HABER

İzmir depremi sonrası binaların risk durumu için yoğun talep

İçerik devam ediyor
İçerik devam ediyor

Ege Denizi'nde 30 Ekim’de meydana gelen ve İzmir’de pek çok binanın yıkılmasına, 117 vatandaşın da hayatını kaybetmesine neden olan deprem sonrası, özellikle İzmirli vatandaşlar yaşadıkları binaların depreme dayanıklı olup olmadığını kontrol ettirmek için yetkili firmalara başvuru yaptı. Kalite kontrol laboratuvarı yöneticisi Mehmet Sait Baran “Karot alımından sonra bir binanın çökme endişesini yaşıyorlarsa zaten bulundukları bölgeyi acil boşaltılmaları gerekir” açıklamasını yaptı.

30 Ekim’de yaşanan 6.6 büyüklüğündeki İzmir depreminin ardından binaların depreme ne kadar dayanıklı olduğu konusu tekrar gündeme geldi. İzmir ve İstanbul başta olmak üzere tüm ülkede, vatandaşlar yaşadıkları binaların depreme dayanıklı olup olmadığını kontrol ettirmek amacıyla çevre ve şehircilik bakanlığının yetki verdiği yapı malzemeleri kalite kontrol firmalarının yolunu tuttu.

Binalarının risk durumunu öğrenmek isteyen vatandaşlar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yetkilendirdiği firmalara başvuru yapıp, binalarından beton numunesi alınmasını istiyor. Başvuru sonrası binalara gelen firma çalışanları öncelikle binanın numune alınması gereken taşıyıcı yapı elemanlarını belirliyor. Ardından donatı tespit cihazları yardımıyla yapı elemanlarındaki çelik durumunu tespit eden ekipler, numune alınacak bölgenin, yapı elemanını içerisindeki donatının işlevsiz kalmasını önleyecek şekilde çeliğe denk gelmemesi için numune alınacak noktayı titizlikle belirliyor.

BETON ÖNCE DİNLENDİRİLİP SONRA KIRILIYOR

Karot makinesi yardımıyla binanın taşıyıcı yapı elemanlarından alınan beton numunesi laboratuvara gönderilirken, oluşan boşluklar ise c-40 gibi mevcut beton sınıfının daha üstünde yüksek bir kimyasal yapı tamir harcı ile dolduruluyor. Alınan beton numuneleri en az 3 gün boyunca laboratuvar ortamında muhafaza ediliyor. Daha sonra beton sınıfını ölçmeye yarayan ve her yıl en az bir defa kalibrasyonları yapılan cihazlara yerleştirilen numunelere, sıkıştırılarak basınç uygulanıyor. Uygulanan basınç sonrası beton numunesinin dayanıklı olduğu basınçtan yola çıkarak, binada kullanılan betonun sınıfı belirleniyor ve diğer tetkiklerle birlikte binanın risk analizi tamamlanmış oluyor.

'DEPREM SONRASINDA ÖZELLİKLE İZMİR'DE ÇOK TALEP VAR'

Özellikle 1999 yılında meydana gelen Gölcük depreminin ardından binalardan beton karot numunesi alınmasının yaygınlaştığını söyleyen İzmirli bir yapı malzemeleri kalite kontrol laboratuvarı yöneticisi Mehmet Sait Baran, “İzmir’de gerçekleşen son depremden sonra da kentsel dönüşümün ve taze betonların kontrolünün ne kadar önemli bir duruma geldiğini hep beraber bir kez daha görmüş olduk. Deprem sonrasında özellikle İzmir’de çok fazla kurumsal yapılara ait firmalar, apartman yönetimleri ve vatandaş talebi var” dedi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yetkilendirilen laboratuvarlar tarafından, binaların performans analizi ve risk tespitinin yapıldığını ifade eden Baran, “Binaların taşıyıcı elemanlarından karotla ve çeşitli donatı tespit cihazları ile alınan veriler neticesinde yapılan deneyler sonucunda bir rapor hazırlanıp onun neticesinde bir risk raporu oluşturuluyor. Özellikle 1999 yılından önce yapılan binalar, 1975 yönetmeliğine göre tasarlandığı için 1999 yönetmeliğinden sonraki değerlere maalesef uymamakta” diye konuştu.

Sadece bir bina sakininin bile, yaşadığı binadan şüphelenip risk analizi yaptırmak istemesi durumunda binadan numune alınabildiğini ifade eden Baran, “6306 Sayılı Kanun kapsamında riskli yapı tespit başvuruları A.R.A.A.D. (Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi) sistemi üzerinden e-devlet bilgileri girilerek vatandaş başvuru girişinden bu belgeye sahip firmalara başvuru yapıp, o firmaların da bakanlığın kendi yetkilendirdiği bizim gibi laboratuvarlar üzerinden işlemler yaptırılabiliyor. Sonuçlardan sonra binanın risk teşkil ettiği ve kentsel dönüşüme uygun olduğu tayin edilirse sonuçların sisteme girişinden sonra 60 günlük bir süre içerisinde binanın boşaltılması isteniyor” dedi.

'KAROT ALIMINDAN SONRA BİNA ÇÖKECEKSE ZATEN ORANIN ACİL BOŞALTILMASI GEREKİYOR'

Binanın taşıyıcı elemanlarından beton numunesi alınması sonucu açılan boşlukların da yüksek beton sınıflı bir yapı malzemesiyle doldurulduğunu anlatan Baran, “Numune alındıktan sonra boşluklar o şekilde kalmıyor. Statik açıdan bakıldığı zaman oradan küçük de olsa bir parça alınmış oluyor fakat bu binamızın ölçülüp bizim bu binanın altında kalacak can kaybını önlemek açısından belki de çok çok noktasal bir risk olarak düşünebiliriz. Yani bu yüzden insanlar binalarından karot numunesi alınmasından çekinmesin. Bu tarz bir magazinsel çevre var. Yapı elemanı, kolonlar zayıflayacak gibi söylemler var. Biz şunun örneğini veriyoruz, eğer karot alımından sonra konutlarımızda bu noktasal boşluklardan dolayı bir bina çökecekse zaten oradaki tüm sakinleri oradan çıkarmayı ben hedefliyorum” ifadelerini kullandı.

Noktasal numune alımlarının ardından yapılan işlemleri de anlatan Baran, açılan boşlukları ise c-35-40-45 gibi yüksek sınıf harçlarla doldurduklarını ifade etti.

Kaynak: İHA

En Çok Aranan Haberler