaktan, onlarla zayıflıklarınızı paylaşmaktan ve düşüncelerinizi özgürce ifade etmekten bir çekince duymuyorsanız cesur bir insansınız. Cahil cesareti ile samimi cesareti karıştırmayın. Örneğin biri sizi kırdığında ya da üzdüğünde öfkelenip tepki göstermeyi cesaret ile tanımlayamazsınız. Bunu zaten hayvanlar da yapıyor. Örneğin bir köpek korktuğu için saldırganlaşır. Üzüntünüzün ve korkularınızın agresifliğe, agresifliğinizin de eyleme dönüşmesi cesur olduğunuzun değil, ancak korkak olduğunuzun göstergesi olabilir. Korkmanıza veya üzülmenize rağmen, bunun sizi güçsüz göstereceğini düşünseniz bile, duygularınızı "yaptığına üzüldüm", "bu durum beni korkutuyor" gibi ifadelerle açıklıyorsanız, derdinizi bu şekilde anlatmaya çabalıyorsanız cesursunuz.

İlgi odağısınız

İnsanların sizi sevmesine neden olan şeyler yapıyorsunuz. Ürettiklerinizle ilgi ve sevgi odağı oluyorsunuz. Bu özellikle sanatçıların fazlasıyla başına gelen bir durum olsa gerek. Güzel Türkçe'mizde de bu durumu ifade eden şahane bir deyim de vardır "meyve veren ağaç taşlanır." Siz ürettiklerinizle, tatlı diliniz ve insanların -onları tehdit etmeden- saygısını ve sevgisini kazanmanızla ilgi odağı olurken size sataşanlar sizin ilgi odağı olmanızdan faydalanıp kendilerini gündeme bu şekilde getirebiliyorlar.

Hesap vermekten çekinmiyorsunuz

Yaptıklarınızın ve düşünceleriniz hesabını vermek konusunda bir sorun yaşamamanız -özellikle de hesap verdiğiniz taraflarca- hiç hoş karşılanmayabilir. Siz kendi fikrinizi karşınızdakine -onun fikirlerine saldırmadan- savunabiliyorsanız bu karşınızdakini çok daha öfkelendirebilir. Kendisi saldırıya uğramadığından dolayı ne yapacağını bilemediği için bu sefer bel altı vurmaya başlayabilir. Soğuk kanlılıkla, saldırganlaşmadan hesap vermeniz seveniniz kadar nefret edeninizi de arttırabilir. Örneğin bir sorunu çözmek için sadece kendi öne sürdüğü fikrin uygulanmasını dikte eden, bu konuda ısrar eden bir insanın, "tamam senin çözümünü de tartışalım ama benim de böyle bir önerim var, gel oturalım masaya müzakere edelim, bir orta yol bulalım" diyen bir insandan nefret etme olasılığı bir hayli yüksek.

Güçlüsünüz

Güç derken tabii ki iktidardan bahsetmiyoruz. Hatta elindeki her ideolojik aygıtı sömürerek, sahip olduğu imkanlarla tahakküm kurmaya çalışan biri güçlü değil, tam tersi güçsüzdür ve sizin ona karşı dik duruşunuz o insanı çıldırtır. Sizden öyle nefret eder ki hakkınızda, yine elindeki imkanları kullanarak, akla dimağa sığmayacak yalanlar uydurup birçok insanı da bu yalanlara kolaylıkla inandırabilir.

Savunduğunuz bir ideal var

Savunduğunuz idealler yüzünden nefret edilmeye, sansürlenmeye, baskı ve kontrol altına alınma çabalarına alışmanız gerek. Tabii ki savunmanızı saldırganlaşmadan yapmanız gerekiyor. İletişim, diyalog yollarını kapamadan ve sizin gibi düşünmeyenlere size gösterilen "benim gibi düşünmeyenin, benim yolumdan gitmeyenin kafasını ezerim" tavrıyla yaklaşmıyorsanız, ideallerinizi olgunca bir tavırla savunuyorsunuz demek. Vicdanlı ve aklı başında hiç kimse de bunun tersini uygulamaz. Fakat ne yazık ki siz ne kadar olgun olsanız da toplum sizin bu olgunluğunuza alışık ya da hazır olmayabilir. Hele bir de cehaletten ekmek yiyen bir iktidara biat eden, tebacı bir toplumda yaşıyorsanız soğuk kanlılığınızı ve olgun tavrınızı korumakta bazen zorlanabilirsiniz.

Sonuçta...

Siz kindar, ayrımcı, ötekileştirici olmasanız da; barışçıl, uzlaşmacı ve uyumlu olmaya çaba gösterseniz de insanların sizden nefret etmesini engelleyemediğiniz için üzülmeyin. Dünyada sizler gibi milyonlarca insan var. Başınızı dik tutun. Mücadeleye devam edin!

En Çok Aranan Haberler