Yakında Marvel-Netflix ortaklığının ikinci dizisi Jessica Jones gelecek. O çıkagelmeden önce, buyurun, kronolojik olarak Daredevil'ın unutulmaz anlarını hatırlayalım!
Daha dizinin başından, genç Matt'in başına gelenler tonu belirledi.
Ve sonra o inanılmaz, unutulmaz, şimdiden ikonik olmuş koridor sekansıyla böbreğimize yumruk yemişe döndük.
Kısa süre sonra da, o tabloya ketum ketum bakarken, dizinin asıl yıldızıyla tanıştık: Kingpin.
Sonra fark ettik ki, bu dizinin bize bir şeyler hissettirmek konusunda özel bir gücü var. Mevzubahis "şeyleri" iki Rus gangstere karşı hissediyor olsak dahi...
Belli, bu dizi standart bir süper kahraman işi değildi. Zira kötü adam, sadece "ben kötüyüm" diye gezmiyordu. Gerçekten hisleri, zaafları ve bir aşkı vardı. Vanessa.
Akabinde orijin hikayesi de bambaşka bir şekilde anlatıldı ve biz her şeyin görünenden biraz daha farklı olduğunu öğrendik.
Ve bu dizinin bir Daredevil dizisi olduğu kadar, bir Kingpin dizisi olduğu hemen peşinden de Wilson Fisk'e muazzam bir orijin hikayesi anlatılmasıyla ortaya çıktı.
Ve kilise sahneleriyle, Daredevil'ın temelini oluşturan Katoliklik ele alınınca, hayranlar resmen mest oldu.
Yalnız söylememiz lazım, Karen'ın itici bir karakter olduğu gerçeğine zaten bütün sezon boyunca alışamadık; Urich ile çıktıkları kısa "gezi" de bunu iyice perçinledi.
Ve sonra... Neyse, spoiler vermeyelim ama Wesley'nin yaptığının dünya ahiret embesilce olduğu yönünde hâlen ciddi bir kanaatimiz var.
Bir de eklemezsek olmazdı, hayatımızda en korktuğumuz şeylerin arasına "karanlkların arasından beliren bir Kingpin" konseptini soktu dizi...
Ah o monolog. Ah o monolog!
Ve elbette, o ikonik poz, final sahnesi. Gelecek sezon 2016'da geliyor. Sabırsızlıktan çatlayacağız!