Tasarım, mühendislik ve prototip üretim hizmetleri alanında faaliyet gösteren HEXAGON Danışmanlık Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Jan Nahum, Türkiye'nin kendi otomobilini üretmesinin zamanının geldiğini vurgulayarak, " Markamızla insanların zihninde yer almalıyız. 10 yıl sonra elektrikli otomobiller gündemde olacak. Bu konuya ağırlık vermeliyiz. Ayrıca yaşlanan, engelli ve obez nüfusa hitap eden bir otomobil şimdiye kadar piyasaya sunulmadı." dedi
Uludağ Üniversitesi II. Bilgilendirme ve Ar-Ge Günleri’nde düzenlenen “Yerli Otomobil Üretimi” konulu panelde otomotiv sanayicilerinin yerli otomobil üretebilmelerinin koşulları ele alındı. UÜ Mühendislik Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferruh Öztürk’ün yönettiği panele, Okan Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi’nden Prof. Dr. Orhan Alankuş, Atılım Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nden Prof. Dr. Bilgin Kaftanoğlu, Bosch AŞ. Teknik Genel Müdürü Dr. Andreas Wolf ve Ostim Yavuz Motor’dan Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan katıldı.
Panelde konuşan Hexagon Danışmanlık Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Jan Nahum, Türkiye’nin ne yapıp edip kendi otomobilini mutlaka yapması gerektiğini ancak şu anda yabancı yatırımcıların gitmesini önlemek için her türlü desteği vermesinin şart olduğunu söyledi. Türkiye’nin şu anda yapması gereken şeyleri sıralayan Nahum, “Varolan yatırımcılar yeni model getirmese de onları korumalı, kollamalıyız. Var olan üreticilerimiz rekabet edebilmeli ki Avrupalı üreticiler bizimle rekabet edemez hale gelsin. İşte bunları yaptıktan sonra ne yapıp edip kendi otomobilimizi yapmalıyız. Bizim üretim tesislerimiz zaten var ama Ar-Ge ve tasarım konusunda bir adım öne gidemiyoruz. Oysa tesis marka yaratmaz. Marka olması için yaratıcı olmalı ve dünya tüketicilerinin ne istediğini bilmemiz lazım. Dünyadaki yaşam biçimini, trentleri öğrenmemiz lazım. Yabancı ortağımıza, -sen bana para ver ben kendi markamı yaratayım- diyemeyiz.” şeklinde konuştu.
NAHUM’DAN TASARIM TÜYOSU
İnsanların zihninde 50 bin kelimelik bir kapasite olduğuna işaret eden Jan Nahum, “Markamızla, insanların zihninde yer kapma savaşı vermeliyiz.” dedi ve "yaşlanan, engelli ve obez nüfusa hitap eden hiçbir araç bugüne dek sunulmuş değil” diyerek tasarımcılara otomobil markası konusunda tüyo verdi. Nahum, 2030’lu yıllarda fosil yakıtlar azalacağından, elektrikli aracın gündeme geleceğini ve şimdiden bu yönde araştırmalar yapmanın yerinde olacağını kaydetti.
Yavuz Motor’dan Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan da yapılan bir araştırmaya göre 10 yıldan önce elektrikli otomobilin gündeme gelmeyeceğini, ancak daha sonra bunların yaygınlaşacağını ifade ederek, “Elektrikli otomobilin gelişmesi de akü teknolojisine bağlı. Akünün hacmi ve şarj süresiyle ilgili teknik problemler var. Bizler eğer otomobilde uluslararası bir marka olmak istiyorsak aküden işe başlamalıyız.” dedi.
Atılım Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nden Prof. Dr. Bilgin Kaftanoğlu da elektrikli araçların uzun vadede çözüm olacağı görüşünü destekleyerek şunları söyledi: “Türkiye bir an önce devlet politikalarıyla da desteklenerek akü ve özel elektrik motorları geliştirmelidir, bu konuda da yetişmiş yetenekli insanlar ülkemizde vardır."
BOR VE HİDROJEN ÖNEMLİ
Okan Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi’nden Prof. Dr. Orhan Alankuş da, “Yakıt hücresini bor ile birlikte elektrik enerjisi üretiminde kullanabilir miyiz?” şeklindeki bir soruyu yanıtlarken şu bilgileri verdi: “Türkiye’nin bor zenginliği var. Doğru bir teknolojiyle iyi bir fizibilite yapmak lazım. ABD Başkanı Obama, yakıt hücresinin uzun vadeli olduğunu açıkladı ve bu konudaki çalışmaları yavaşlattı. İstanbul’da UNIDO’nun kurduğu bir hidrojen merkezi var. Bu tip konuları bulmaya çalışmalıyız.”
Aynı soruya yanıt veren Prof. Dr. Kaftanoğlu da, hidrojenden enerji üretimi fikrini ortaya atan Prof. Dr. Nejat Veziroğlu’nun Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı'na bağlı Uluslararası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi'ni (ICHET) İstanbul’da kurduğunu hatırlatarak “Hidrojeni doğrudan kullanabiliriz, depolama sorununu çözebiliriz. Basınçlı depolama gibi… Bu merkezden daha fazla yararlanabiliriz. Çünkü petrol fiyatları artacak, diğer teknolojilerle üretilen enerjiler ekonomik hale gelecek.” diye konuştu.
Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan, hidrojenin en temiz enerji olduğunu ancak sudan hidrojen elde etmenin çok zor ve pahalı olduğuna değinerek, “Bizim üniversiteler eğer bir araştırma yapacaksa bor üzerine yapmalı. Hidrojeni ayrı, aküyü ayrı akıl fırtınası yapmak lazım” dedi ve ekledi: “İstanbul’da kurulan Uluslararası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi’de bir sakatlık var. Buranın parasını Türkiye veriyor ama yönetiminde başkaları var.”
Soruların ardından Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Karagöz, panelistlere teşekkür ederek anı plaketi verdi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz