KADIN

Kalbine Dön!

Mutsuzluğunuzdan 'satın alarak' kurtulabilir misiniz?

Kalbine Dön!

Görüntü çağındayız. Gözümüze, onlarca TV ekranından ve sanal cihazlardan binlerce "görüntü" yansıyor. Bize gösterileni algıyor, görüntünün ardındaki gerçeğe bakmıyoruz. İç bakışımız, yani "kalp gözümüz" mühürlenmiş adeta. İçinde bulunduğumuz sistemde, insanı sıradanlığa mahkûm eden bir çark var.

Çaba gerektiren hiçbir durum, günümüz insanınca cazip bulunmuyor. Sadece alışkanlığa dönüşen ve soluk alıp vermekten ibaret hale gelen yaşamı sorgulamak zor geliyor. Bazı değerlerden uzak, ileriye dönük bir amaca sahip olmama durumu günümüzün sendromu. Amaçsızlık, "değersizlik" ve "hiçlik" halini tetikliyor. Fiziksel varlık olarak yalnızca tüketmekten ibaret bir hale gelen insana, hergün izletilen reklamlarla "alırsan mutlu olursun" fikri aşılanıyor. "Şunu alınca mutlu olacağım" şeklinde programlı zihinler. Fakat tükettikçe yenisinin ihtiyacı doğuyor ve mutsuzluktan kurtulmak "satın alarak" mümkün olmuyor.

Yaşam denilen yolculukta bir yola, bir yöne sahip olmamanın yarattığı ruh hali bir savruluşa götürüyor.. Hiç bir şey için çaba göstermemenin, düşünmekten kaçmanın ürünüdür bu savruluş. Peki neden? Çünkü seçtiği yöne doğru ilerlerken acılar ve sıkıntılar çekmekten korkuyor günümüz insanı. Acı çekmeden, yaşamı sorgulamadan yaşamak mümkün mü? Yeni kararlar almak, kendini yenilemek düşüncesinin önününe "başarabilir miyim" güvenizliği bir duvar olarak çıkıyor.

Ruhu olmayan beden
Mutluluk kavramı "acı çekmemek" anlamına geliyor bir çok insan için. Mutsuzluktan ve acıdan haberleri olmadığı için kendilerini "mutlu" zanneden çok insan var! Bir insanın kendini mutsuz edebilecek her sözcükten, hareketten kaçması nereye kadar sürer? Eleştiriden delicesine kaçmak, sürekli onaylanma beklemek ne kadar sağlıklı? Mutluluk hayatın gerçeklerinden kaçarak mı yakalanır? Zorluktan, güç olan her şeyden neden korkulur? Modern hayat işte bu açmazları getiriyor.

Duygusal alışverişin çok yoğun olmadığı dünyamızda insanlar ruhsal dönüşümleri gereksiz buluyorlar. Ayakta kalmasını sağlayacak, içinde bulunduğu mevziyi koruyacak çabaların dışında herşeye karşı körlük söz konusu. Sadakat ve inanç, paylaşım, dostluk gibi değerler gittikçe zayıflıyor. Bütün aile bireylerinin kendi odalarında, kendi bilgisayarları karşısında, kapalı kapılar ardında yaşadığı bir dönemdeyiz. Kimseyle empati kuramayan , hissiyattan uzak, sosyal bağları zayıf insanlar gittikçe çoğalıyor.

İnancı boşalan, ruhu olmayan beden, boşluk duygusunu yaşıyor ve herşeye bir "anlamsızlık" yüklüyor. Bütün bunlarla kuşatılmış insanın zihinsel ve ruhsal gelişim içinde olması mümkün değil. Maddi menfaatlerin ardında koşan bir yığın insan, iç dünyasının körelmişliği nedeniyle çeşitli kişilik bozukluklarına yakalanıyor.
Çevresinde olup bitenlere müdahale etmeyen, kendi isteklerini öne alıp, sadece kendi mecrasında akmak isteyenlerin çoğaldığı bir çevrede, iletişim en düşük düzeylere indi. İnsanın omurgası, sahip olduğu değerlerle ve çevresiyle paylaşımcı ilişkilerle sağlamlaşır oysa.

Gösterileni değil, gerçeği görmek
Gelişmek, belli bir olgunluğa sahip olmak için kimi zaman sıkıntılardan, acılardan geçmek bir sınavdır. Yaşadığımız her olaydan olumlu sonuçlar çıkarabiliriz. En büyük başarıları ateşleyen durumlar kimi zaman başarısızlıklardan sonra gelir. Güzellikler kadar zorluklar da hayatın içinde var. Ruhsal zenginliklere kapı açmak, değerler edinmek, acılardan kaçmamak, zorluklara direnmek. İyiliğin fazla önemsenmediği hatta küçümsendiği bir dünyada iyiliğin içinde olmaya inat etmek..Çağdaş hayatın en önemli özelliği sadece acımasızlığı, güvensizliği değil, ruhsuzluğu ve bayağılıyı. Bütün bunları bizden uzak tutan bir sistemin içindeyiz. Gösterileni değil gerçeği görmekte ısrar etmektir çıkış yolu. Fakat "kalp gözü"yle bakamazsanız göremezsiniz! Yaşamı kalbinden tutamadınız mı anlamına varamazsınız!

Bunlara dair gönderdiğiniz maillerinizle konuyu daha derinleştirebiliriz. Her konuda paylaşımlarınız için

ayla.onder2009@mynet.com adresime maillerinizi bekliyorum.

Kalp gözünüz daima açık olsun!

Ayla Önder

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler