Aile içi şiddetin önlenmesi konusunda önemli kararlar veren Hâkim Eray Karınca, boşandığı karısını dövüp, iple boğmaya çalışan eski kocanın, çocuklarıyla “görüşme hakkını” kaldırdı.
Ankara 8’inci Aile Mahkemesi Hâkimi Eray Karınca’nın verdiği örnek kararın alınmasındaki olaylar, şöyle gelişti: Hacer Y. ile Murat K. çifti 2008 yılında şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşandı. Mahkeme, 2 çocuğun velayetini anneye verdi. Mahkeme, babanın da çocuklarıyla ilişki kurabilmesi için belirli günlerde görüş hakkı verdi. Boşanma kararının ardından Murat K. eski karısına şiddet uygulamayı sürdürdü. Uğradığı şiddet üzerine defalarca karakola ve savcılığa başvuran Hacer Y. bir sonuç alamayınca, korkup eski kocası ile yeniden aynı evde birlikte yaşamaya başladı.
Kocası iple boğuyordu
Bir süre sonra Murat K. evi terk etti. Ancak çocuklarını görme bahanesiyle 7 Ekim 2009’da eve gelen Murat K., eski karısı Hacer Y.’yi çocuklarının gözü önünde dövüp, iple boğmaya çalıştı. Komşularının müdahalesiyle ölümden kurtulan Hacer Y’nin şikayeti üzerine Murat K., tutuklandı. Ancak 17 Kasım 2009’da tahliye edildi. Hacer Y., tahliye kararının ardından çocuklarını görme bahanesiyle yine eve gelerek kendisine şiddet uygulayacağından endişe edip, “Babanın çocuklarla arasında olan ilişkinin kaldırılması” için dava açtı.
Karısını mal gibi görüyor
Davaya bakan Ankara 8’inci Aile Mahkemesi Hâkimi Eray Karınca, “Kocanın boşandığı halde eski karısını kendi malı gibi görerek, ‘patriyarkal bir zihniyetin’ (erkeğin, kamusal alanda da özel alanda da kadın üzerinde iktidar sahibi olması) tesiriyle karısına şiddet uygulamaya devam ettiğini, kadının can güvenliğinin tehlikeye girdiğini” belirterek, baba ile çocukları arasındaki ilişkinin kaldırılmasına karar verdi.
Baba hakkını kötüye kullandı
AİLE Mahkemesi Hâkimi Eray Karınca, örnek kararını şu gerekçelere dayandırdı: “Davalı erkeğin, davacı kadının yakınında olması, kadının huzur ve güvenlik içinde yaşamını sürdürmesi için bir tehdittir. Her ne kadar bir babanın çocuklarıyla kişisel ilişki kurması doğal bir hak olmakla birlikte, herkes haklarını kullanırken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Hakkın kötüye kullanımını kanun korumaz.”