Kamboçya'nın güneybatısında yer alan Koh Rong, ülkenin en büyük ikinci adası olma özelliğine sahip.
Koh Rong Adası'nda her şey Türklerin kontrolünde
Türklerin, adanın kurulmasında da büyük payları var.Bu adada işletmelerin bir kısmı Türklere ait, bir kısmında da Türkler çalışıyor. Başka bir deyişle Kamboçya’nın Türk adası. Koh Rong'un elektriğiyle, internetiyle, ada ulaşımıyla da Türkler ilgileniyor.
Neredeyse adanın üç mekanından biri Türklere ait ya da bir Türk çalışıyor. “Neden buradalar? Adaya nasıl geldiler?
1999’da sinema televizyon bölümüne girdim. 2012’ye kadar okudum. Sistemle aram iyi değildir. 1.5 yıla yakın kameramanlık yaptım ve bana göre olmadığını anladım. Kabak Koyu’na taşındım. Sonrasında Nepal’e taşındım ve turist vizesiyle beş ay kaldım. Tayland’da da bir süre vakit geçirdim ama vize sıkıntısı vardı.Kamboçya hakkında araştırma yaparken internetten vize alındığını gördüm. Sonra işletme sahibi olan bir adama mail attım. “Gelip çalışayım, elimden her iş gelir” diye. Cevap vermedi ama kalkıp geldim. O sırada barda çalışan iki kız işi bırakınca bana fırsat doğdu. Devamında Koh Rong Adası’ndaki bir arkadaşıma mesaj attım “İş var mı?” diye. “Gel” dedi. Bahçıvan olarak geldim, amele olarak çıktım.
Sonrasında Sakıp ve Bora adında iki Türk’ün şirketine dahil oldum, onlar da beni adadaki amelelerin başı yaptılar. Adalardan birinde çalışırken, Kamboçyalı bir kıza âşık oldum. İş için 3.5 ay o adada kaldım. Şirket her gün botla bize ekmek gönderiyordu, ben de her gün ekmeklerden birini kıza veriyordum, konuşabilmek için. Zamanla arkadaş olduk derken evlendik ve bebeğimiz oldu. Artık çoluk çocuğa karıştığımdan anakaradan adaya geçmek için binilen feribotların bekleme restoranını işletiyorum. Daha düzenli bir hayatım var.
Selen Göbelez (Doğum koçu)Gelmeden önce İstanbul’da doula’lık eğitimine başlamıştım. Doula doğum öncesi, doğum anı ve sonrasında kadınlara ve ailelerine destek verecek şekilde tıbbi olmayan eğitim almış profesyonel kişidir. Hem Kamboçyalıların hem de Kamboçya’da yaşayan yabancıların doğumlarına girme imkanım oldu. Zaten Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde Türkiye’de doğumun medikalleşmesi ve kadınların doğum deneyimleri üzerine bir doktora tezi yazdığım için buradaki doğum pratiklerini görmek, Türkiye’deki doğum süreçleriyle benzerlik ve farklılıklarını gözlemlemek benim için ayrıca besleyici oldu.