HABER

Kalp damar hastalıklarında cinsel etkinlik

Kalp damar hastalıklarında cinsel etkinlik

Cinsel aktivite ile ilgili sorunlar, kardiyovasküler hastalığı olan hasta grubunun önemli bir kısmını etkilemektedir.

Özellikle geçirilen kalp hastalıklarından ve tedavi amaçlı girişimlerden sonra cinsel aktiviteye yeniden başlamadaki tereddütler ve sertleşme sorununa bağlı sorunlar bu problemlerin başında gelmektedir.

Kalp hastalıklarının büyük bir çoğunluğu normal cinsel aktivitelerine geri dönememektedirler. Bu sorunu yaratan faktörler arasında semptomatik kalp hastalığının ruhsal etkisine bağlı libido azalması, libidonun normal olmasına rağmen korku nedeniyle cinsel ilişkiden kaçınma,depresyon, cinsel aktivitedeki yaşa bağlı değişiklikler, ilaçlara bağlı disfonksiyon, risk faktörlerine ( diyabet ve hiperlipidemi gibi) bağlı vasküler değişiklikler sayılabilir.

Bu faktörlerin tek başına veya değişik şekillerde bir arada bulunması, cinsel bozukluğun ortaya çıkmasına yol açabilir. Hastaların yalnızca çok az bir kısmında seksüel aktiviteyi kısıtlayan özel bir kardiyak neden vardır. Bu nedenle, hastaların bilgilendirilmesinde ve yaşam kalitesinin arttırılmasında kalp hastalıkları uzmanlarına önemli görevler düşmektedir.

Erkeklerde yaşla birlikte daha az spontan sertleşme olması, sertleşmenin daha az olması, sertleşmeye ulaşmak için daha fazla uyarılma gerekmesi, boşalmanın daha zayıf olması, ikinci sertleşme öncesi süresinin uzaması gibi değişiklikler ortaya çıkabilir. Bu değişikliklerin başlaması kardiyovasküler hastalığın ortaya çıkması ile aynı zamana rastlayabilir ve hasta tarafından yanlış algılanabilir. Hekimin bu konuda hastayı bilgilendirmesi, yaşa bağlı bozuklukların gereksiz yere daha derinleşmesini önleyecektir.

Kardiyovasküler hastalıkların da cinsel yaşam üzerine olumsuz etkileri görülebilmektedir. Cinsel aktivitedeki en dramatik bozukluk kalp yetersizliği hastalarında görülmekte olup, hastaların yaklaşık %70`inde belirgin azalma veya tamamen bırakma görülmektedir. Bu düşüşte kardiyovasküler fonksiyonlardaki bozulmanın mı yoksa istekteki azalmanın mı daha fazla önem taşıdığı tam olarak bilinmemektedir.

Kalp hastalıklarına yönelik tedavisel girişimler de cinsel yaşam üzerine değişik etkiler gösterebilmektedir. Koroner bypass cerrahisi sonrasında hastaların %36sında cinsel aktivitede azalma, %8inde tamamen bırakma gözlenmektedir. Kardiyovasküler hastalığın veya tedavi amaçlı girişimlerin hastada yarattığı endişe veya değersizlik, işe yaramazlık şeklindeki psikolojik yanıt da seksüel disfonksiyonun gelişmesinde önemli rol oynayabilmektedir. Bu nedenle hastayı tedavi eden hekim, hastanın fizyolojik düzelmesinin yanında psikolojik düzelmesine de katkıda bulunmalıdır. İlk basamak, hasta ile konuşarak endişelerini gidermek olmalıdır. Daha sonra hasta ve eşi egzersiz, diyet, sigarayı bırakma, kilo verme ve cinsel yaşamla ilgili danışmanlık konularını içeren geniş kapsamlı bir kardiyak ve cinsel rehabilitasyon programına alınmalıdır. Cinsel rahabilitasyon programı şu unsurları içermelidir :

1.Cinsel aktiviteye tekrar başlanılması:
Rehabilitasyon programı her birey için ayrı olarak düzenlenmelidir. Hastada cinsel eylemin kalbi yorucu bir aktivite olduğu ve kalp krizini tekrar tetikleyebileceği endişesi bulunduğundan çeşitli örnekler verilerek bu endişe giderilmeye çalışılmalıdır. Örneğin, seksüel aktivitenin 2 kat merdiven çıkmakla eşdeğer bir iş olduğu ve bunu yapabilen bir kişide cinsel eylemin bir risk taşımayacağı belirtilebilir. Bu örnekler yeterinde ikna edici olmazsa, evreli bir egzersiz tolerans testi yapılarak hastaya daha fazla özgüven kazandırılabilir.

2.Tedavide kullanılan ilaçların yan etkilerinin izlemi: Tedavi amaçlı kullanılan ilaçların birçoğu sertleşme sorununa neden olabilirler. Özellikle betablokerlerin sertleşme sorunu yapabilecekleri unutulmamalıdır.

3. Çiftlerin bilgilendirilmesi:
Hastada cinsel eylemin yapılacağı yer, zaman, kişi ve pozisyon ile ilgili tereddütler bulunabilir. Bu konudaki veriler sınırlı olmakla beraber; genel olarak, olağan dışı bir yerde veya değişik bir partner ile gerçekleştirilen eylemin normalden daha fazla strese yol açacağı, bunların sonucunda da kardiyak bir olayın tetiklenebileceği düşünülmekte ve bu tür ilişkilerden kaçınılması önerilmektedir. Cinsel ilişki sırasında alt-üst gibi iş yükünü arttıran pozisyonlar yerine eşlerin yan yana olacağı daha rahat pozisyonların tercih edilmesi kalbin iş yükünü azaltabilir. Cinsel eylemden önce hastalar iyice dinlenmiş olmalıdır. Ön sevişme döneminin uzun tutulması hastanın heyecanını azalması ve adaptasyonu açısından yararlı olabilir. ilişkinin 1-3 saat öncesinden itibaren aşırı yemek, egzersiz ve alkol alımından kaçınılmalıdır.

4. Çiftler arasındaki iletişimin ve duygusallığın devam ettirilmesi, endişelerin giderilmesi:
Kalp hastalarında, cinsel aktivitenin ölüme yol açabileceği korkusu yanında, eşi ile arasında soğukluğun ve uzaklaşmanın yaşanabileceği endişesi gelişmektedir. Bunun dışında hastanın kendisinin istekli olmasına rağmen, eşinin cinsel eylemin kardiyak bir olayı tetikleyebileceği endişesi olabilir. Bu durumlarda, çiftlere psikolojik danışmalık hizmeti verilmesi yararlı olabilir. hastaya cinsel yaşamının eski düzeyine döndürülmesi konusunda aceleci davranmaması ve kendini rahat hissetmesi önerilmelidir. Eşi ile arasındaki fiziksel yakınlığın yanı sıra duygusal ilişkiyi de tekrar yerine oturtması gerektiği hatırlatılmalıdır.

5. Hastaların yakınmalarının izlemi: Hastalar, ilişki sırasında gelişen aşırı yorgunluk, ilişki sonrası 10 dakikadan daha fazla süren çarpıntı hissettikleri takdirde tekrar hekime başvurmaları yönünde uyarılmalıdırlar. Böyle bir durumda, cinsel aktivitenin hasta açısından güvenli olup olmadığının tekrar değerlendirilmesi gerekir. Ayrıca ilaç tedavisini oluşturan ilaçların dozları yeniden gözden geçirilmelidir.

6.Kalp Hastalarında Sertleşme Sorununda İlaçla Tedaviye Dikkat:
Kalp-damar hastalıklarına yol açtığı bilinen bir çok risk faktörünün aynı zamanda sertleşme sorununa neden olduğu bilinmektedir. Hipertansiyon ve kalp hastalığı nedeniyle tedavi görenlerde, eğer sigara içimi de söz konusu ise bu sorunun %8.5dan %20lere çıktığı görülür. Bu sorunun tedavisinde en yaygın yöntem ağızdan alınan ilaçlardır. Ancak mutlaka dikkat edilmesi gereken husus: Bu sorunun İlaçla tedavisinin (Cialis\ Levitra\Viagra gibi) herkes için uygun olmamasıdır, bu yüzden bu seçeneğin sizin için uygun olup olmadığı konusunda doktorunuza danışınız. Ağız yoluyla alınan ilaçları kullanıp kullanamayacağınızı tıbbi geçmişiniz hakkında bilgi sahibi olan doktorunuzla konuşun. Nitrat içeren ilaç (göğüs ağrıları için nitrogliserin gibi) kullanıyor iseniz, oldukça seyrek aralıklarla da alsanız sertleşme sorununa karşı herhangi bir ilaç kullanmayınız. Başka herhangi bir ilaç almanın güvenliği konusunda mutlaka doktorunuza danışınız.

Normal bireyler için cinsel aktivite yaşamdaki en keyifli, tatmin edici ve gerginliği giderici etkinliklerden biridir. Kardiyovasküler olayların yarattığı endişe ve tedirginlikler hastanın bu etkinlikten yoksun kalmasına yol açabilmektir. Bu durum hastanın tüm psikososyal yaşamı üzerinde olumsuz etkiler yaratacaktır. Hekimin, hastayı cinsel yaşamına devam etmesi yönünde yapacağı teşvik ve öneriler hem hastanın kendini daha iyi hissetmesini sağlayacak, hem de kendine olan güvenini arttırarak eski yaşamına dönmesini kolaylaştıracaktır. Sonuç olarak ağır kalp hastalarında veya yüksek kardiyovasküler riski olan hastalarda cinsel etkinliğe bağlı olabilecek kardiyak olayların görülme olasılığının artabileceği beklenebilir. Bunun yanında hastaların veya eşlerinin cinsel etkinliğe dönüşle ilgili korkularının yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebileceği de unutulmamalıdır. Bu nedenle kalp hastalarında cinsel etkinliğe dönüşü değerlendirmede veya cinsel fonksiyon bozukluğunun tedavisine karar vermede hastanın koşullarının oluşturacağı riski belirlemenin ve hastayı buna göre yönlendirmenin önemi açıktır.

**Prof. Dr. Halim Hattat

**

Hattat Hastanesi Üroloji Bölüm Başkanı
Cerrahpaşa Tıp Fak. Androloji Bilim Dalı Başkanı

hhattat@hattathospital.com

En Çok Aranan Haberler