Ege Denizi'nde İzmir'in Seferihisar ilçesi açıklarında 30 Ekim saat 14.51'de meydana gelen deprem Türkiye'yi yasa boğarken, depremin ardından Afet ve Acil Durum Başkanlığının (AFAD) koordinasyonunda tümü Bayraklı ilçesinde yıkılan 17 binada başlatılan arama kurtarma çalışmaları tamamlandı. Enkaz altından 107 kişi sağ çıkarılırken, deprem nedeniyle 114 kişi hayatını kaybetti, 1035 kişi ise yaralandı.
Türkiye'nin ilk uydu yer gözlem istasyonu ve en geniş uydu görüntüsü arşivine sahip İTÜ UHUZAM, depremin İzmir ve çevresinde yarattığı yıkımı görüntülemek için gerekli planlama ve uydu programlamalarını yaparak harekete geçti.
Yapılan hazırlık sonucunda depremin yarattığı enkaz, Pleiades ve WorldView-2 (WV-2) uyduları aracılığıyla yaklaşık 700 kilometre uzaklıktan görüntülendi. Uzaydan alınan görüntü kayıtları, depremde 17 binanın yerle bir olduğu Bayraklı'daki yıkımı ve Seferihisar'da denizin yükselmesi sonucu meydana gelen kısmi tsunaminin yarattığı etkiyi gözler önüne serdi.
31 Ekim'de alınan uydu kayıtlarında, 112 kişinin yaşamını yitirdiği, 81 kişinin ise sağ çıktığı 9 binanın enkazı görüntülendi.
Görüntülerde, 37 kişinin hayatını kaybettiği, arama kurtarma çalışmalarının 91'inci saatinde kurtarılan 3 yaşındaki Ayda Gezgin'in de aralarında olduğu 19 kişinin kurtarıldığı Mansuroğlu Mahallesi'ndeki Rıza Bey Apartmanı'nda yaşanan yıkım kaydedildi.
30 kişinin hayatını kaybettiği, 25 depremzedenin ise kurtarıldığı aynı mahallede yer alan iki bloklu Emrah Sitesi'nin enkazı da kayıtlarda yer aldı.
Deprem acısının yaşandığı bir diğer bir bina olan, 14 kişinin yaşamını yitirdiği ve çalışmalardan 65 saat enkazdan çıkarılan 3 yaşındaki Elif Perinçek'in de aralarında bulunduğu 15 kişinin kurtarıldığı Doğanlar Apartmanı'nın enkazı görüntülere yansıdı.
Kayıtlarda, 11 kişinin hayatını kaybettiği, 2 kişinin sağ çıktığı Adalet Mahallesi'ndeki 4 bloklu Barış Sitesinde kısmen çöken 3 bloktaki arama kurtarma çalışmaları sırasında binanın yıkılmasını önlemek için vinçlerin destek verdiği görüldü.
11 kişinin yaşamını yitirdiği, 7 kişinin kurtulduğu Manavkuyu Mahallesi'ndeki Yağcıoğlu Apartmanı'nın enkazı da görüntülerde yer aldı. 9 kişinin öldüğü, 13 kişinin kendi imkanlarıyla ya da ekiplerin desteğiyle kurtulduğu Manavkuyu Mahallesi'ndeki yan yatan Yılmaz Erbek Apartmanı'nın arama kurtarma çalışmaları sırasında yıkılmaması için vinçlerle desteklendiği görüntülere yansıdı.
Depremin etkisiyle Cumhuriyet Sitesi'nde yan yatan binaların yer aldığı görüntüler dikkati çekti.
Uydu görüntüleri, depremin şiddetiyle Seferihisar'da denizin yükselmesi sonucu meydana gelen kısmi tsunaminin yarattığı etkiyi de gözler önüne serdi.
Kayıtlarda, Seferihisar sahilinde bulunan tekne ve yatların sürüklendiği, bazılarının ise yan yattığı görüldü.
Öte yandan kayıtlarda, AFAD tarafından acil barınma ihtiyacının karşılanması amacıyla evi yıkılan depremzedeler, hasarlı apartmanlarda yaşayanlar ve evlerine giremeyen vatandaşlar için bölgede kurulan çadır kentler ve deprem sonrası için belirlenen toplanma alanları görüntülendi.
Çalışma kapsamında yapılan uydu çekimlerinde, enkaz alanlarında arama kurtarma ekiplerince gerçekleştirilen hummalı çalışmalar ve hareketlilik de dikkati çekti.
Enkaz bölgelerindeki arama kurtarma çalışmalarına vinçlerinde de destek verdiği ve etrafta çok sayıda aracın olduğu görüldü.
Afetin yaralarının sarılması, deprem bölgesinde barınma ve yardım planlamalarının yapılması için görüntüler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Türk Kızılay ve İTÜ ile bölgede çalışma yapan araştırmacıların talebi üzerine UHUZAM web servisi üzerinden paylaşıldı.
Ayrıca web servisinden, daha önce aynı bölgede çekilen görüntüler ile depremin ardından 31 Ekim'de çekilen görüntülerin karşılaştırması yapılarak analizine ulaşılabiliyor.
İTÜ UHUZAM Müdürü ve İnşaat Fakültesi Geomatik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Elif Sertel, AA muhabirine, merkezin 2000 yılından beri faaliyetlerini sürdürdüğünü, 2009'dan bu yana ise çok daha aktif şekilde projeler ve afet durumları için görüntü, tematik harita, rapor gibi bilgiler ürettiklerini anlattı.
Çalıştıkları uyduların "yer gözlem uyduları" olarak tanımlandıklarını ve yerden yaklaşık 700 kilometre uzaklıkta olduklarını aktaran Sertel, uyduya ne zaman, hangi bölgeyi alacağını söylemek ya da aldığı veriyi yere çekmek için yer istasyonlarının gerekli olduğunu, uydu fırlatıldıktan sonraki en önemli görevin yer istasyonlarınca yapıldığını, bu anlamda UHUZAM'ın Türkiye için önemli olduğunu söyledi.
İzmir depremini haber aldıktan sonra acil olarak görüntü almaya yönelik planlama girişiminde bulunduklarını dile getiren Sertel, şöyle devam etti:
"Yer gözlem uyduları dünya üzerinden belli saatlerde geçiyorlar. Bizim çalıştığımız uydular da genelde 11.00 ila 12.30 saatleri arasında görüntü alıyor. Deprem cuma günü öğle saatlerinde olduğu için en yakın görüntü alacağımız zaman dilimi cumartesi günü bu saat dilimi aralığındaydı. Buna yönelik acil durum programlaması yaptık. Çalıştığımız farklı uydular var. Programlamaları Airbus'ın Pleiades isimli uydularına gönderdik. Depremin ertesi günü alanın görüntüsünü aldık. Buna ek olarak Maxar firmasının WV-2 adlı bir uydusu var, onlarla da iletişime geçtik. Aynı gün onlar da uydu görüntüsü aldılar. Bu uydu görüntülerinin hızlı bir şekilde ilk düzenlemelerini yapıp web servisimizde hazır hale getirdik. Bir taraftan da dijital posterler hazırladık."
Prof. Dr. Sertel, görüntü almak için 2 bölgede planlama yaptıklarını belirterek, "Bunlardan biri merkez Bayraklı bölgesi -ki en fazla hasar oradaydı- görüntülerden de bu şekilde tespit edildi. İkincisi de Seferihisar ve civarı. Bu şekilde yaklaşık 600'er kilometrekarelik 2 alan için programlama girdik ve oralardan veri aldık. 600 kilometrekarelik bir alandan uydunun görüntü alması 4 saniye. Bunu yer istasyonuna indirmemiz birkaç dakika sürüyor. Sonuçta çok büyük bir alanın görüntüsünü maksimum 20 dakika içerisinde almış olduk." bilgisini verdi.
Uyduların bakış açılarının önemine işaret eden Sertel, "Pleiades uydusu, dik açıyla daha çok çatıları görecek şekilde görüntüler aldı. WV-2 uydusu ise daha eğik baktı, 33 derece perspektiften görüntü aldı. Görüntüler, binaların kat sayılarının belli olabileceği nitelikteydi. Bu anlamda 2 farklı açıdan görüntü almanın avantajını kullandık. Binayı hem tepeden hem yandan görebilmek için açı farkını bilerek tercih ettik." diye konuştu.
Sertel, Bayraklı'da çektikleri uydu görüntülerine ilişkin gözlem ve değerlendirmelerini şöyle aktardı:
"Özellikle haberlerde de çokça bahsedilen Emrah Apartmanı, Rıza Bey Apartmanı ve Doğanlar Apartmanı gibi yıkılan binaların öncesi ve sonrası görüntülerini karşılaştırdık. Açıyla aldığımız görüntülerde bina yükseklikleri belli oranda görülebiliyor. Görüntünün çözünürlüğü 50 santimetre civarında. 600-700 kilometreden belli bir bakış açısıyla 50 santimetre detayı görebilmek gerçekten teknolojik anlamda önemli. Görüntülerde Rıza Bey Apartmanı önündeki vinç bile gözüküyor. Uydu teknolojisini kullanarak yıkılan binaları kolaylıkla bulabilmek mümkün. Yılmaz Erbek Apartmanı depremin etkisiyle yana doğru eğilmişti. Uydu görüntüsünde de binanın sağa doğru yattığı görülüyor. Vinçlerin de arama kurtarma çalışmaları sırasında binanın yıkılmaması için destek olduğu görülebiliyor. Karagöl Apartmanı'nın yıkılan yan cephesi ve çöken Yağcıoğlu Apartmanı görülüyor, bunlar medyada da yer almıştı. Görüntülerden bunları çıkartabilmek mümkün, yerlerini konumlayabiliyorsunuz. Barış Sitesi'nde arama kurtarma çalışmalarında yine vinçleri görebiliyoruz. Cumhuriyet Sitesi'nde köşedeki binanın yıkılma durumu hem WV-2 hem de Pleiades uydusunda gayet belirgin."
Prof. Dr. Sertel, AFAD'ın kurduğu çadırlar ve toplanma alanlarını da görüntülediklerini, bunun Kızılay'ın yardım çalışmalarını planlaması için avantajlı olduğunu sözlerine ekledi.
AA