YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

“kadına Şiddete Son” Dediler

İstanbul Rumeli Üniversitesi öğrencilerinin hazırladıkları bir projeden yola çıkılarak, İstanbul Rumeli Üniversitesi ve Silivri Belediyesi...

“kadına Şiddete Son” Dediler

İstanbul Rumeli Üniversitesi öğrencilerinin hazırladıkları bir projeden yola çıkılarak, İstanbul Rumeli Üniversitesi ve Silivri Belediyesi işbirliğiyle, Yaşar Kemal Sergi Salonunda “Kadına Şiddete Son!” adlı bir panel gerçekleştirildi. Panelde dünyada ve ülkemizde son zamanlarda giderek artan kadına yönelik şiddete dikkat çekildi.Moderatörlüğünü İstanbul Rumeli Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Oğuz Özyaral’ın yaptığı panelde, kadına yönelik şiddeti, Uzman Klinik Psikolog Bahar Turgut psikolojik ve sosyolojik açıdan, Çocuk Gelişimi Uzmanı Öğretim Görevlisi Elif Türel Bor sosyal ve gelişimsel açıdan ve Öğretim Görevlisi Avukat Duygu Arda Bağce ise hukuki olarak ele alıp değerlendirdi.Kadına yönelik şiddetin psikolojik boyutuna değinen Uzman Klinik Psikolog Bahar Turgut, ebeveynleri tarafından şiddete maruz kalan ya da tanık olan çocukların kendilerini ifade edemediğini, yetişkin olduklarında şiddete daha çok başvurduklarını ve şiddet uygulayan erkeklerin psikolojik problemlere sahip olduklarını vurguladı. Şiddet gösteren erkeklerde bulunan özelliklerin; düşük benlik sayısı, engellenmeye düşük tolerans, erkek ve kadına bakış açısındaki katılık, aşırı kıskançlık ve kendi davranışları ile ilgili inkâr, küçümseme şeklinde bir tutum gösterdiğini söyledi. Şiddete maruz kalan kadınların ise; sosyal açıdan yalnız, şiddetin her ailede olduğuna inanan, bastırılmış, saldırganın davranışlarından kendini sorumlu tutan ve gelenekselci bir yapıda olduğuna değindi.Sadece ülkemizin değil tüm dünyanın sorunuÇocuk Gelişimi Uzmanı Öğretim Görevlisi Elif Türel Bor şiddetin sadece ülkemizde değil dünya çapında tartışılan bir unsur olduğunu dile getirerek, “Yapılan araştırmalar incelendiğinde kadınların eğitim hakkından mahrum bırakılarak, tecavüz edilerek, dövülerek hakları elinden alınmaktadır. Kadınların anne olarak çocuklarına doğru eğitim verebilmesi ve psikolojik olarak sağlıklı gelişim gösteren bireyler yetiştirebilmesi için öncelikle kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması gereklidir. Evde şiddet uygulandığını gören çocuklar bu olguyu bir süre sonra normal olarak varsayar ve ileriki yaşantısında kendisini şiddeti karşı tarafa uygulamak zorunda hisseder ve çareyi eşine ve çocuklarına şiddet uygulamakta görür” diye konuştu.“Düzenlemelere rağmen gereken cezanın alınmaması hukuka güveni azaltmaktadır”Kadına şiddetin hukuki yönüne dikkat çeken Öğretim Görevlisi Avukat Duygu Arda Bağce, “Kadının eğitim seviyesinin yükselmesi ve ayaklarının üstünde durabilmesi anlayışının erkek üzerinde yarattığı etki, şiddetin en önemli nedenlerinden birisidir. Erkeğin aile reisi olarak algılanması, kadının cinsel obje olarak görülmesi, toplumda ezberletilen basmakalıp sözler (kızını dövmeyen dizini döver, koca sever de döver de…) bu artışta etkili olmaktadır. Hukuki açıdan kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesine dair uluslararası sözleşmeye (CEDAW), kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi sözleşmesine Türkiye taraftır. Bu sözleşmeler ışığında iç hukukumuzda 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun yürürlüğe girmiştir. Buna göre; kanıt aranmaksızın kişi tedbir talebinde bulunabilir. Tedbir kapsamında; geçici koruma verilmesi, geçici maddi yardım, uzaklaştırma ve iletişimin kesilmesi, barınma yeri ihtiyacının giderilmesi, kimlik bilgilerinin değiştirilmesi, kreş hizmeti gibi önlemler bulunmaktadır. Ancak bu hukuki düzenlemelere rağmen iyi hal ve haksız tahrik indirimi, pişmanlık ve de hükmün açıklanmasının geri bırakılması yoluyla faillerin gereken cezayı almaması ne yazık ki hukuka güveni azaltmaktadır” ifadelerini kullandı.“Bu izler elbet bir gün silinecek ve kaybolacaktır”Panelin sonunda söz alan İstanbul Rumeli Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Oğuz Özyaral ise, “Kadına şiddetin kentsel göçler ve küreselleşme sürecinde yalnızlaştırılan kadınlarda hızla artış gösterdiğini dile getirdi. Kendi çocukluğunda aile içi şiddete maruz kalan bir anne, çocuğunu mutlaka döver ve hırslarını böyle dışarı vurur. Bu şekilde büyütülen çocuk da kendi evladına aynı muameleyi uygulayarak bir şiddet zinciri oluşturur. Bu birbirini tekrarlayan duygu ve şiddet zincirinin mutlaka bir şekilde kırılması gerekmektedir” şeklinde açıklamalarda bulundu.Doç. Dr. Özyaral panelin sonunda sahneye davet ettiği öğrencilerinin makyajla yaptıkları yüzlerindeki morlukları bir ıslak mendille silerken “Bu izler elbet bir gün silinecek ve kaybolacaktır, aslolan kalplerdeki izlerin asla kalıcı olmaması gerekliliğidir. Bugün burada bu zinciri İstanbul Rumeli Üniversitesi olarak kırıyoruz. Gelin el verin, beraberce şiddet zincirini kıralım!” dedi.(ÖK-ÖK-Y)

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler