Hasta adaylarının, akıllarına düştüğü anda yaptırması öğütlenen işlemin geç karar verip uygulamayı yaptırmış hastalarda neden daha önce yaptırmadığına dair kesin bir pişmanlık oluşturduğunu ifade eden Op.Dr. İdacı, “Özellikle gebelik, doğum, emzirme gibi süreçleri atlattıktan sonra yaptırırım diye düşünen hasta adayları hayattan beklentileri ertelenip geciktikçe hayatlarının belki de en güzel yıllarını meme kaynaklı mutsuzluklarla geçirmektedir. Dolayısıyla uzman hekim olarak görüşümüz, meme gelişiminin tamamlandığı ve hasta adayının reşit kabul edildiği yıllardan itibaren uygulanabilen meme büyütme cerrahisinin, hastanın kendisini iyi hissetmesinde ve özgüveninin tesis edilmesinde önemli role sahip olduğu yönündedir.
Protez uygulaması gebelik, emzirme ya da meme kanseri ile ilgili olumsuzluklara sebep olmamakta, patlama ya da eskime gibi riskler taşımamaktadır. Özellikle genç hastaların en büyük kaygılarından biri gebelik öncesi uygulanan protezin gebelik ve emzirme sırasında nasıl davranacağıdır ki bahsi geçen yaş grubu en çok protez cerrahisi uygulanan gruptur. Genellikle küçük memeye sahip kadınlarda (Zaten bu operasyon için hedef kitlemizdir) gebelik ve emzirme esnasında memede çok büyük değişiklikler beklenmez. Dolayısıyla protez meme ilişkisi çok fazla etkilenmez. Ayrıca bu tür kaygılarla henüz ne zaman gerçekleşebileceği bile belli olmayan bir hadise için geçirilen yıllar kayıp kabul edilebilir. Meme kanseri ile olan ilişkisine gelince; protez uygulanan hastalara her yaş grubunda protezi olmayan kadınlara meme kontrolü için her ne öneriliyorsa o önerilmektedir. Bunlar elle muayene, USG ve belli bir yaştan sonra da mamografidir. Uzun yıllar ardından hastanın meme dokusundaki yer çekimi vs. sebepli değişikliklerle muhtemel bir takım görüntü problemleri doğarsa protez güvenle çıkarılabilir, değiştirilebilir veya bunlarla birlikte meme dikleştirme işlemi uygulanması yoluna da gidilebilir” diye konuştu.
Hastanın vücut yapısının, giyinik ve çıplakken beklentileri ve hekimin yönlendirmesiyle protezin türü ve büyüklüğüne karar verildikten sonra genel anestezi altında, bir saatten daha kısa süren bir işlemle hayal edilen göğüslere sahip olunabildiğini kaydeden Op.Dr. İdacı, “Yine hasta tercihi ve hekimin yönlendirmesiyle protezin hangi bölgeden yerleştirileceği ve meme içinde hangi plana konulacağı belirlenir. Genellikle meme alt çizgisinden açılan 3-4 santimetrelik kesilerden yapılan uygulama bu bölgede izin saklanmasına olanak verir. Hastalarımız aynı gün içinde taburcu olabilmekte, kısa bir nekahat dönemi sonrası kolayca günlük hayatlarına dönebilmektedir. İstenenden küçük göğüslere sahip olmayı kader olmaktan çıkaran meme protezi, uzun yıllardır uygulanan, başarısı ve güvenilirliğiyle kendini ispatlamış oldukça yüz güldürücü bir cerrahi prosedürdür. Hasta adaylarının, akıllarına düştüğü anda yaptırması öğütlenen işlem geç karar verip uygulamayı yaptırmış hastalarda neden daha önce yaptırmadığına dair kesin bir pişmanlık oluşturmaktadır. Özellikle gebelik, doğum, emzirme gibi süreçleri atlattıktan sonra yaptırırım diye düşünen hasta adayları hayattan beklentileri ertelenip geciktikçe hayatlarının belki de en güzel yıllarını meme kaynaklı mutsuzluklarla geçirmektedir. Dolayısıyla uzman hekim olarak görüşümüz, meme gelişiminin tamamlandığı ve hasta adayının reşit kabul edildiği yıllardan itibaren uygulanabilen meme büyütme cerrahisinin, hastanın kendisini iyi hissetmesinde ve özgüveninin tesis edilmesinde önemli role sahip olduğu yönündedir.
Protez uygulaması gebelik, emzirme ya da meme kanseri ile ilgili olumsuzluklara sebep olmamakta, patlama ya da eskime gibi riskler taşımamaktadır. Özellikle genç hastaların en büyük kaygılarından biri gebelik öncesi uygulanan protezin gebelik ve emzirme sırasında nasıl davranacağıdır ki bahsi geçen yaş grubu en çok protez cerrahisi uygulanan gruptur. Genellikle küçük memeye sahip kadınlarda (Zaten bu operasyon için hedef kitlemizdir) gebelik ve emzirme esnasında memede çok büyük değişiklikler beklenmez. Dolayısıyla protez meme ilişkisi çok fazla etkilenmez. Ayrıca bu tür kaygılarla henüz ne zaman gerçekleşebileceği bile belli olmayan bir hadise için geçirilen yıllar kayıp kabul edilebilir” ifadelerini kullandı.
Protez uygulanan hastalara her yaş grubunda protezi olmayan kadınlara göğüs kontrolü için her ne öneriliyorsa onun önerildiğini belirten Op.Dr. İdacı, “Bunlar elle muayene, USG ve belli bir yaştan sonra da mamografidir. Uzun yıllar ardından hastanın meme dokusundaki yer çekimi vs. sebepli değişikliklerle muhtemel bir takım görüntü problemleri doğarsa protez güvenle çıkarılabilir, değiştirilebilir veya bunlarla birlikte meme dikleştirme işlemi uygulanması yoluna da gidilebilir. Hastanın vücut yapısı, giyinik ve çıplakken beklentileri ve hekimin yönlendirmesiyle protezin türü ve büyüklüğüne karar verildikten sonra genel anestezi altında, bir saatten daha kısa süren bir işlemle hayal edilen göğüslere sahip olunabilmektedir. Yine hasta tercihi ve hekimin yönlendirmesiyle protezin hangi bölgeden yerleştirileceği ve meme içinde hangi plana konulacağı belirlenir. Genellikle meme alt çizgisinden açılan 3-4 santimetrelik kesilerden yapılan uygulama bu bölgede izin saklanmasına olanak verir. Hastalarımız aynı gün içinde taburcu olabilmekte, kısa bir nekahat dönemi sonrası kolayca günlük hayatlarına dönebilmektedir” açıklamalarda bulundu.
Kaynak: İHA