Sabancı Üniversitesi'nin iki öğretim üyesi Yrd. Doç. Hülya Adak ve Yrd. Doç. Ayşe Gül Altınay ile aynı üniversitenin iki öğrencisi Esin Düzel ve Nilgün Bayraktar, 2002 yılında kadınların cinsellikleriyle yüzleşmelerini ve cinsel hazlarıyla ilgili sorunlarını konuşabilmelerini sağlamak amacıyla bir çalışma başlattı. Bu 4 kadın önce birbirlerine kendi cinsel hikayelerini anlattı. Ardından da tanımadıkları kadınlarla biraraya gelip, onların hikayelerine kulak verdiler. En sonunda da tüm bu hikayeleri bir okuma tiyatrosuna dönüştürüp, daha geniş kitlelere dinlettiler. Diyarbakır, İstanbul ve Ankara'da sahnede seslendirilen bu hikayelerden 'İşte Böyle Güzelim' adlı bir kitap da çıktı ortaya. Hülya Adak; Yeni Aktüel dergisine, proje kapsamında 5 yıl boyunca 70 kadının anlattığı en özel anılarla ilgili açıklamalar yaptı...
Cinselliği konuşmak zor muydu? Çok zordu. Düşünün bunu öğrencilerimizle yapıyoruz. Bir güven ortamı oluşması gerekiyordu. İstediğimiz sadece başka kadınların hikayelerini anlatmak değildi, kendimizi de anlattık. Görüşmeler esnasında ağladığım anlar oldu.
Görüşmeler sizi değiştirdi mi? Elbette. Hiçbir şekilde entelektüel ya da duygusal alışverişimin olmayacağı insanlarla tanıştım. Farklı hayatlar gördüm. Mesela kitaptaki transseksüel arkadaşla ben görüştüm. Transseksüelleri zaten düşünüyordum ama şimdi ciddi şekilde gündemimdeler.
Bu kadınları hikayelerini anlatmaya nasıl ikna ettiniz? Kadın kuruluşları üzerinden ulaştığımız kadınlar vardı. Yakın çevremizi de başka kadınlara ulaşmak için motive ettik, onların kontaklarını kullandık. Kitabın ortaya çıkması; önemsendiklerini hissettirdi onlara. Tamamen güven ve mahremiyet üzerine kurulu bir ilişki bizimki. O insanların mağdur olmasını istemedik.
İnsanlarımız cinsellik hakkında rahatça konuşabiliyor mu? Erkeklerin cinsellik konuştukları düşünülür ama acaba bütün o iktidar söyleminin dışında bir şeyler anlatıyorlar mı? Bu çalışmayı onlara da öneriyorum. Kadın kadına muhabbetlerde bazı şeyler konuşuluyor ama kocasıyla cinsel şiddet yaşayan bir kadının, bunu paylaşabildiğinden emin değilim.
Ensesti hiç konuşmadık
Konuşamadığınız bir konu oldu mu? Ensesti konuşamadık. Sanki yokmuş gibi davranıyoruz ama var! Aile bireylerini korumak adına susuyoruz. Kadınlarla ciddi bir güven ilişkisi kurduk. Bir dahaki sefere bunu da konuşacağımızı düşünüyorum.
Bu görüşmelerde dikkatinizi çeken benzerlikler ve farklılıklar neler? Kimse bugünü konuşmuyor. Anlatmıyorlar bugünü! Cinsellik dediğinizde; herkes ilk dönemlere dönüyor. Bir bekaret takıntısı var. Bir de herkesin bir cinsel taciz hikayesi bulunuyor. Türkiye'de kadınların yüzde 99'u tacize uğruyor. Bazı kadınlara yaşadıkları hikayeyi anlatmak ve sahnede okumak çok iyi geliyor. Bazı kadınlarda ise; okumak ve hatırlamak kötü etki yaratıyor. Birtakım hikayelerin çok dokunduğu kişiler oldu.
Okumalara erkekler katılabiliyor mu? Genelde okumaları sadece kadınlara açıyoruz. Mayıs ayında Sabancı Üniversitesi'ndeki okumayı kadınlı-erkekli yaptık. Erkekler o okumadan hüngür hüngür ağlayarak çıktı. Çünkü bu; erkeklere karşı bir metin değil. Bence erkekler bu okumalarda, "Biz bu kadınlara neler yapıyoruz ve onlar bundan nasıl etkileniyor?" diyor.