Temelli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Meclis'in Libya tezkeresinin ardından çalışmalarına ara verdiğini anımsatarak, "Bugün Meclis'i açıyorlar, eminim yarın yine kapatacaklar. Meclis neden kapalı? Meclis'ten, siyasetten, HDP'den kaçıyorlar. Fizana kadar kaçsanız peşinizdeyiz." ifadesini kullandı.
Hükümetin dış politika ve diplomasi bilmediğini savunan Temelli, "Libya meselesi için masaya oturdular. Hafter döndü gitti ve bir anda 'terörist' oldu. Çünkü, diplomasi bilmiyorlar. Libya konusundaki yaklaşımları da Suriye ve tüm dış dünyada olduğu gibi aynı klişeye dayalı. Nedir o klişe? 'Sahada olmayan masada olamaz.' Sahada nasıl oluyorlar? Askeri güçleriyle yani bütün savaş politikalarıyla Orta Doğu sahasında yer almak istiyorlar. Kürtlerin kazanımlarına karşı bir siyasetleri, stratejileri olduğu için nasıl içeride bir çöktürme planı çerçevesinde bugüne kadar sürdürdükleri bir stratejileri, politikaları varsa sınır dışında Suriye, Irak şimdi Libya'da da aynı şekilde sahada olma peşindeler. Buradan uyarıyorum; bu saha, masa işine çok kendinizi kaptırmayın sonra bu ülkeyi de masada bulabilirsiniz." diye konuştu.
"İRAN İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR KİŞİ, BARBARCA KATLEDİLDİ"
Orta Doğu'ya baktıklarında aslında gördükleri şeyin otoriter rejimlerin barbarlığı olduğunu belirten Temelli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tüm otoriter rejimlerin örtülü bir ittifakı ile karşı karşıyayız. Bakmayın birbirleriyle savaştıklarına ve birbirlerine karşı bir siyaset güdüyormuş gibi yaptıklarına. Aslında vekalet savaşları ya da bu zamanın üçüncü dünya savaşı diyebileceğimiz dünya savaşı, bu otoriter rejimlerin, kendi ülkelerinde iktidarlarını koruyabilmek ve kendi iktidarlarının bekası uğruna Orta Doğu'da işte bu barbarlığı sürdürüyorlar. Nasıl mı? İşte son örneği Kasım Süleymani'nin öldürülmesidir. İran için çok önemli bir kişi, figür barbarca katledildi. İran ertesi gün ABD üslerini roketle vurdu ve o sırada bir Ukrayna uçağı düştü. Tam 176 masum insan katledildi. Açıklama şu: 'yanlışlıkla oldu.' Biz bu yanlışlıkları Suriye, Yemen, Afganistan'dan biliyoruz. Bu yanlışlıkların nasıl olduğunu çok iyi biliyoruz. Özellikle Suriye'de bu yanlışlıkların başını işte bu iktidar çekiyor. Aynı şey İran, Suriye, Türkiye, Rusya, ABD için de geçerli."
Yargı reformu paketi tartışmalarına değinen Temelli, "Bakın neyin üzerinde çalışıyorlar? Çocuk istismarına af peşindeler. Çocuk evlilikleri meşrulaştırma peşindeler. Zihniyet bu. Yargı reformu dediğiniz şeyde atılacak ilk adım, bunun sözünü tüm halklarımıza veriyoruz Terörle Mücadele Kanunu'nu kaldırmak olmalıdır. Bunu da mutlaka kaldıracağız." dedi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin, "bir kayyum rejiminden başka bir şey olmadığını" savunan Temelli, belediye başkanlarının yasalara aykırı şekilde görevden alındığını, belediye meclislerinin de işlevsiz hale getirildiğini öne sürdü. Temelli, "Kayyum her yere yayılıyor. Urla'ya da kayyum atandı ve siyaset bugün içine sürüklendiği yerden, 'Urla'ya kayyum yakışmıyor' dedi. Öyle muhalefet olmaz. Kayyum hiçbir yere yakışmaz. Dolayısıyla kayyuma karşı çıkıyorsan Van, Diyarbakır, Mardin'de de karşı çıkacaksın." ifadelerini kullandı.
"BU NASIL BİR DÜŞMANLIKTIR"
KHK'ler ile 135 bin kişinin ihraç edildiğini ve "bunlara yönelik zulmün bitmediğini" vurgulayan Temelli, "15 Temmuz darbe girişimi sonrasında iktidarın bizzat başlattığı cadı avından bahsediyorum. Bu 135 bin insanın geleceğe dair bütün hakları ellerinden alınıyor. Banka hesabı açamıyorlar. Engelli çocuğuna yönelik aylık kesiliyor. Bu nasıl bir düşmanlıktır, zihniyettir, acımasızlıktır?" diye konuştu.
AK Parti iktidarları döneminde kadın cinayetlerinde artış yaşandığını savunan Temelli, her geçen gün kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin arttığını savundu.
"SANAT SENİN NEYİNE, SANATA LAF ETMEK SENİN NE HADDİNE"
Kadir İnanır'a yönelik açıklamalara tepki gösteren Temelli, "Kadir İnanır'a yönelik bir saldırı gerçekleşti. Neden? Çünkü sevgili Selahattin Demirtaş'ın bir eseri tiyatroda sahnelenmiş. Buna tahammül edemeyen, iki satır kompozisyon ödevi yazmaktan aciz, iki cümle kuracak olsa promptere muhtaç olan zihniyet kalktı Kadir İnanır'a, Selahattin Demirtaş'a saldırdı. Sen önce bir okumayı, yazmayı öğren. Sanat senin neyine, sanata laf etmek senin ne haddine. Onun arkasına da Kobani'yi sıkıştırdı. Oradan aklınca aba altında sopa gösteriyor. Kobani meselesi tam da bizim meselemiz. Aydınlatılması gereken mesele. Kobani sürecinde katledilen o insanların hesabını biz soruyoruz. Belgeleri ortadadır. Meclise verdiğimiz araştırma önergeleri bellidir. Her seferinde o önergeleri AKP, MHP oylarıyla reddettirdiniz." dedi.
Yoksullaşmanın ve işsizliğin devam ettiğini, her üç üniversite mezunundan birinin işsiz olduğuna işaret eden Temelli, "Üniversite mezunlarının bugün için en büyük dertleri ne biliyor musunuz? Kredi yurtlar kurumundan aldıkları kredileri 'nasıl ödeyecekleri' derdi. Çünkü işleri, güçleri yok. İşe girseler o borcu ödeyecek kadar gelirleri yok. Durum bu kadar vahim, 'gençler evlenin' diyor." değerlendirmesinde bulundu.
Kanal İstanbul Projesi'ne yönelik bütün bilim insanlarının tezlerinin yok sayıldığını öne süren Sezai Temelli, "Bunlar o kadar uyanıklar ki bu arada Montrö meselesini de halletmek için Saros Körfezi ile Gelibolu yarımadası üzerinden de bir kanal çalışmasını başlatmışlar. Bunu saklıyorlar. Çanakkale Köprüsü yapıyorlar ya bir de Kanal Çanakkale gündemlerinde var. Neden? Çünkü biliyorlar ki Kanal İstanbul açılırsa Montrö kadük olur. Önlem alıyorlar." dedi. Temelli, en temel meselenin ekolojik yıkım olduğunu ve bunun sadece bölgesel anlamda da sınırlı kalmayacağını ileri sürdü.