Koronavirüs salgınının ekonomiye olan etkilerini bertaraf etmeye yönelik olarak Japonya hükümetinin şimdiye dek açıkladığı en büyük teşvik paketi olan 55,7 trilyon yen (488 milyar dolar) tutarındaki yardımın kime nasıl dağıtılacağı ve ne kadar etkili olacağı tartışma konusu oldu.
Bugünkü kurla hesaplandığında Türkiye'nin 2020 yılı Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYH) olan 450 milyar dolardan da büyük rekor teşvik paketi, ayakta kalmakta zorlanan orta ve küçük ölçekli şirketlere ve beklenen altıncı koronavirüs dalgasına hazırlanan sağlık sistemine soluk aldırmaya yönelik yanlarıyla takdir edilse de yardımın belli kesimlere odaklanması ve çocuklara bile kişi başına 100 bin yen (877 dolar) dağıtılacak olması soru işaretleri yaratıyor.
Ekonomistler, teşviğin ekonomiye doğrudan canlandırıcı etkisinin olup olmayacağını sorgulayıp böyle devasa bir büyüklüğün, 31 Ekim'de Başbakan seçilen Fumio Kişida'nın halkın gözünü boyamaya yönelik bir hamlesi olabileceğine işaret ediyorlar.
2020 yılının Nisan ayında önce Abe hükümeti tüm Japon vatandaşlarına toplam 424 milyar dolarlık, sonra da Suga hükümeti özellikle küçük ve orta büyüklükteki şirketlere 350 milyar dolarlık yardımda bulunmuştu.
Geçen ay başbakan olan Fumio Kişida ise seçimlerden sonra devlet kesesinin ağzını daha da açmışa benziyor.
Japan Times'a konuşan Mitsubishi UFG'nin ekonomisti Şiniçiro Kobayaşi, teşviğin zamanlamasını manidar bulanlardan. Kobayaşi, "Politikacılar, Temsilciler Meclisi seçimlerinde oy kazanabilmek için seçmene ekonomiyi canlandırmak amaçlı bol harcama sözü verdiler" diye hatırlatıyor.
Teşvik paketinde yer alan harcama kalemlerinden özellikle bir tanesi ilgi çekiyor.
Buna göre ebeveynlerden herhangi birinin yıllık 9,6 milyon yen (8 bin 400 dolar) kazandığı ailelerde 18 yaş ve altındaki her çocuğa 50 bin yen (438 dolar) nakit ve geri kalanı kuponla ödenmek üzere 100 bin yen (877 dolar) ödeme yapılacak.
Bu ödemenin Japon Hazinesi'ne toplam maliyeti 2 trilyon yen (yaklaşık 17,5 milyar dolar).
Ekonomistler bu harcamanın, ne çocuk yetiştiren ailelere bir katkı ne de ekonomiyi canlandırmaya yönelik bir teşvik olarak etkisinin sınırlı olacağını söylüyorlar.
Geçen yıl Abe hükümetinin 15 yaş ve üstü çocuklar da dahil her birey için yine kişi başına 100 bin yen destek verdiğine atıfta bulunan ekonomist Saisuke Sakai, "Eğer bu destek de benzer şekilde tüketimi arttırmak için verilecekse geçen yılki teşvik gibi bir işe yaramayacak" diyor.
Geçen yıl verilen aynı miktardaki desteği Japon tüketiciler harcamak yerine tasarruf etmeyi tercih edince ekonomik canlanma gerçekleşmemişti.
Enflasyonun salgın nedeniyle neredeyse tüm dünyada artışa geçtiği bir dönemde yıllardır sıfır enflasyonun devam ettiği Japonya'da halkın beklentisi hep düşük enflasyon oldu. Şirketler de her ne kadar ithal ettikleri hammadde fiyatları artsa da bu artışı iç pazarda ürettikleri mallara ve Japon tüketicilere yansıtmaktan çekiniyorlar.
Yatırım bankası Goldman Sachs Japonya'nın şu günlerde açıklanacak yeni enflasyon oranını yüzde eksi 0,8 olarak tahmin ediyor. Deflasyon yaşayan ülkede enerji ve taze sebze-meyve fiyatları artmıyor, bilakis azalıyor. Cep telefonu ücretleri de hükümetin telefon şirketlerine uygulanmasını istediği kampanyanın da etkisiyle yüzde 28 azalmış durumda.
Buna karşın tasarruf oranı yüzde 30 gibi inanılmaz bir seviyede olan ülkede koronavirüs salgını öncesinde de sonrasında da halk harcama yapma eğiliminde değil. Öyle ki dayanıklı malların tüketim oranı son sekiz yıldır neredeyse hiç değişmiyor. Faizler de yüzde eksi 0,1 düzeyinde.
Başbakan Kişida, göreve geldikten sonra 'yeni kapitalizm' adı altında bir kavram yaratıp alt ve üst gelir seviyesine sahip kişilerin arasındaki gelir uçurumunu küçülteceğine ve daha adaletli bir gelir dağılımını sağlayacağına söz vermişti.
Rekor teşviğin finansmanı için gereken ek bütçenin parlamentonun Aralık ayındaki olağanüstü toplantısında görüşülüp onaylanması bekleniyor.