HABER

"Kamu maliyesindeki disiplin bozuk"

İSTANBUL (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye, 21. yüzyıla girerken bir zihniyet devrimi yaşanmaktadır" dedi. Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan'ın ev sahipliğinde, Hazine Müsteşarlığı koordinatörlüğünde düzenlenen ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığını yaptığı Yatırım Danışma Konseyi Toplantısı, Çırağan Sarayı'nda devam ediyor.

Dünya Bankası Başkanı James D. Wolfensohn ve IMF Direktörü Michael Deppler'in katıldığı toplantının açılış konuşmasını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yaptı. Konuşmasında, Türkiye'nin beklentilerinin bir sebep-sonuç ilişkisi içerisinde şekillendiğini belirten Erdoğan, "Bu çerçevede, Türkiye'yi 21. yüzyıla taşıma hedefimiz doğrultusunda yaptıklarımızın sonucunu alacağımızdan kuşku duymuyorum. Sermaye ve teknoloji gereksinimi içerisindeki ülkelerin başta doğrudan uluslararası yatırımlar olmak üzere uluslararası sermaye hareketinden yararlanabilmesi için yerine getirmeleri gereken ciddi ön koşullar olduğu artık yadsınmaz bir gerçektir. Sadece uluslararası doğrudan yatırımları ülkeye çekmek için değil, akışkanlığı ve hareket kabiliyeti çok yüksek olan uluslararası sermayenin olumsuz ve hatta zaman zaman ulusal ekonomileri sarsıcı olabilen etkilerinden korunmak için de iyi politikalar uygulamak ve bunu sürekli kılmak gerekmektedir" dedi.

Erdoğan, Türkiye'nin yakın geçmişine bakıldığında, başta makroekonomik istikrarsızlıklar olmak üzere bir çok yapısal problemler yaşadığını belirterek, "Ekonominin tam anlamıyla dışa açıldığı ve sermayenin hareketlerinin serbest olduğu 1990'lı yıllarda bu durum kendisini yüksek kamu açıkları, enflasyon, düşük yatırım seviyesi ve istikrarsız büyüme olarak göstermiştir. Doğrudan uluslararası yatırımlar açısından bakıldığında da Türkiye'de hayal kırıklığı yaşandığı görülebilir. Dolayısıyla Türkiye, gelir düzeyi açısından dünya sıralamasında olması gereken yerin çok gerisinde kalmış, kaybedilen yılların fırsat maliyeti yüksek olmuştur" diye konuştu.

"SORUNLARIN TEMELİNDEKİ İLK UNSUR, DİSİPLİN BOZULMASI" Başbakan Erdoğan, sorunların temelindeki ilk unsurun, kamu maliyesindeki disiplinin bozulması olduğunu söyledi. Kamu maliyesindeki yanlış politikaların, başta enflasyon olmak üzere tüm makroekonomik göstergelere yansıdığını ifade eden Başbakan Erdoğan, "Bu durum, Türkiye'de özel sektör gelişiminin istenilen düzeyde gerçekleşmemesi ve büyüme potansiyelinin tam olarak kullanılmaması sonucunu doğurmuştur. Türkiye'de geçmişe dönük problemleri genel olarak ortaya koyarken ekonomik perspektif tek başına güçlü bir açıklayıcı olabilmektedir. Buna karşılık, Türkiye'nin dönüşüm sürecini anlatırken sadece ekonomik reformdan söz etmek dönüşümün boyutu açısından yetersiz kalacaktır" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, "Türkiye, 21. yüzyıla girerken bir zihniyet devrimi yaşamaktadır. Bunun içinde ekonomik hayatın yeniden yapılandırılmasının yanı sıra toplumun gündelik yaşamını ve gelecek kuşakların refahını doğrudan etkileyecek siyasi açılımlar da yer almaktadır" dedi.

Türkiye'nin yıllarca süren sorunlarının üzerine kararlılıkla gidildiğinin altını çizen Erdoğan, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyelik sürecindeki ve Türkiye'nin dış politikasındaki son gelişmelerin, bu bakış açısının somut birer göstergesi olduğunu savundu. Türkiye'nin yaklaşık 40 yıl önce başlayan Avrupa Birliği ile entegrasyon sürecinde AK Parti iktidarı döneminde çok büyük adımlar atıldığını belirten Erdoğan, "Avrupa ile entegrasyonun siyasi boyutunu oluşturan Kopenhag Kriterleri'ne ilişkin yasal düzenlemeler, çıkarılan yedi ayrı uyum paketiyle yerine getirilmiştir. Söz konusu uyum paketleri çok köklü siyasi reformlar içermektedir. Türkiye artık tam anlamıyla ve geri dönülmez bir biçimde hukukun üstünlüğünü benimsemiş, açık bir demokratik toplum olma yolundadır" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, yıllardır süregelen Kıbrıs sorununda çok somut bir ilerleme sağlandığını belirterek, "Kıbrıs sorununun tarafların iyi niyetleriyle bir mutabakata varılarak çözüleceğine inancım tamdır" dedi.

TÜRKİYE EKONOMİSİ
Konuşması sırasında ekonomik reformlara değinen Erdoğan, şunları söyledi:

"Türkiye ekonomisi tam bir serbest piyasa ekonomisi olmasına rağmen bunun gereklerini yıllarca tam olarak yerine getirememiştir. Ancak, iktidar olmamızla birlikte makroekonomik istikrarı sağlamaya ve bunu kalıcı hale getirmeye yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Hükümetimizin ekonomik programı kararlılık ve disiplinle yürütülmektedir. Bu program kamu maliyesi, para politikası, yapısal reformlar ve ekonomide özel sektörün rolünün artırılmasına yönelik tedbir ve uygulamaları içermektedir. Kamu maliyesinde bugüne kadar uygulanan ve yıllarca şikayet konusu olduğu halde değiştirilmeyen yapı şimdi tümüyle yeniden yapılandırılmaktadır. Devlet artık piyasa mekanizmasının dinamiklerini bozacak politikalar uygulayamayacaktır."

Piyasalara bir an önce güven verebilmek, bu yolla beklentileri iyileştirerek piyasanın önünü hızla açabilmek amacıyla, yüzde 6.5 gibi son derece yüksek bir faiz-dışı fazla politikası uygulandığını belirten Erdoğan, uygulanan sıkı maliye politikası soncunda net kamu borç stokunun hızla düşmekte olduğunu söyledi.

Başbakan Erdoğan, "Bu oran son iki yıl içinde yaklaşık yüzde 20 azaltılmış, 2001 yılındaki yüzde 92 seviyesinden 2003 yılı sonu itibariyle yüzde 71'e düşmüştür. Ayrıca, başarıyla uyguladığımız faiz-dışı fazla politikamız sayesinde geçtiğimiz yıl faiz oranları hızla gerilemiş, ekonomide geleceğe yönelik olumlu beklentilerin hızla gerçekleşmesiyle enflasyonda hedefler rahatlıkla tutturulabilmiştir. 2003 sonu itibariyle yüzde 18.4 olarak gerçekleştirilen TÜFE enflasyonu son 30 yılın en düşük seviyelerine işaret etmektedir. Son açıklanan aylık enflasyon verileriyle yıllık TEFE'de tek haneli seviyelere inilmiştir. 2005 yılı itibariyle de TÜFE'de tek haneli rakamlara ulaşılacaktır. Enflasyondaki bu çarpıcı düşüş ve devletin ekonomideki hakim rolünü özel sektöre devrediyor olması dolayısıyla, artık Türkiye'de gözle görülür bir sosyoekonomik değişim yaşanmaktadır" diye konuştu.

EKONOMİDE GÜVEN ORTAMI
Erdoğan, güven ortamının sadece iç piyasada değil, uluslararası yatırımcılar nezdinde de tesis edildiğini söyledi. Türkiye'nin dış piyasalarda ihraç ettiği tahvillerin spredlerinin tarihi olarak en düşük seviyelerine indiğini belirten Erdoğan, "Ekonomik aktivitenin 2002 yılındaki güçlü toparlanmanın ardından 2003 yılında da yüzde 5'lik hedef doğrultusunda arttığı tahmin edilmektedir. Tüm bu gelişmeler sonucunda makroekonomik göstergelerimiz hızla düzelmiştir. Bu gelişmelerin kalıcı olması, daha önce yapılan yanlışların tekrarlanmaması için bir çok yapısal reform hayata geçirilmiştir" dedi.

Erdoğan, bu sayede bankacılık, enerji ve telekomünikasyon gibi kilit sektörlerde piyasayı düzenlemek ve denetlemek üzere bağımsız kuruluşlar oluşturulduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Bu kuruluşlar başarılı bir şekilde faaliyetlerini sürdürmektedir. Yapısal reformlar oldukça geniş bir kapsamda gerçekleştirilmiş ve Türkiye bu konuda oldukça büyük mesafe kat etmiştir. Bugün artık Türkiye'de bağımsız bir Merkez Bankası vardır. Devletin içerisinde olduğu hemen her sektörde köklü adımlar atılmıştır, atılmaya devam etmektedir. Tarım sektörünün yeniden yapılandırılması ve sosyal güvenlik reformu gibi adımlarla kamuda etkinliğin artırılmasını amaçlıyoruz. Hükümetimiz özel sektörün gelişmesine özel önem vermektedir. Müteşebbis gücünün önündeki engeller birer birer ortadan kaldırılmaktadır. Bir şirket kurmak için gerekli olan işlem sayısı 19'dan 3'e indirilmiştir. Böylece Türkiye'de artık bir günde şirket kurulabilmektedir."

En Çok Aranan Haberler