Tansiyon yükselince limon suyu içmeli… Kalp hastaları egzersiz yapamaz... Çikolata ve kahve kalp damar hastalıklarından koruyor… Toplumda kalp sağlığı hakkında ‘doğru’ bilinen ‘yanlışlar’, kişilerin gereksiz yere endişeye kapılmalarına veya tam aksine kalp sağlıklarını riske atmalarına yol açabiliyor.
Sahi nedir bu hurafelerin doğruları?
Tansiyon yükselince limon suyu içmeli, çikolata ile kahve kalbi koruyor, cinsel ilişki kalp krizine neden oluyor... Toplumda kalp sağlığı hakkında yerleşmiş olan “yanlış” bilgiler bir yandan kişilerin gereksiz yere kaygıya kapılmalarına, diğer yandan da bazı hastalıkların tedavilerinin gecikmesine yol açabiliyor! Peki bu hurafelerin doğrusu nedir? Acıbadem Kadıköy Hastanesi’nden Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Sinan Dağdelen kalp sağlığı hakkında toplumda yerleşmiş olan ‘yanlış’ bilgilerin ‘doğru’larını anlattı!
DOĞRUSU: Halk arasında, tansiyon yükseldiğinde limon veya greyfurt suyu içmenin kan basıncını düşürdüğüne dair yaygın bir inanış var. Oysa yapılan birçok büyük ve detaylı çalışmada, bu meyve sularının direkt olarak tansiyon düşürücü etkileri gösterilmemiş. Sadece limon veya greyfurt suyunun tansiyon düşüren bazı ilaçların etkinliğini artırdığı ortaya konmuş.
DOĞRUSU: Sanılanın aksine kalp hastaları damarlarının açık olup olmamasına ve kalp yetersizliklerinin derecesine göre egzersiz yapabilirler. En yararlı kardiyovasküler egzersiz şekli ise hızlı yürüyüş veya yavaş koşu gibi izotonik egzersizler. Ağırlık kaldırmaya veya vücuda yük bindirmeye yönelik egzersizler ise kardiyovasküler açıdan pek yarar sağlamadığı gibi bazı hastalarda zararlı bile olabiliyor. Ancak egzersize başlamadan önce mutlaka efor veya egzersiz testi yapılmalı ve hekimin önerilerine uyulmalı.
DOĞRUSU: Sarımsak, soğan, nar, yaban mersini, marul, mercimek, lahana, kızılcık, çilek, ıspanak ve brokoli gibi birçok meyve ile sebzede bulunan flavonoidlerin sağlıklı bir kişiyi kalp damar hastalıklarından koruduğuna inanılıyor. Oysa özellikle flavonoidler olarak bilinen ve sülfür içeren bu bitkisel maddelerin koruyucu etkileri konusunda yeterli veri mevcut değil. Bu nedenle ilaç gibi görülüp damar hastalıklarını, kalp krizini veya kalp yetersizliğini azaltmak gibi amaçlarla kullanılmaları henüz tavsiye edilmiyor.
DOĞRUSU: Sağlıklı olduğu için yemeklerimde tereyağı kullanıyorum… Ekmeğine bol tereyağı sürmeyi unutma... Bu cümleleri pek çok kişiden duymuşsunuzdur kuşkusuz. Oysa sanılanın aksine yemek pişirirken veya kahvaltıda tereyağı ile katı yağlar kullanılmamalı. Çünkü besin değerleri yüksek olmalarına rağmen çok yoğun oranda ağır zincirli ve doğmuş yağlar içermeleri nedeniyle bu yağların damar sertliğini artırma olasılığı yüksek. Dolayısıyla sık veya aşırı tüketilmeleri kalp sağlığını olumsuz yönde etkileyebiliyor.
DOĞRUSU: Bitter çikolata ve kahvenin kalp damar hastalıkları açısından bir miktar yararı olabileceğine ilişkin çalışmalar var. Ancak bunların kalp damar hastalıklarına karşı koruyucu etkileri olduğuna yönelik bilimsel olarak yeterli ve güvenilir veriler henüz mevcut değil. Üstelik özelikle kalp yetersizliği, kalp damar tıkanıklığı veya ritim bozukluğu olan hastaların aşırı çikolata ve kahve tüketiminden kaçınmaları gerekiyor. Çünkü bu besinleri aşırı tüketmek hastalığın artmasına ve normal sakin seyreden hastalık halinin bozulmasına neden olabiliyor.
DOĞRUSU: Yumurtanın özellikle sarı kısmında yüksek oranda protein ve kolesterol doymuş yağ asitleri mevcut. Örneğin bir yumurtada yaklaşık 5-6 gram doğmuş yağ bulunuyor. Bu yüzden de kalp hastaları yumurta yemekten çekiniyor. Ancak toplumdaki yaygın inanışın aksine bu grup hastaların haftada 2-3 yumurta yemelerinde bir sakınca yok. Ancak bu miktardan aşırıya kaçtıkları takdirde ise kolesterol değerlerini yükseltmeleri kaçınılmaz oluyor.
DOĞRUSU: Halk arasında kalp hastalarının cinsel ilişki sırasında kalp krizi geçireceklerine dair yaygın bir inanış daha var. Oysa bu grup hastaların cinsel ilişkiden kaçınmaları gereksiz. Çünkü cinsel aktivite de aynı zamanda hastanın psikolojik ve sosyal hayat adaptasyonu bakımından önemli. Ancak hastalar kalp yetersizliğinin derecesine, kalp damarlarının durumuna ve hekiminin önerisine göre cinsel yaşamlarını daha güvenli hale getirmeliler. Örneğin bu grup hastalar cinsel gücü artıran ilaçları kullanmadan önce mutlaka kardiyologlarından gerekli iznini almalı ve kardiyovasküler kondisyon testi yaptırmalılar.
DOĞRUSU: Doğal antioksidan tüketimi fazla olan toplumlarda kalp damar hastalıklarının görülme oranı azalıyor. Ancak ek tedavi olarak denenen probucol, beta karoten, C ve E vitamini gibi antioksidanların koroner ateroskleroz gelişimini engelleyebileceğine dair çok sayıda çalışma olsa da, rutin kullanımını öngördürecek kadar bir veri henüz yok.
Bilimsel çalışmaları ışığında kabul edilen bulgulara göre; kardiyovasküler hastalıklardan ve komplikasyonlardan korunma konusunda, postmenapozal hormon replasman tedavisi, C vitamin desteği, E vitamin desteği, KoenzimQ tedavilerinin anlamlı bir yararı olmadığı gösterildi.
DOĞRUSU: Aterosklerotik damar hastalığı için 15 mol/lt üzeri plazma homosistein düzeyleri yeni bir bağımsız risk faktörü olarak tanımlandı. Bu düzey üzerinde homosistein bulunanlarda 5 yıl içinde miyokard enfarktüsü geçirme riski 3.4 kat artıyor. Diyetle B12 ve folat suplemantasyonu yapılan hastalarda homosistein düzeylerini düşürmenin mümkün olduğu yeni çalışmalarda gösterildi. Ancak son yıllarda yapılan geniş ölçekli çalışmalarda homosistein seviyesin düşürmenin aterosklerozun seyrini değiştirmediği ve kardiyovasküler ölümleri azaltıcı etkisinin olmadığı gösterildi. Bu konuda yeni yapılan çalışmalarda da gerek folat, gerekse B6 ile B12 kullanımının ve dışarıdan ek olarak bu vitaminleri almanın kardiyovasküler olayları ve ölümleri azaltmadığı ortaya kondu.
DOĞRUSU: Omega-3 yağ asitleri içeren diyetler pıhtı oluşumunu azaltıp damarları genişletmek, trigliserid seviyesini düşürmek, ileri kalp yetersizliği olanlarda aritmiyi azaltmak ve kan basıncını düşürmek gibi çok önemli yarar sağlıyorlar. Amerikan Kalp Cemiyeti de beslenmede günde ortalama 1 gram kadar omega yağ asidi alınmasını öneriyor. Bunun en iyi ve en sağlıklı yöntemi ise omega yağlar içeren beslenme şeklini benimsemek ve özellikle düzenli balık tüketmek. Tedavi kılavuzlarına göre de haftada 2 kez balık tüketmek gerekiyor. Ancak yapılmış olan çok önemli çalışmalarda her gün balık yağı takviyesi almanın kalp damar hastalıklarını önlemede belirgin bir yararı olmadığı ortaya kondu.