Nurhak ilçesinin Kullar Mahallesi'nde güvenlik korucusu olarak görev yapan Ali Uysal, 15 Aralık 2002 tarihinde devriyedeyken kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Korucunun eşi Haney Uysal, eşinin görevi başındayken kalp krizi geçirip yaşımını yitirdiğini, bu nedenle de şehit sayılması gerektiğini belirterek hukuk mücadelesi başlattı. Ankara 7'nci İdare Mahkemesi'nde görülen davada mahkeme, Ali Uysal'ın görevi sırasında rahatsızlanarak vefat ettiğine, bu nedenle şehit sayılarak aradan geçen zamandaki tüm haklarının ailesine verilmesine karar verdi.
Ali Uysal'ın eşi Haney Uysal, 19 yıl sonra da olsa eşine şehitlik verilmesinin dolayı çok mutlu olduğunu söyledi. Bugüne kadar devletin hiçbir zaman kendisini yalnız bırakmadığını belirten Uysal, "Eşim vefat ettiğinde 12 yıllık korucuydu. O dönemin yetkilileri tarafından resmi tören düzenlenmişti. Şehit sayılmadığı için şehit ailelerinin yararlandığı haklardan faydalanamadık. Ama hiçbir zaman devlet büyüklerimiz bizi yalnız bırakmadı. Bayramlarda bizi hep ziyaret edip acımıza ortak oldular. Yıllar sonra resmi olarak şehit sayıldı. Allah, devletimizden ve bize bu gururu yaşatanlardan razı olsun" diye konuştu.
Uysal'ın avukatı Mehmet Faruk Çetin ise davayı yaklaşık 2 yıl önce açtıklarını kaydederek, "O dönem hayatını kaybeden korucumuz, Nurhak ilçesinde tabutu al bayrağa sarılıp düzenlenen askeri törenle yaşadığı yerde defnedilmiş. Ancak yasalar nazarında vazife malulü, yani şehit sayılmadığı için bu davayı açtık. Bu davayı yaklaşık 2 yıl önce açtık. Ankara 7. İdare Mahkemesi de bizi haklı gördü. Görevini yaparken hayatını kaybeden korucu kardeşimizin vazife malulü olduğuna karar vererek, şehit sayılmasına karar verdi" dedi.
DHA