İYİ Parti'nin İstanbul Bağcılar'da açtığı seçim standına saldırıda 8 kişi bıçakla yaralanmıştı. Yeniçağ gazetesi yazarlarından Batuhan Çolak, bugünkü yazısında, saldırının bilinmeyenlerini köşesine taşıdı.
Batuhan Çolak'ın "İYİ Parti'ye saldırının bilinmeyenleri" başlıklı yazısı:
İYİ Parti'nin İstanbul Bağcılar Meydan'da açtığı seçim standı geçtiğimiz Pazar akşamı açık bir saldırının hedefi oldu.
Saldırıda 1'i ağır 8 kişi bıçakla yaralandı. Ağır yaralanan bir kişi bacağından bıçaklanmış ve darbe atar damara gelmişti.
Bıçaklanma olayını ve darbenin atar damara geldiğini öğrendiğimde çok tedirgin oldum. Çünkü Fırat Çakıroğlu'nu Ege Üniversitesi'ndeki saldırıda aynı şekilde kaybetmiştik.
Atar damara gelen darbeler çok tehlikelidir. Vücudu ayakta tutan kan durmaksızın akar, ne kadar engellemek isterseniz engelleyin kan kaybı devam eder. Acilen ameliyat gereklidir.
Kasığından bıçakla ağır yaralanan partili aynı zamanda 2 çocuk babası... Uzun yıllar Ülkücü Hareket'in içinde yer almış, Ülkü Ocakları başkanlığı yapmış bir isim. MHP yönetiminin Erdoğan ile iş birliği yapması üzerine "Burada Ülkücülük yapamam" diyerek İYİ Parti'ye katılıyor ve orada çalışmalar yürütüyor.
Çok şükür ki ameliyatı başarılı geçti, hayati tehlikeyi atlattı.
Peki ya tam tersi olsaydı, Allah göstermesin bir kişi hayatını kaybetseydi bunun hesabını kim verecekti?
Yaralananın bir diğer genç ise uzun yıllar Ülkü Ocakları çatısı altında çalışmış geleceği parlak, üniversite mezunu biri... Bartın Üniversitesi'nde Ülkü Ocaklarının üniversite sorumluluğu da yapmış bir isim.
Diğer isimler de keza farklı değil.
Ama gelin görün ki bu isimler öldürülmek maksadıysa saldırıya uğruyor.
Bağcılar'daki olaylar nasıl gelişti
Bağcılar'ın en merkezi yeri metro durağının çıkışı olan Meydan'dır. Orada İYİ Parti her gün 13.00-22.00 saatleri arasında stant kuruyor. Saadet ve CHP de aynı günlerde stant açıyorlar. Sonrasında MHP de bir stant açıyor.
Bu sırada AK Partililer de her gün kalabalık bir şekilde MHP standını ziyaret ediyor. Alkışlarla karşılanıp, alkışlarla uğurlanıyorlar.
İYİ Parti standındaki çoğu isim MHP'den geçme... O yüzden biraz daha kendilerine yönelik tepkiler başlıyor. MHP standından sık sık "Dönenler kahpedir" müzikleri açılıyor. Ses o kadar yüksek açılıyor ki stanttaki ses sistemi 3 kez patlıyor ve yenisi getirtiliyor. Bu sırada İYİ Parti standına da sık sık kendini sivil polis olarak tanımlayan kişiler gelip "müziğin sesini kısın, esnaf rahatsız oluyor" uyarısı yapıyor.
Haliyle psikolojik bir savaş başlıyor.
Karşılıklı müzikler, bakışmalarla geçen "olağan siyasi çekişme ortamı" Pazar akşamı akıl almaz bir saldırıya dönüşüyor.
MHP standının yanında, partiliye benzemeyen simalar toplanmaya başlıyor. Bunların; vakti zamanında sicilleri ve davranışları bozuk olduğu için partiden uzaklaştırılan kişiler olduklarını MHP kökenli İYİ Partililer fark etmekte gecikmiyor!
Gerginlik arttıkça, İYİ Parti ilçe başkanından uyarılar geliyor; "Kadınlarımız standı terk etsinler, olası bir sataşmaya cevap vermeyin!"
Kadınlar ayrıldıktan kısa bir süre sonra "o sicili bozuk grup" ani bir saldırıya geçiyor. Ellerde bıçaklar da var. Tam 8 kişi bıçaklanıyor, sonrası malum...
Aslında eğri oturup doğru konuşmak gerekiyor.
Milliyetçi camia büyük bir sancı yaşıyor. Bunun sebebi ise iktidar desteğiyle yönetimi eline geçirenlerin aldıkları kararlar.
Meral Akşener'in yüksek delege desteğiyle birlikte başlayan gerginlik, referandum sürecinde fiili saldırılara dönüşmüştü. Meral Akşener, Ümit Özdağ, Sinan Oğan, Ülkü Ocakları eski genel başkanları, eski milletvekilleri, delegeler, sendikalara yönelik saldırı girişimleri oldu.
Tüm bunlar olurken "Sağ duyu ve sakinlik" açıklamalarına alışkın olduğumuz Devlet Bahçeli'den tek bir söz duyulmadı. Duyulmadığı gibi sert söylemler günden güne arttı.
Bağcılar'da meydana gelen olay sonrasında MHP'den "Yaralanan vatandaşlarımız için acil şifalar diliyoruz" açıklaması bekledim. Ancak "Öküzün altında buzağı, çakalın altında kurt yavrusu aramak; siyasi çakallıktır. Köpeğin kurda saldırısı da intihardır, cehalettir, belahettir" açıklaması geldi.
Bu sözlerin, insan hayatına kast eden bu gerginliklerin kabul edilebilir hiçbir yanı bulunmamaktadır.Parti sözcüleri, genel başkanlar, lider bir an önce kendilerine çekidüzen vermeliler.Hiçbir siyaset, hiçbir ideoloji insan hayatından üstün değildir!