İnsanların sağlıklı bir kalbe sahip olmak isterken genellikle çok fazla araştırmadan, kaynağı belirsiz ve güvenilir olmayan yerlerden edindikleri bilgileri uygulayarak kalp sağlıklarını ciddi anlamda tehlikeye attıklarını belirten Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Tuna Katırcıbaşı, toplumda doğru bilinen ancak inanılmaması gereken 5 kalp hastalığı efsanesini anlattı.
Genetik yatkınlığın (ebeveyn ve kardeşlerde hastalık öyküsü) koroner arter hastalığının gelişmesinde rol oynayabildiğini vurgulayan Prof. Dr. Tuna Katırcıbaşı, "Ancak, kalp hastalıklarının yüzde 90’ı kötü beslenme, sigara kullanımı ve hareketsiz yaşam gibi zararlı hayat tarzı seçimlerinden kaynaklanır. Bu olumsuz seçimler, kandaki kolesterol ve diğer zararlı yağların seviyesini yükseltebilir, kan basıncınızı artırabilir ve metabolik sendrom veya tip 2 diyabet gelişimine neden olabilir. Sonuçta bunların tümü kalp hastalığı riskinizi artırır. Genetik olarak yüksek kolesterole, yüksek tansiyona veya diyabete yatkınsanız, kalp sağlığına uygun bir yaşam tarzı benimsemeniz ve bu tehlikeli risk faktörlerini kontrol etmek için bazı ilaçlar kullanmanız, olası bir kalp krizinden kaçınmanız veya bunu mümkün olduğunca geciktirmeniz için çok önemlidir" dedi.
Prof. Dr. Tuna Katırcıbaşı, son yıllarda yapılan çalışmaların "iyi kolesterole sahip olarak kötü kolesterolü dengeleyebilirim" düşüncesinin yanlış bir inanış olduğunu kanıtladığına dikkat çekerek şöyle devam etti:
"Artık güncel tıbbı takip eden tüm kardiyoloji uzmanları, hem ’iyi’ yüksek yoğunluklu lipoprotein (HDL) kolesterolü hem de ’kötü’ düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) kolesterolü içeren toplam kolesterole bakmak yerine, LDL kolesterol üzerine odaklanıyorlar. Yüksek bir HDL seviyesi kesinlikle olumlu bir gösterge olsa da buna eşlik eden LDL yüksekliğinin atardamarlarınızda hala kolesterol biriktiriyor olabileceğini ve bunun da kalp krizi, felç ve diğer bazı ciddi sorunlara yol açabileceğini unutmamak gerekiyor."
LDL seviyesi çok yüksekse, onu düşürmek için statin (lipit düşürücü ilaç) veya başka bir kolesterol düşürücü ilaca ihtiyaç olacağını belirten Prof. Dr. Tuna Katırcıbaşı, "Bunun nedeni, karaciğerin vücuttaki kolesterolün yaklaşık yüzde 75’ini oluşturması ve diyetin yalnızca yüzde 25’inden sorumlu olmasıdır. Kalp koruyucu beslenme modeli LDL seviyenizi bir şekilde düşürebilir ancak çok yüksek bir LDL değeriniz mevcutsa ve/veya koroner arter hastalığı geçmişiniz varsa, kolesterol düşürücü ilaçların listenize eklenmesi neredeyse şarttır" diye konuştu.
Prof. Dr. Tuna Katırcıbaşı, "Yüksek tansiyonun (hipertansiyon) diğer bir adı ’sessiz katil’dir. Maalesef hipertansiyon genellikle kalp krizi veya felce neden olana kadar hiçbir belirti vermez. Bu nedenle kan basıncınızı yalnızca bir tansiyon aleti kullanarak keşfedebileceğinizi asla unutmayın" dedi.
Yiyeceklerde dört farklı türde yağ bulunduğunu ancak hepsinin de kötü olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Tuna Katırcıbaşı, şunları kaydetti:
"Yapay olarak üretilen trans yağlar, kısmen hidrojenize yağlar olarak da adlandırılır ki en kötüsüdür. Birçok unlu mamulde ve işlenmiş gıdada bulunan trans yağlar, kötü LDL kolesterol seviyelerini yükseltir; tıpkı kırmızı et ve tereyağı gibi hayvansal ürünlerden gelen doymuş yağlar da olduğu gibi. Sağlıksız doymuş yağları sağlıklı tekli doymamış yağlar ve çoklu doymamış yağlarla değiştirmek (hayvansal yağlar yerine özellikle zeytinyağı kullanmak) LDL seviyenizi düşürebilir. Dolayısıyla her yağ kötü değildir. Ancak trans yağlar ve hayvansal kaynaklı doymuş yağlar en kötüleridir."
DHA