Melis KARAKUZULU/İZMİR, (DHA)- İZMİR’de, Kadın Savunma Ağı üyeleri, Sevgililer Günü’nde kadın erkek eşitliğinin önemini tekrar gündeme getirmek için ‘Eşitlik yoksa aşk da yoktur’ diyerek şarkılar eşliğinde dans etti. Kadın Savunma Ağı adına konuşan Gizem Coşkun, "Erkek egemen sistem yıllar boyunca biz kadınları aldatmaya çalışmış olabilir, bizler sevdanın bu olmadığını buradan tekrar haykırıyoruz" dedi.
Kadın Savunma Ağı üyeleri, 14 Şubat Sevgililer Günü’nde kadın erkek eşitliği konusundaki sorunlara değinmek adına ‘Eşitlik yoksa aşk da yoktur’ diyerek, şarkılar eşliğinde Karşıyaka Çarşısı’nda yürüyüş yaptı. Ellerinde 'Öldüren sevgi istemiyoruz', 'Aldatıldık, sevda böyle değil', 'Eşitlik yoksa aşk da yok' yazılı pankartlarla yürüyüp dans eden kadınlara, sokakta yürüyen eşlik etti. Kadınlar, kalp şeklindeki kağıtlara Didem Madak, Frida Kahlo, Gülten Akın, Birhan Keskin, Füruğ Ferruhzad gibi şairlerin şiirlerini yazarak, sokaktaki hemcinslerine dağıttı.
'ALDATILDIK, SEVDA BÖYLE DEĞİL'
Kadın Savunma Ağı adına konuşan Gizem Coşkun, son dönemde işlenen kadın cinayetlerine dikkat çekerek, "Sevgililer Günü için hediyeler almaya sokaklara çıkıldı, sürprizler hazırlandı. Biz kadınlar tüm sene boyunca fazladan değer göreceğimiz o bir günü bekler oluyoruz. Erkek egemen sistemin ara sıra uzattığı şekerler olan özel günler, adeta kadınlara nefes durağı olarak sunuluyor. Ancak yıllardır söylediğimiz gibi diyoruz ki ‘Eşitlik yoksa aşk da yoktur.’ İşyerlerinde, kampüslerde, meydanlarda, evlerimizin içinde mücadele ettiğimiz patriarkal neoliberal sistem yıllar boyunca biz kadınları aldatmaya çalışmış olabilir. Bizler sevdanın bu olmadığını, böylesini kabul etmediğimizi buradan tekrar haykırıyoruz. Bize anlatılan masalları kabul etmiyoruz, öldüren sevgi istemiyoruz. Kadınların gerçek nefes durağının ise feminist hareket olduğunu görüyoruz. Bugün bize sevdadan düşen payın ne olduğunu, aşk kutumuzdaki şiirleri alarak görmenizi istiyoruz. 14 Şubatlar, doğum günleri, evlilik dönümleri, döndükçe dönüyoruz. Bu baş dönmesini fırsat bilen hayat, elimizden kaçıyor. Yüzeysellik hayatımızın her alanında bizi yakalıyor. Sarsılıyoruz, her gün biraz daha yeniliyoruz. Ancak hayatı kuran kadınlar olarak düşsek bile düşlerimiz direnişte. Aldatıldığımızı sabah kalkıp kalpli pastanın bulaşıklarını yıkayıp, erimiş mumları masadan çıkarmaya çalışırken anlıyoruz" dedi.