21 yaşındaki Rojin Kabaiş, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1’inci sınıf öğrencisiydi. Genç kız 27 Eylül akşamı, arkadaşlarına gölün kenarına gideceğini söyleyip yurttan ayrıldıktan sonra kaybolmuştu.
Acı haberi 18 gün sonra geldi. Kaybolduğu yerden 20 kilometre uzaklıkta, Mollakasım Mahallesi sahilinde cansız bedeni bulundu.
Rojin'in cenazesi, Adli Tıp Kurumu'ndaki 7 saatlik otopsinin ardından ailesine teslim edildi. Rojin, Diyarbakır'da son yolculuğuna uğurlandı.
NTV'de yer alan habere göre alınan 100'e yakın numune, İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Ön otopsi raporuna göre, kesici ve ateşli silah yaralanmasına ilişkin bir bulguya rastlanmadı.
Ayrıca herhangi bir kemik kırığı da tespit edilmedi.
Raporda, Rojin'in boynunda, diz ve kolları ile göğüs ön yüzünde kanama ile uyumlu olabilecek renk değişiklikleri olduğu belirtildi.
Van Cumhuriyet Başsavcılığı yetkilileri, yapılan ilk bulgularda şüpheli bir duruma rastlamadıklarını, ancak uzun süreli suda kaldığı için cesette ciddi anlamda deformelerin gözlendiğini, bu nedenle İstanbul Adli Tıp Kurumu'ndan gelecek sonuçlara göre ölüm nedeninin ortaya konulacağını kaydetti.
Rojin Kabaiş'in cenazesi, Adli Tıp Kurumu'nda yaklaşık 7 saat süren otopsi işlemlerinin ardından ailesine teslim edildi. Van Büyükşehir Belediyesi’ne ait cenaze aracına konulan Kabaiş'in cenazesi, memleketi Diyarbakır'ın Bağlar ilçesindeki Yeniköy Asri Mezarlığı'na getirildi. Burada cenaze namazı kılınırken Baba Nizamettin Kabaiş, fenalık geçirdi.
Kılınan namazın ardından, Rojin’in tabutu kadınların omzunda defnedileceği alana getirilerek toprağa verildi. Defin işleminin ardından Babası Nizamettin Kabaiş ve bazı yakınları Rojin’in mezarına kapanarak gözyaşları döktü. Cenaze törenine Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Serra Bucak ve Van Büyükşehir Belediyesi Başkan Yardımcısı Neslihan Şedal da katıldı.
Van’da kaybolduktan 18 gün sonra cansız bedeni bulunan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş'in babası Nizamettin Kabaiş, “Rojin bir gece boyunca yurda gitmedi, öbür gün saat 12'ye çeyrek kala beni aradılar. Diyor ‘çocuğun gelmemiş’. Benim haberim nasıl olsun çocuğumun gelip gelmediğinden. Kenarda tel örgü yoktu, kamera yoktu, ışık yoktu. Çocuk demiş ki; ‘Gideceğim biraz çakıl taşı toplayacağım’ Benim tahminim serseriler orada görmüşler, çocuğuma zarar vermişler. İnşallah bunu yapanları en yakın zamanda bulup en ağır ceza neyse onlara versinler.
Hatta idam etsinler onları. Zararsız küçücük Rojin'den ne istediler. Rojin'in kime ne zararı vardı ki? Niye böyle yaptılar. 24 kilometre uzağa gece o çocuk tek başına gitmez. Ben orayı görmedim. Yurdun yanındaki göl derin değil. Eğer gitselerdi orada boğulma tehlikesi yoktu. 50 kilometre dalgıçlar ileri gidiyor, daha bir karıştı. Çocuğumun başına birileri bir şey getirmiş mutlaka.
Tek başına oraya gitmez. Oradan suya girse de oraya kadar gitmez. Bir vahşet vardır. Birileri mutlaka yapmış. Ben devletten bunu istiyorum. Bu vahşeti yapanları en yakın zamanda ortaya çıkarsınlar. Cezaları da idam olsun. Bir daha da Rojinler gitmesin. Acılara son verelim. Çocuklardan, kadınlardan ne istiyorlar?” dedi.