Kadınlar, kadınlarımız, bugün sizler için yazdım. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü değil , Dünya Emekci Kadınlar Günü.
8 Mart, Birleşmiş Milletler tarafından tanınmış olan uluslararası bir gündür. Bugün kadınların siyasi ve sosyal bilinçlerinin geliştirilmesine ve kazanımlarının kutlanmasına ayrılmış bir gündür. Kısaca farkındalık günüdür.Kadınlar 365 günde bir gün fark etmeyin kendinizi,hergün fark edin.Kadınsınız,kadınım ve gücümün farkındayım. "Bayan" değil "kadınım" ve gurur duyuyorum.
Tekstil sektörü kadın işçilerin yoğun olarak çalıştığı bir sektördür. 8 Mart 1857 de Amerika'da Newyork'da 40.000 işçinin çalıştığı tekstil iş yerlerinde daha iyi ücret için greve gidildi ve polis işçileri fabrikaya kilitleyerek yangın çıkardı. 129 kadın öldü. Ertesi gün de cenazelerine yüzbinler katıldı.Seneler sonra 1910 da Danimarkada 8 Mart'ın kadınlara ayrılması teklif edildi ama asıl 1921 den sonra Dünya Emekci Kadınlar Günü etkinliklerle kutlanmaya başladı.
Şimdi gelelim şiddete. Kadının olduğu her yerde şiddet var. Kadına uygulanan şiddet,tamamen kadının cinsel kimliğinden kaynaklanan bir şiddet.Erkeğin elinin kınası , kadının elinin karası algılamasından kaynaklanan davranışlar şiddet oluyor işte.
Şiddet ne?
Birleşmiş Milletler Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesine göre ister kamusal, isterse özel yaşamda meydana gelsin,kadınlara fiziksel, cinsel veya psikolojik acı veya ıstırap veren veya verebilecek olan cinsiyete dayanan bir eylem veya bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlamaveya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma şiddettir.Uzun sözün kısası
ŞİDDET istemediğimiz bir davranışa zorlanmak ve onu yapmak zorunda kalmaktır.
Kadınlar yapılan söyleşilerde hep "benim kocam bana vurmaz" derler.Şiddet sadece kaba dayak değil ki.Anahtar taşımayan adam da şiddet uyguluyor. "Ben anahtar taşımam. Bana kapıyı karım açar"şiddetin şeddelisidir. Yani buradaki mesaj nedir? "Benden önce karı eve gelecek."Hele gelmesin. Özgürlük adamın verdiği kadar!
Daha çok hangi erkekler şiddet uyguluyor sizce?
Sıralayalım isterseniz bu arada siz de sağınıza solunuza bakın bakalım bunlardan var mı bildiğiniz? Kendine güveni olmayan,ataerkil düzenin parçası olan, kendini yönetemeyen,işsiz olan, küçükken dayak yiyen, sürekli annesinin dayak yemesini izleyen,empati kuramayan ve duygularını adlandıramayan erkekler daha çok ve sık şiddete başvuruyorlar. Bu sıralamaya eğitimi katmadım zira eğitimli olup olmamaları fark etmiyor.
Kadınlar şiddeti kabul etmeyin. Şiddeti kabul etmek onun artmasına neden olur.
Ama kadınlar şiddete uğrayınca genellikle sanki utanmaları gereken vuran değilmiş gibi kendileri utanırlar. Çok verici oldukları için mutlaka bir hataları sonucunda bunun başlarına geldiklerini düşünürler. Bütün anneler çocukları için endişelendiklerinden onlara zarar vermemek için susarlar. Sürekli olarak aşağılanan kadın psikolojik olarak da yetersiz oluyor ve depresyona giriyor. Kendisinin hiç bir şeye yetemediğini düşünüyor. Ama bence asıl neden eğitim durumlarının yetersiz olması ve bunun sonucunda da ekonomik bağımsızlıkların olmaması. Çalışan ve parasını kazanan kadın daha az şiddete uğruyor.
Kadınlar şiddet görüyorsanız susmayın. BAĞIRIN.
Şiddet aile içinde depremdir. Yıkımdır. Bu nedenle tıpkı deprem çantası gibi kadınlar da şiddet çantası hazırlamalıdırlar. İçinde çocukların ve kendisinin yedek çamaşırları ve hüviyetler mutlaka olmalı. Azcık para da olmalı. Çantanın içine de en önemli şeyi ÖZGÜVENi koymayı asla unutmamalı.
Size bazı istatistikler vermek istiyorum:
2011 yılının ilk 6 ayında 27 bin kadın dayak yedi,
Türkiye'de her 3 kadından biri dayak yiyor,
15 yaşında her 10 çocuktan biri şiddete uğruyor,
2011 yılının ilk 6 ayında 105 kadın,8 çocuk,2 bebek öldürüldü.
Bütün bunlara rağmen KADINLAR ŞİDDET KADERİNİZ DEĞİL.
Tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekci Kadınlar Günü nü kutluyorum.