Belki korkudan belki ihmalkarlıktan sağlık söz konusu olduğunda eşe dosta fikir vermeyi sevsek de, rutin testlerimizi hep ihmal ediyoruz. Oysa günümüzde erken teşhis edildiklerinde ölümcül hastalıklar bile tedavi edilebiliyor.
Acıbadem Kocaeli Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Soner Dileklen, yaşamsal önem taşıyan ve düzenli olarak mutlaka yaptırılması gereken 10 test ve tanı yöntemini şöyle anlatıyor:
Cildinizi dermatoloji uzmanına göstermek de sağlığınız için yaptırmanız gereken testlerden biri. Özellikle vücudunuzda bulunan çok sayıda ben ve ailedeki cilt kanseri hikayesi, muayenenin önemini daha da arttırıyor. Çünkü benler, ölümcül bir kanser türü olan melanom riski taşıyor. Dijital dermatoskopi ile melanom tespit edilebiliyor.
30-35 yaşından itibaren yılda bir kez dermatoloji uzmanına başvurmalısınız.
Yağlanmış cilt, yüzeyi ışıklı büyütme sağlayan dermotoskop ile inceleniyor. Vücuttaki benlerin haritası oluşturularak noktasal lokalizasyonlar belirleniyor. Ardından her bir ben için dermatoskopik görüntü alınıyor ve kaydediliyor. Böylece bir sonraki kontrolde elde edilecek görüntüyle karşılaştırma şansı sağlanıyor.
Efor testi de yaşamsal önem taşıyan check-up'ta başvurulan yöntemlerden biri. Test, ritim ve ileti bozukluklarını araştırmak amacıyla yapılıyor. Bu sayede kalp ve dolaşım sistemi hastalıkları da ciddi boyutlara ulaşmadan tedavi edilebiliyıor.
Menopozdan sonra yılda bir kez kardiyolojik check-up'tan geçmeniz, kalp sağlığınız açısından büyük önem taşıyor. Ailenizde kalp krizi hikayesi varsa, check-up'ı daha erken yaşlarda yaptırmayı ihmal etmeyin.
Efor testi genellikle koşu bandında yapılıyor. Yaklaşık 10 dakika süren sırasında kalp ile kapaklarının durumu ile işleyişi hakkında bilgi veren EKG sürekli izleniyor, belirli aralıklarla damar basıncı ölçülüyor.
Düzenli olarak yaptırılan kan tahlilleri, diyabetten kolesterole, hipertasiyondan tiroit sorunlarına kadar birçok hastalığın ortaya çıkmasını sağlayabiliyor.
Herhangi bir yakınmanız olmasa bile 35 yaşından itibaren 2 yılda bir kan tahlili yaptırmanızda fayda var.
Damardan kan örneği alındıktan sonra laboratuarlarda alyuvar ve akyuvarların durumuna bakılıyor, lökositler inceleniyor. Testlerden alınan sonuçlara bakılarak vücudunuzda enfeksiyon ve alerjik bir durum olup olmadığı saptanabiliyor, kan şeker ve kolesterol değerleri hakkında da bilgi ediniliyor.
Menopoz ile kendini gösteren kemik kırılmaları riski, osteoporoz tanısı ile konuyor. Özellikle ailenizde osteoporoz öyküsü varsa, kemik mineral yoğunluğu ölçümü yaptırmanız daha büyük bir önem taşıyor.
40-45 yaşından itibaren ama ailenizde genetik bir öykü varsa, 40 yaşından itibaren mutlaka kemik yoğunluğu ölçümü yaptırmalısınız.
Kemik mineral yoğunluğu ölçümü, hiçbir hazırlık gerektirmeden, vücudunuza bir zarar vermeden özel bilgisayar programı ve hassas ölçüm yapan dansitometri cihazlarıyla yapılıyor. Bu yöntemle vücudunuzdaki kemik yoğunluğu ölçülerek kemik erimesi riskiniz saptanıyor. Erken teşhis sayesinde, ileri yaşlarda ciddi ve yaşamsal problemlere neden olan kırıkların oluşması engellenebiliyor.
Kolon kanseri, en sık görülen kanser türleri arasında üçüncü sırada yer alıyor. Genellikle belirti vermeden, sinsi bir şekilde ilerleyen bu hastalık, özellikle 50 yaş ve üzerindekileri tehdit ediyor. Neyse ki kolon kanseri önlenebilen hastalıklar arasında yer alıyor.
50 yaşından itibaren, 2-5 yılda bir düzenli olarak kolonoskopi yönteminden faydalanın.
Kolonoskopi ile kalın bağırsağın tümü incelenebiliyor. Bu yöntemle kalın bağırsağa hava verilerek iç bölgenin görülmesi sağlanıyor. İşlem sonunda verilen hava geri alınıyor. Kolonoskopi yöntemiyle ileride tümöre dönüşebilecek polipler teşhis edilebiliyor. Poliplerin cerrahi yöntemlerle alınması sayesinde, kolon kanseri oluşma riski engelleniyor.
Mamografi, meme kanserini henüz ele gelen bir kitle olmadan, yani kireçlenme aşamasındayken tespit edebiliyor. Bu sayede meme kanseri artık erken dönemde tedavi edilebiliyor, böylece ölümcül bir hastalık olmaktan çıkıyor.
20 yaşından itibaren her iki memenizide ayda bir kez kontrol ettirin ve 2-3 yılda bir doktor muayenesinden geçmeyi ihmal etmeyin. 40 yaşından itibarende her yıl mamografi çektirmeli ve birinci derece akrabalarınızda meme kanseri hikayesi varsa, sıkı takip altında olmalısınız.
Mamografide, düşük doz x-ray, yani iyonizan radyasyon üreten bir tüp ile meme inceleniyor. İnceleme için mamografi denilen röntgen cihazının önüne oturmanız isteniyor. Ardından memeniz x ışınına duyarlı bir levha üzerine yerleştirilerek sıkıştırılıyor. Son olarak radyasyon verilip, her iki memenin iç yapısının görüntüleri filmde oluşturuluyor.
Pap Smear testi sayesinde jinekolojik kanserler arasında ikinci sırada yer alan rahim ağzı kanserine çok erken safhada tanı konulabiliyor.
Uzmanlar, 18 yaşını aşmış ve aktif cinsel yaşamı olan her iki kadının yılda bir kez düzenli olarak pap smear testi yaptırmaları gerektiğine dikkat çekiyor.
Muayene sırasında, özel bir fırça yardımıyla rahim ağzı bölgesinden hücre sürüntüsü alınıyor. Bu sürüntüler patoloji laboratuarlarında inceleniyor. İnce yayma tekniğiyle, rahim ağzı kanserine neden olan human papilloma virüsü tespit ediliyor.
Glokom, halk arasındaki adıyla 'göz tansiyonu', yaptığı sinir hasarı ile körlüğe neden olabilen ciddi bir göz hastalığı. İlaç tedavisi ve lazer ile körlüğün önüne geçilse de, aslında erken dönemde teşhis edilebiliyor.
Körlük riskine karşı glokomun rutin muayenelerine en geç 40 yaşında başlamalısınız. Ancak ailenizde glokom hastası varsa bu testlerin tarihini daha erken yaşlara almalısınız.
Göz içi basıncında genel adı tonometre olan cihazlardan faydalanılıyor. Retina kontrolünde, gözün arka bölümünü görebilmek için göz bebeği damla formundaki ilaçlarla genişletiliyor. Göz içi basıncı, tonometre cihazından kontrollü bir şekilde hava püskürtülmesiyle ölçülüyor.
Diş ve diş eti hastalıkları, dünyada ve Türkiye'de önemli sağlık sorunları arasında yer alıyor.
Diş ve diş eti sorunlarının tespit edilmesinde, doğal bi koruyucu olan tükürüğün test edilmesi büyük bir önem taşıyor. Bu nedenle dişlerinizde ciddi bir sorunla karşılaşmamak için 40-45 yaşından itibaren her yıl düzenli olarak diş hekiminizi ziyaret edin.
Test için tükürüğünüzün incelenmesi yeterli. Testte tükürüğün kimyasal ve mikrobiyolojik yapıları inceleniyor. Bu nedenle çürüklerin önemli bir sağlık sorununa yol açması engelleniyor.
Vajinal ultrason kadın hastalıklarında erken tanı için gereken en önemli yöntemlerden biri.
Yakınmanız olsun veya olmasın 30 yaşından sonra yılda bir kez ultrason muayenesinden geçmelisiniz.
Yumurtalıkları ve rahmi daha iyi görebilmek için vajinaya ince bir sonda yerleştiriliyor. Ekranda beliren görüntü, sağlığınız hakkında bilgi veriyor. Jinekolojik ultrason ile karın organları, özellikle de rahim ve yumurtalıklar ayrıntılı bir şekilde değerlendiriliyor. Rahmin yapısı, pozisyonu, büyüklüğü, rahimden kaynaklanmış tümörler ve miyomlar tespit edilebiliyor. Bunların yanı sıra rahim içi zarı, yani endometrium değerlendirmesi de yapılabiliyor. Aynı şekilde yumurtalıkların yapısı, yumurta geliştirme kapasiteleri ve yumurtalık kistleri de yine bu yöntemle belirlenebiliyor.