Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) eski öğretim üyesi Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, Manisa’daki depremin oldukça sığ olduğu için geniş bir alanda hissedildiğini belirterek, "Bu hat boyunca son 4 yıl içerisinde 4 ve 4.5 büyüklüğünde depremler olmuş. Ama 2020 yılına girdiğimiz zaman bu deprem büyüklüğü yerini 5.6’lık depremlere bırakıyor. Deprem aktivitesinde bir artış var. O bölgede olabilecek en büyük deprem 6.5’u geçmez" dedi.
Manisa’nın Akhisar ilçesinde meydana gelen 5.4 büyüklüğündeki depremi değerlendiren Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, bölgedeki karakteristik en büyük depremin 6.5 civarında olduğunu kaydederek, "O bölgenin son 4 yıllık deprem aktivitesine baktığımız zaman Manisa ve Balıkesir arasında yaklaşık kuzeydoğu istikametinde uzanan bir deprem hattı gözüküyor. Bu hat boyunca son 4 yıl içerisinde 4 ve 4.5 büyüklüğünde depremler olmuş. Ama 2020 yılına girdiğimiz zaman bu deprem büyüklüğü yerini 5.6’lık depremlere bırakıyor. Deprem aktivitesinde bir artış var. Son 4 yılın en büyük depremi. Oldukça sığ olduğu için geniş bir alanda hissedildi. Bu bölgede en önemli nokta olabilecek olan büyük depremin olma olasılığı. O taraflarda karakteristik en büyük deprem 6.5 civarındadır. Bu 5.6’lık depremde daha büyük bir deprem getirir mi diye baktığımızda kesin bir şey söylemek şuanda erken. Bunu izlememiz lazım" şeklinde konuştu.
"Deprem tehlikesi haritalarını da çok sık yenilememiz gerekiyor"
Orta büyüklükteki depremlerin hasar oluşturmasının düşündürücü olduğunu söyleyen Bektaş, "Bu bölgedeki faylar kas gibidir. Birbirini keserler. Fay üzerinde bir deprem olursa diğer fayı da tetikler. İkinci fay depreme hazırsa tetiklenir, depreme hazır değilse tetiklemez. Bunları zamanla izleyeceğiz. Orta büyüklükteki depremlerin hasar yapması düşündürücüdür. Bölgemizdeki yapı stoklarımızın oldukça zayıf olduğunu gösteriyor. Bu tür depremleri önlemek mümkün olmadığına göre yapılacak en güzel şey yapı stoklarını depreme dayanıklı yapmamız lazım. Deprem tehlikesi haritalarını da çok sık yenilememiz gerekiyor. 20 yılı aşkın bir şekilde deprem tehlikesi haritasını biz ancak yenileyerek modernleştirdik. Eski haritaya göre yapılmış olan yapı stokları bugünkü deprem tehlikesi haritasına göre depreme açık vaziyettedir. O yüzden mümkün olduğu kadar deprem tehlikesi haritasını kısa sürede yenilememiz lazım. Ülkelerin gelişmişlik derecesini gösteren bir kriter de budur. Orta büyüklükteki depremlerde can ve mal kaybınız yüksek oluyorsa gelişmişlik derecesini aşağıya çeker. Japonya ve Amerika’da 6 büyüklüğündeki bir depremde can ve mal kaybı söz konusu olamaz" diye konuştu.
"Bölgede deprem riski büyük"
Bölgede deprem tehlikesi haritasına uygun yapılmayan binaların olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Bektaş, "O bölgede olabilecek en büyük deprem 6.5’u geçmez. Bölgede deprem riski büyüktür. Çünkü nüfus yoğunluğu ve yapılaşma fazladır. Orada özellikle kırsal kesimde yapı stoğunun çoğu usta ve kalfa yapısıdır. Deprem tehlikesi haritasına uygun olmayan binalardır. Bu yüzden deprem riski fazladır. Manisa depreminin İstanbul’da hissedilmesinin nedeni deprem çok sığdır. 9 kilometre derinlikte oldukça sığ bir deprem olduğu için bu tür depremleri hissetmek doğaldır. İstanbul’u tetikler mi öyle birşey söz konusu değil. Marmara’daki depremler kuzey Anadolu fay sistemine bağlıdır. Manisa’daki depremler ise Ege graben sistemine bağlı faylardır. Bunlar birbirinden ayrıdır. Farklı iki dünya. Deprem tahmindir. En doğru tahmin yüzde 60’ı geçmez. Elbette İstanbul’da bir deprem tehdidi var. Ama bunun büyüklüğü ve zamanı hala bilimsel tartışma konusudur" ifadelerini kullandı.