ANKARA (İHA) - Yeni adli yıl, Yargıtay'da düzenlenen törenle açıldı. Devletin Zirvesi'nin buluştuğu açılış törenine, Yargıtay'ı ve MİT'İ sallayan Çakıcı olayı damgasını vurdu. Olaylara adı karışan Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya'nın sağlık raporu alarak konuşmadığı törende, açılış konuşmasını yapan Yargıtay 1. Başkanvekili Mater Kaban, yargı üyelerine özel hayatlarına dikkat etmeleri konusunda uyarıda bulundu.
Açılış konuşmasını yapan Kaban, çağdaş bir hukuk devletinin en belirleyici niteliğinin ulusal ve uluslararası belgelerde yer alan hukuk kurullarıyla sınırlandırılmış olduğuna dikkati çekti. Hukuk devletinin en sağlam güvencesinin ise toplumun hukuk bilinci ve demokrasi kültürünün oluşturduğunu söyleyen Kaban, Hukuk devletinin önde gelen niteliklerinden birinin ise yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesi olduğunu vurguladı. Kaban, "Yargı bağımsızlığı, ilkesi hukuk devletinde kişi hak ve özgürlüklerinin toplumun değerleri ile huzurun koruyucusudur" dedi.
Yasama ve yürütme organları ile idarenin yargı kararlarını değiştiremeyeceğini ve geciktiremeyeceğini, şeklen yerine getirmiş gibi görünerek hukuksal sonuçlarını etkisiz hale getirilecek şekilde uygulama yapamayacağını belirten Kaban, "Yargı kararlarının önemsememek Devleti, hukukun dışına, üstüne çıkarmak anlamına gelir ki, demokratik bir hukuk devletinde bunun kabul edilmesi olanaksızdır. Diğer yandan yargı kararlarına uyulmamasının, kişisel hakların çiğnenmesine de yol açacağı, devlete olan güveni sarsacağı ve adalete olan inancı zayıflatacağı düşüncesiyle bu eylemler Türk Ceza Yasası'nın 228. maddesinde suç haline getirilerek yaptırıma bağlanmış, bu şekilde etkin bir yargısal denetimin sağlanması amaçlanmıştır" dedi.
"KİMİ GÜÇ ODAKLARININ ETKİSİNDE BULUNAN YARGIDAN DİĞER ERKLERİN SAĞLIK DENETİMİ BEKLENEMEZ" Kimi güç odakların etkisinde bulunan yargıdan diğer erklerin sağlıklı denetimi, bireylerin hukuk güvenliklerinin korunmasının beklenemeyeceğini belirten Kaban şunları söyledi:
"Anayasamızın 140, 144 ve 159 maddeleri hakimler ve savcıların idari görevleri yönünden yürütme erkinin bir organı bulunan Adalet Bakanlığı'na bağlı tutulmaları, haklarında soruşturma yapılması için yine aynı Bakanlığın izninin gerekmesi, özlük işlerinin Bakanın başkanı olduğu ve müsteşarının da katıldığı bir Kurul tarafından yürütülmesi şeklindeki hükümleri itibariyle sistem olarak yargı bağımsızlığını ve yargıç güvencesini sağlamaktan uzaktır. Ancak bu konuda ortaya çıkan bütün olumsuzlukların yalnızca bu sisteme bağlanması da doğru değildir. Zira bağımsızlık ve güven sağlamada sistemle beraber bu tabloda yer alan kişilerin yapıları, donanımları değer yargıları ve mesleğin gerekli kıldığı etik değerlere bağlılıklarının da rol oynadığı unutulmamalıdır"
Yargıda doğrunun bulunup adaletin gerçekleşmesi kadar yargıya güven ve saygının sağlanmasının da büyük önem taşıdığını kaydeden Kaban, "Güven duyulmayan bir yargının adil olduğundan, toplum vicdanını tatmin ettiğinden sözedilemez. Bu saygı ve güveni sağlama görevi en başta yargıya düşer.Hepimizin bildiği gibi güven, kırılgan, kazanılması zor kaybedilmesi ise aynı ölçüde çok kolay bir duygudur" diye konuştu.
YARGITAY'DAKİ ÇAKICI SKANDALI' Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya'ınn adının karıştığı Yargıtay ve MİT'i sallayan skandala üstü kapalı değinen Kaban, yargı üyelerine özel hayatları konusunda uyarıda bulundu. Kaban,
"Son zamanlarda yazılı ve görsel basında yargıya duyulan güvenin azaldığı haber ve yorumları sıkça yer almakta bunlara bazı kurum ve kuruluşlarca yanlış veri ve donelere göre yaptırılan bu nedenle doğruluk ve yansızlıkları kuşkulu araştırma sonuçlarının eklendiği görülmekte, hatta sorumluluk taşıyan bazı kişiler tarafından tüm yargıyı kapsayacak şekilde yargıya güvenilmediği basın aracığıyla kamuoyuna duyurabilmektedir. Bu durumun tüm olanaksızlık ve olumsuzluklara göğüs gererek özveri ve onurla görev yapan yargı mensuplarınını derinden üzdüğü , yargıya yöneltilen ve haksızlığına inandığım eleştiriler dayanak alınmak suretiyle yargı bağımsızlığını ve yargıç güvencesini zaafa uğratacak yeni düzenlemelere gidilmesinin çok yanlış sonuçlar doğuracağını belirtmek istiyorum" diye konuştu.
Yargıda her zaman bir kazanan ve bir kaybeden taraf olduğunu, bu özelliği nedeniyle yargının bazı kişi ve kurumların istismarına maruz bırakıldığına dikkati çeken Kaban, "Bu olgular yargının değişmez kaderidir Ancak belirtmek gerekir ki yargınının güç koşullar altında çalışması yargısal faaliyetin güven kaybının mazereti olamaz. Yargı, hakim ve savcılarıyla yardımcı personeliyle içinde bulunduğu güç koşulların düzeltilmesini bekler ve isterken kendisine düşen görevi, saygınlığına ve onuruna yakışır şekilde yapmalıdır. Çünkü adalet en küçük lekeyi kaldırmayacak kadar kutsal bir değerdir" dedi.Yargı üyelerine dikkatli olmaları konusunda uyarıda bulunan Kaban, " Avukat, Cumhuriyet savcısı ve yargıçların, mesleklerinin etik kurallarına uymaları, görevlerini süresi içerisinde ve doğru olarak yapmalarının yanında özel hayatlarında da düzeyli saygın ve dengeli davranış içerisinde bulunmaları gerekmektedir. Ancak bu takdirde beklenen güven ve saygı önemli ölçüde sağlanıp korunabilir" dedi.
"YÜCE DİVAN YETKİSİ YARGITAY'A VERİLSİN" Yargıtay'ın, Anayasa'da değiştirilmesini öngördüğü hükümlere ilişkin önerilerini yetkili birimlere taslak halinde sunduğunu belirten Kaban, taslakta yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesine yönelik öneriler yanında yargı birliği ve Yüve Divan'ın oluşturulmasına ilişkin önerilerin de yer aldığını bildirdi. Kaban, "Yargtay'ın yıllardan beri baktığı davaların nitelikleri ve sayıları yargıtay üyelerinin yetişme biçimleri ile donanımlarına nazara alındığında Yüce Divan görevinin yargılama birliğinin bir gereği olarak yargılanacak kişiler bakımından oluşturacağı hukuksal güvence de dikkate alınmak suretiyle Yargıtay'a verilmesi zorunlu hale gelmiştir" dedi.
AB uyum çerçevesinde çıkarılan yasalardan genelde memnun olduğunu dile getiren Kaban, çıkarılan yasalarda bazı sıkıntıların da olduğuna dikkati çekti. Bazı yasaların yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan konuyla ilgili kurum ve kuruluşlara uygun süreler verilmeden çıkarıldığını belirten Kaban şunları söyledi:
"Bu olgununun en önemli kanıtını, birçok yasada çıkartılmasından hemen sonra zorunlu nedenlerle değişikliklere gidilmesi oluşturmaktadır. Kısa bir süre sonra Meclisimizde ele alınacağı öğrenilen yeni Türk Ceza Yasa Tasarısı'nın da eleştiri kapsamında bulunduğu belirtmek istiyorum. Anayasa hükümlerinde değişiklik yapılırken bu hükümleri dayanak alan yasalarda değişiklik yapılmadığı görülmekte bu durum uygulayıcıları zor durumda bırakıp davaların uzamasına neden olmaktadır. Bu konuda son olarak yasaların yalnızca uzman hukukçular değil sade yurttaşlar içinde olduğunu, yasaların kısa, yalın ve kolayca anlaşılabilir olması gerektiğini, herkesin aynı anlamı yüklemediği sözcükler kullanılmasının uygulamada kargaşa yaratabileceğini belirtmek istiyorum"
Hukuk sistemi ve yargının sorunlarının hukuk fakültelerinde başladığını belirten Kaban, bu fakültelerin üstün hukuk bilgisi ve eğitim verecek şekilde donatılması istedi. Kaban ayrıca hukuk fakültelerinde araştırma, bilgiye ulaşma, düşünme muhakeme edip sonuca varma becerisini sağlayan eğitim sisteminin benimsenmesini, lisan öğrenimini yaygınlaştırılıp kolaylaştırılması gerektiğini belirtti. Kaban "Meslek öncesi ve meslek içi eğitimin üst düzeye ulaştırılması sağlanmalı, Adalet Akademisi üstün eğitim ve öğretim verecek duruma getirilmelidir. Avrupa hukukunun daha iyi takip edilmesi, hukuk sistemimizin Avrupa'ya tanıtılması, hukuki entegrasyonunu daha kolay sağlanabilmesi için yeterli sayıda yargıç ve Cumhuriyet savcısına lisan öğrenme ve kendini yetiştirme Avrupa hukukunu yakından inceleme olanağı sağlanmalıdır" dedi.
Yargıda yetişmiş personel açığının büyük boyutlarda devam ettiğini kaydeden Kaban, personel yetiştiren meslek liseleri ve Adalet
Yüksek Okullarının sayısınlın çoğaltılmasını, yardımcı personelin gelir düzeyinin mutlaka insanca yaşayacak bir düzeye ulaştırılması gerektiğini belirtti.
Konuşmasının sonunda fakülteden yeni mezun olan genç hukukçulara seslenen Kaban, genç hukukçulardan bilimin ve demokrasinin değişmez referans olmasını, hukukun onurunu. cüppe ve saygınlığını özenle korumalarını, hiçbir gücün hiçbir çıkarın özgür ve bağımsız karar vermelerini engel olmamasını istedi.