Amsterdam’ın Meatpacking District’i diyebileceğimiz Doğu bölgesi, nam-ı diğer Amsterdam-Oost’un gelişimine ayak uydurarak açılan bir bar burası. İlhamını Basquiat’dan aldığı aşikar bar, şimdiden üstünde bulunduğu Javastraat’ın yeni yıldızı olarak anılmaya başlamış bile. Doğu Amsterdam, demografik çeşitliliğiyle meşhur bir bölge, Avrupa ülkelerinde karşılaşmaya alışık olduğumuz dönercilerden tutun, Fas’a özgü kasaplara kadar görülen dükkanlar oldukça ilgi çekici. Ayrıca Javastraat, Sumatrastraat, Molukkenstraat, Balistraat gibi sokaklar adlarını Endonezya adalarından almış.
Bar Basquiat’nın yaratıcısı Hollandalı tasarım stüdyosu Modijefsky, bir Amerikan lokantası havası yaratmış. İçeri girdiğiniz an kırmızı yerler, uçuk pembe küçük kare fayanslı duvarlar ve LED aydınlatmalar; New York modernliğini, 1980’lerden kalma Basquiat'nın alametifarikası haline gelen renkleriyle yansıtıyor. Metal mobilyalar ve ham kartonpiyerin sert havası, karşıt sıcak renklerle kırılmış. Eski bir süpermarketi mesken tutan bar, buna küçük göndermelerde de bulunuyor. Bar olarak kullanılan bölümde süpermarketin kasabından kalma izlere rastlamak mümkün. Vintage sandalyeler 80’leri anımsatırken, 27 yaşında hayata veda eden JeanMichel Basquiat'nın işlerini hatırlamamak mümkün değil. Beyaz boyanın akarak kırmızı zemine damlaması, sanatçının şiirlerinden alıntılar ve aynalara kazınmış sözler bir araya gelerek kocaman bir Basquiat kolajı yaratıyor adeta.
Bar denildiğine bakmayın, kokteylleri kadar kahvaltısı da iddialı! Ev yapımı granolası, yoğurdu ve envai çeşit yumurtayla dolu menünün yelpazesi oldukça geniş. Öğle menüsü Pekin ördeği ve falafel ile Uzakdoğu esintileri taşıyor. Akşam yemeği menüsü olmadığını belirtelim, ama içki yanına yakışan küçük atıştırmalıklar da oldukça tatmin edici. Yolu Amsterdam’dan geçeceklere duyurulur!
Fotoğraf: Studio Modijefsky (Tasarım) and Maarten Willemstein (Fotoğraf)
Bone'dan daha fazla içerik için: http://bonemagazine.com/