ANKARA (ANKA)- Türk Tabipleri Birliği (TTB), kamu hastanelerinin parça parça özelleştirilerek sağlık sisteminin kaosa sürüklendiğini kaydetti.
TTB Genel Merkezi'nde düzenlenen basın açıklamasına TTB'nin yanı sıra SES ve Dev Sağlık-İş de katıldı. TTB adına konuşan Genel Sekreter Altan Ayaz, seçim dönemi yaklaşırken AKP'nin giderayak pek çok genelge ve yönetmelikle sağlığı kaosa ittiğini savundu. Bunlardan birinin "Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" olduğunu ifade eden Ayaz, bu yasa ile kamu sağlık kurumlarındaki sağlık hizmetlerinin tamamen taşeron şirketlere verildiğini belirtti. Ayaz, bunun kamudaki hizmetin niteliğini etkileyeceğini anlattı.
İkinci uygulamanın ise sağlıkta "yap-işlet-devret" modeli olduğunu dile getiren Ayaz, "Bu düzenlemeye göre, Sağlık Bakanlığı ‘Kamu Özel Ortaklığı Daire Başkanlığı' kurmaktadır. Yap-işlet-devret modelinin sağlık alanında uygulanmasının önünü açan bu yasa ile birlikte kamu hizmetinin özel hizmetten en temel ayrımı olan kamu hizmetinin kamu güvencesine sahip kamu görevlilerince ve kar aranmaksızın sunulması anlayışı ortadan kaldırılmaktadır" dedi. Ayaz, burada çalışacak personelin 657 sayılı yasa haklarından yararlanıp yararlanmayacağının meçhul olduğunu ifade ederek, hizmetin daha da pahalılaşacağını kaydetti.
SAĞLIKTA "KAOS" TEBLİĞLERİ
Maliye Bakanlığı'nın hazırladığı Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama Tebliği ve Sosyal Güvenlik Kurumu'nca hazırlanan Sağlık Uygulama Tebliği'nin 15 Haziran 2007'den itibaren yürürlüğe gireceğine değinen Ayaz, bu tebliğlerle sevk sisteminin ortadan kaldırıldığını vurguladı. Ayaz, birinci basamak sağlık hizmetlerinin esas olması gerektiğini söylerken, yeni uygulamanın vatandaşı özel hastanelere yönlendireceğini ve ceplerinden oldukça fazla para harcamalarına neden olacağını dile getirdi.
Tebliğ içerisinde aile hekimliği yapan pratisyen hekimlere geniş yetkiler tanındığını, pratisyen hekimlere ise kısıtlamalar getirildiğini anlatan Ayaz, bu durumun hükümetin ne kadar ideolojik davrandığının kanıtı olduğunu savundu.
Öte yandan Sosyal Güvenlik Kurumu'nun tebliğine göre, ilaç raporu bulunan hastaların yeniden muayene ve reçeteye gerek kalmadan iki yıl boyunca doğrudan eczaneden ilaç alabileceklerinin belirtildiğini söyleyen Ayaz, hastanın iki yıl boyunca doktor kontrolü dışına çıkarılmasının sağlığının tehlikeye atılması anlamına geldiğini kaydetti. Ayaz, tüm bu uygulamalarla ilgili örgütsel hukuki mücadelenin süreceğini bildirdi.
SES Genel Başkanı Köksal Aydın ise AKP'nin tamamen özel sektörü düşünduğunu ifade ederek, bir hastanenin radyoloji bölümünün A firmasına, ameliyathane ve yoğun bakımının B firmasına verilmesinin ekip işi olan sağlık hizmeti açısından bir felaket olduğunu savundu. Aydın, AKP Hükümeti'nce daha önce de gündeme getirilen bu uygulamanın Danıştay tarafından iptal edildiğini anımsattı. Bağ-Kur ve SSK'lıların üniversite hastanelerinden hizmet almasının engellenmesini kesinlikle istemediklerini söyleyen Aydın, tek şartlarının sevk zinciri olduğunu bildirdi. Aydın aksi halde üniversite hastanelerinin amacından sapacağını da savundu.
Dev-Sağlık-İş Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu da sağlık hizmetinin ekip işi olduğuna vurgu yaparak, birbiriyle ilişkili servislerin farkıl şirketlere verilmesinin sağlık çalışanları arasında hukuksuzluğu gündeme getireceğini söyledi. Çerkezoğlu, "Bir hemşire temizlik işçisi adı altında çalıştırılacak ve asgari ücret alacak ki bu uygulama şu anda da var. Yanlışlarını görüyoruz" dedi.