Kan bağışının, toplumda henüz yeterince duyarlılık gösterilen bir konu olmadığını belirten Prof. Dr. Baykan, kan vermenin kişiye sağlıklı yaşam için sağlayacağı avantajların bilinmesinin, bağış oranını artırarak zor durumda olan kişilerin hayatını kurtaracağını ifade etti. Kan vermenin vücudun adeta yenilenmesi anlamına geleceğinin unutulmaması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Baykan, "Kan vermek, içinde yeni ve genç hücrelerin bulunduğu kanın üretimi için fabrikayı
çalıştırmak demektir" dedi.
Kan bağışı yapılmasının ardından, eksilen kanın tamamlanması için vücutta kan üreten kemik iliği, karaciğer gibi organların faaliyete geçtiğini vurgulayan Prof. Dr. Baykan, şunları kaydetti: "Kan vermek adeta, bir askeri birliğin, savaş durumuna geçmeden önce tüm kuvvetleri içtimaya çağırması gibidir. Bu aynı zamanda,
dışarıdan girecek virüslere karşı, vücudun savunma mekanizmasını kendiliğinden güçlendirmesi, zırhlanması anlamına gelir. Üretilen taze kan içinde bulunan genç kan hücreleri, vücuda giren, grip başta olmak üzere enfeksiyon mikroplarını kolaylıkla yok eder. Çünkü yeni kan içindeki kan hücreleri donanımlı bir asker gibi savaşır. Zamanla eskiyen, mücadele gücünü yitirmiş eski kan, taze kanla karıştığı için vücudun genel kan yapısında önemli bir gençleşme gözlenir."