Geçtiğimiz günlerde adını açıklamayan bir kadının Facebook hesabından paylaştığı başı açık fotoğraf ile İranlı kadınların 1979’daki islami devrimden bu yana rejime karşı olan duruşları sosyal medyada yine en çok konuşulan konular arasına girdi.
"Saçlarımı kanserden acı çeken ve kanserle savaşan melek çocuklar için sattım. Sokağa çıktığımda kendime; 'Saç yok. Ahlak polisi yok. Artık saçlarım yüzünden uyarılacak ve tutuklanacak hiç bir neden yok"
Lösemili çocuklara bağışlamak için saçlarını kökünden kazıtan isimsiz kahraman, "madem saçlarım yok o zaman tessettür takmama da gerek yok" notunu düşerek paylaştığı fotoğraf ile belki de dünyadaki en saçma güvenlik birimlerinden biri olan kıyafet polisine kendince bir mesaj verdi.
Yasalara Uygun Giyinmeyen Kadınlara Sokakta "Ahlak Polisi" Uygulaması
İslam devrimi öncesinde İran bir özgürlük timsali olmasa da Muhammed Rıza Şah Pehlevi'nin yönetimindeki ülke dönemin Batılı ülkeleri ile yarışacak bir modernleşme sürecindeydi. Kadınlara oy hakkı verilmişti ve Beyaz Devrim adı altında, ülkedeki beyaz yakalıların açlıştığı sektörlerin kalkınmasına yönelik bir dizi sosyal ve siyasi reform gerçekçeştirdi. Fakat İsrail'le ilişkileri Şii ruhban sınıfını ve komünist parti üzerinde kurduğu baskı işçi sınıfını rahatsız ediyordu. Nihayetinde uluslararası aktörlerin de desteğiyle 1979’da Humeyni önderliğindeki devrimden sonra ülkeden kaçtı ve sığınmacı olarak gittiği Mısır'da öldü. Devrim sonrası kadınların üzerindeki baskı katlanılmaz boyutlara çıktı.
Ahlak polisi (kıyafet polisi olarak da biliniyor) vücuda yapışık pantolon, saç tellerinin gözüktüğü tesettür şekilleri, diz üstü manto gibi islami kurallara uygun giyinmeyen kadınları sokakta yakalayıp cezalandırıyordu. Kadınların sportif etkinliklere katılmaları yasaktı. Çok istisnai durumlarda kadın sporcular tesettür ile spor hayatına devam edebiliyordu.
Kadınlara Uygulanan Ayrımcılık
Devrimden sonra kadınlara karşı uygulanan, köktendinci yapının getirisi baskı ve ayrımcılık kadınlara yapılan asitli saldırılar, günlük yaşamda yok sayılmaları ve daha birçok örnek yüzünden seneler geçtikçe daha çok tepki aldı.
Olayın zirvesi diyebileceğimiz ve en çok bilinen örneklerinden biri de tecavüzcüsünü öldüren Reyhaneh Jabbari idi. 26 yaşındaki kadın Jabbari 2009 yılında kendisine tecavüz etmeye kalkan Morteza Abdolali Sarbandi'yi öldürdüğü için hüküm giymiş, 5 sene süren yargılamanın ardından idam edilmişti.
Olayın ardından uluslararası tepkileri de üzerine çeken İran’da kadın nüfus içinden de tepkiler duyulmaya başlandı. Tepkilerin kaynağı ise günümüzün en güçlü protesto mecralarından biri olan sosyal medya oldu...
İranlı kadınlar seslerini duyurmaya başladı.
Sistemin Açıklarından Yararlanan Yaratıcı Kadınlar
İranlı kadınlar, sürgün gazeteci Masih Alinejad önderliğinde başlatılan My Stealthy Freedom (Benim Gizli Özgürlüğüm) hareketi ile başta kıyafet konusu olmak üzere baskıya tepkilerini gösterdiler. Başları açık fotoğraflarını özgürlük mesajları ile paylaşmaya başladılar. İki sene içerisinde 1 milyona yakın beğeni alan sayfa İranlı kadınların sosyal medyada seslerini dile getirebildikleri bir kürsüye dönüştü.
Sayfada başörtüsüz fotoğrafları ile baskıcı düzenlemeleri protesto eden binlerce İranlı kadına, dünya çapında da birçok kadın ve erkekten destek yağıyor.
Son olarak sistemin açığını bulan bazı İranlı kadınlar, geçerli kuralları protesto etmek için saçlarını kısacık kestirerek baş örtülerini çıkarıyor.
Son 100 Yılda İranlı Kadınların Değişimi
YouTube'da 100 Years of Beauty (100 Yıllık Güzellik) videolarıyla ünlenen WatchCut Video İranlı kadınların güzellik anlayışının nasıl değiştiğini gösteren bir video hazırladı. 20. yüzyılın başından günümüze İranlı kadınların değişimini gösteren video İran'ın siyasi ve toplumsal yapısının değişminin kadınlara nasıl yansıdığını açık bir şekilde gösteriyor. 79’daki radikal devrime kadar muasır medeniyetler seviyesindeki ülkelerin kadınlarından hiçbir farkı olmayan kadınların 80'li yıllardan bugüne gelene kadar direnişlerinin sonuçlarını da gözlemleyebiliyoruz.
Uluslararası arenada birçok devletin ve sivil toplum kuruluşunun, baskıcı rejime direnen İranlı kadınlara desteği gün geçtikçe artıyor.
Sosyal medyada karda yuvarlanan bir kartopu gibi büyüyen tepkilere İran hükümeti kayıtsız kalacak mı hep beraber göreceğiz.