Elvan EZBER İSTANBUL, (DHA) ÇEKMEKÖY’de geçtiğimiz Cuma gününden beri kayıp olan ve daha sonra kaçırıldığı ortaya çıkan lise öğrencisi Ant Sekban, 4 gün boyunca yaşadıklarını anlattı. Kaçıranların serbest bırakması sonrası jandarma tarafından ailesine teslim edilen Sekban, "Televizyonda kendimi görünce ‘Abi bakın, televizyonda ben varım’ dedim. İzleyince kendileri de şaşırdılar. Hiç telaşlanmadılar. Aklım hep annemdeydi. Televizyonda babamın açıklamalarını izleyince çok üzüldüm. Bana, kaçırılmam hakkında hiçbir neden söylemediler” dedi. Hüsnü Özyeğin Vakfı Alemdağ Tunç Çapa Anadolu Lisesi 2. sınıf öğrencisi 16 yaşındaki Ant Sekban, geçtiğimiz Cuma günü evinin yakınında kaçırılmıştı. 4 gündür aranan Ant Sekban, dün gece Pendik Kurtköy’de serbest bırakılmış ve jandarma tarafından ailesine teslim edilmişti. Reşadiye Köyü'nde ailesine kavuşan Ant Sekban, olay günü akşam saat 17.15 sıralarında okuldan geldiğini belirterek 4 gün içinde yaşadıklarını şöyle anlattı: “Sokağımızın başında minibüsten indikten sonra sokağın başında kapalı kasa beyaz bir araç geldi ve şoför koltuğunda oturan kişi, ‘akasya sokak nerede?’ diye sordu. Bu sırada araçta bulunan diğer kişi aşağıya inip yanıma geldi. Ben de yardımcı olmak amacıyla kapıya yaklaştım. Ben yardımcı olmak için aracın açık olan kapısından içeri eğildiğim sırada dışarıda bulunan kişi beni açık olan kapıdan içeriye attı ve kapıyı kapattı. Her şey çok hızlı oldu. Yola çıkınca, ‘ne oldu’ diye sordum. Onlar da bana, ‘senlik bir durum yok, rahat ol’ dediler. Ben de, ‘iyi’ dedim. Hatta yolda giderken havadan sudan konuşmaya başladık. Ben, espri falan yaptım, hatta güldürdüm onları rahat bir ortam oluşması için. Araçta iki kişilerdi. BANA ÇOK İYİ DAVRANDILAR Yakalanmamak için araba ile birçok yeri dolaştırdılar. Kurtköy’de olduğunu öğrendiğim bir eve geldik. Bana çok iyi davrandılar. ‘Açmışın’ diye sordular ve yemek ısmarladılar. Kendilerine sorduğum sorulara cevap vermediler. Ben de korktuğum için üstelemedim. 4 gün böyle geçti. Bana kötü davranmadılar. Aracı kullanan evde kalmıyordu. Sadece esmer olan ve kolunda dövme bulunan kişi benimle kalıyordu. Hatta kendi yatağını bana verip, kendisi koltukta yattı. Birbirlerine farklı farklı isimlerle sesleniyorlardı. Ben onlara isimle hiç seslenmiyordum. Sadece ‘abi’ diyordum. Bana, ‘adam gibi dur, sen de, biz de sıkıntı yaşamayalım’ dediler. Ben, yanımda kalan kişiye, ‘böyle ne olacak?’ diye sorduğumda, ‘ben de meraklı değilim, ben de dışarıya çıkamıyorum. Haber gelecek, hallolsun çıkacağız’ dedi. Ara sıra telefonla konuşuyorlardı ama kürtçe konuştukları için ne konuşulduğunu anlamıyordum” KAÇIRILMA HABERİNİ BERABER İZLEDİK Pazartesi akşamı televizyonda kendisiyle ilgili haberi izlediğini söyleyen Ant Sekban, şöyle devam etti: “Televizyonda kendimi görünce, ‘abi bakın, televizyonda ben varım’ dedim. İzleyince kendileri de şaşırdılar. Hiç telaşlanmadılar. Benim aklım hep annemdeydi. Televizyonda babamın açıklamalarını izleyince çok üzüldüm. Bana, kaçırılmam hakkında hiçbir neden söylemediler. Dün akşam erken yattım uykum kaçınca bir şeyler içmek için kalktım beni kaçıran kişinin giyindiğini fark ettim bana 'sen de hazırlan gidiyoruz' dedi ve evden çıktık, araba olmadığı için kısa bir süre yürüdük. O da bölgeyi bilmediği için ana yolu bulmaya çalıştık hatta insanlara sorduk. Ana yolu bulunca beni serbest bıraktı ve yanımdan uzaklaştı hatta benden helallik istedi. Sultanbeyli’ne gelmek için yolda gördüğüm birine sordum bana, ' burada bu saatte otobüs geçmez. İstersen telefonumu kullanabilirsin' dedi. Ben telefonla annemi aradım. Konuşurken 'ben Ant' deyince, adımı duyan abi, ‘sen kaybolan Ant değil misin?’ deyince ben de ‘evet benim’ dedim, beni alıp evine götürdü. Evinden ailemi aradık, ailem durumu jandarmaya bildirmiş jandarma beni o evden alarak karakola götürdü. Ailem beni jandarma karakolundan aldı” JANDARMA TESLİM ETTİ Baba Atilla Sekban, “Bizi arayan olmadı ama dün eşimin telefonuna bir mesaj gönderdiler. Eşimin telefonu abim Muzaffer Sekban’daydı. Aile büyüğümüz olduğu için bütün telefonlara o bakıyordu. O mesajı ve telefon numarasını da jandarmaya verdik. Akşam da jandarma o bulunduğu adrese gidip oğluma yardımcı olan kişinin evinden oğlumu almış. Biz de Jandarma karakoluna gittik. Orada gerekli işlemler yapıldı. Ondan sonra da bize teslim ettiler evladımızı” dedi. ANNESİNİN TELEFONUNA MESAJ GELDİ Amca Muzaffer Sekban da yaşananlar ilgili olarak şunları söyledi: “Ant’ın annesinin telefonu bendeydi. Pazartesi saat 17.30 sıralarında telefona, 'Ant elimizde, rahat mısınız? Biz sizi huzursuz ettik' gibi bir mesaj geldi. Biraz da çocukça bir mesaja benziyordu. Mesajda herhangi bir para isteme gibi bir şey yoktu. Hemen jandarmaya haber verdik. Telefon numarası da gözüküyordu. Jandarma gelip bizden hem mesajı, hem de telefon numarasını alıp, ‘bekleyin’ dedi. Biz de bir şeyler olacağına inandık. O yüzden kimseye bir şey demedik. Saat 20.30 sıralarında yine telefon çaldı ve ‘anne’ diye bir ses gelince ben Ant olduğunu anladım. Telefon kapanınca çıkan numaraya geri döndüm. Ant telefonu açtı ve ‘amca ben Sultanbeyli’deyim. Yanımda da 10 lira var. Üşüyorum. Oraya nasıl geleceğim’ dedi. ‘Oğlum neredesin?’ deyince ‘nerede olduğumu bilmiyorum. Yanımda bana yardımcı olan bir abi var. Onun telefonundan arıyorum’ deyip telefonu, onu bulan kişiye verdi. Gümüşhaneli olduğunu öğrendiğim kişi bana, ‘ben evime götürüyorum’ dedi. Jandarmayı arayıp durumu bildirdim ve yardımcı olan kişinin telefon numarasını verdim. Onlar da Kurtköy’e gidip Ant’ı, kendisine yardımcı kişinin evinden almışlar. Daha sonra biz karakola gidip kendisini aldık” dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz