Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile Dünya Diyabet Federasyonu (IDF) tarafından 1921 yılında insülini bularak diyabet hastası milyonlarca hastanın tedavisini mümkün kılan Fredrick Bantig‘in doğum yıl dönümü anısına 14 Kasım Dünya Diyabet Günü olarak anılıyor. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu da 2007’den itibaren 14 Kasım Günü’nü resmi olarak “Dünya Diyabet Günü” olarak kabul ediyor. Diyabetin sebepleri, belirtileri, tedavisi ve neden olabileceği organ tahribatları açısından halkı aydınlatmak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenlenen Dünya Diyabet Günü ülkemizde de Sağlık Bakanlığı öncülüğünde kutlanıyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Gizem Köse, diyabet hastalarında beslenmenin çok önemli rol oynadığını vurguladı.
Ölçülü, dengeli ve bilinçli yeme düzeni oluşturulmalı
Diyabette özellikle en önemli noktanın kan şekeri dengesi olduğundan sağlıklı beslenmenin olmazsa olmaz olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Gizem Köse, “Önemli olan az yemek ya da hiç yememek değil, besin öğeleri ihtiyacını karşılayacak şekilde besinlerin tüketilmesidir. Sağlıklı Beslenme; ölçülü, dengeli ve bilinçli yeme düzenidir” dedi.
Porsiyonlar kontrol edilmeli, öğünler atlanmamalı
“Ölçülü beslenmeden kastedilen porsiyon kontrolü iken dengeli yeme ise öğün saatlerini kaçırmamaktır” diyen Yrd. Doç. Dr. Gizem Köse, şunları söyledi:
“Kan şekeri düştüğünde yemeğe saldırma, tıkınırcasına yeme gibi yeme davranışlarında bulunulmaması için ölçülü ve dengeli beslenme kurallarına uyulmalıdır. Bilinçli yeme düzeni ise tüketilen besinlerin içeriklerini bilmekten geçer. Diyabette karbonhidratsız beslenme yerine basit şekersiz beslenme tercih edilmelidir. İçeriği bilinmeyen besinler tüketilmemelidir. Örneğin basit şekerler genel olarak beyaz şekerle yapılan ürünler ve pastane ürünlerinde bolca bulunur ayrıca etiketinde şeker, glikoz veya früktoz şurubu içeren besinlerden olabildiğince uzak durulmalıdır. Eğer kan şekeri dengeli gidiyorsa yanında süt ya da ayran gibi bir protein kaynağı ile beraber tüketilebilir.”
Sağlıklı karbonhidrat tüketilmeli
Kan şekeri yüksekliğinin uzun dönemde böbrek ve beyne zarar verdiğini hatırlatan Yrd. Doç. Dr. Gizem Köse, “Kan şekeri değerleri çok yükseklerde seyretmiyorsa ya da insülin dozu çok yüksek değilse karbonhidratlar kısıtlanmaz. Vücudumuzdaki dokular enerji ihtiyacı için karbonhidratı kullanırlar yani karbonhidrat aslında vücudun benzinidir. Örneğin beyin dokusu enerji için sadece ve sadece karbonhidratları kullanır. Beynin 1 saatteki glikoz ihtiyacı 6 g kadardır. Kan şekeri yüksekliği kısa dönemde telafi edilebilir ancak kan şekerinin düşüklüğü (hipoglisemi) komaya kadar gidebilir. Bu durumda karbonhidratsız bir beslenme düşünülemez. Ancak bu karbonhidratın çeşidi ve miktarı önemlidir. Tam tahıl, çavdar ve karabuğday kan şekerinin dengelenmesinde önemli rol oynar. Tahıllı ürünler yüksek posa içeriği sayesinde hem kan şekerini dengeler hem de tokluk sağlar” diye konuştu.
Diyabetlilerde ara öğünün önemi
“Diyabette ara öğünlerin önerilmesinin nedeni hastayı hipoglisemiden ve uzun açlıklardan korumaktır” diyen Köse, “Böylece hem hipoglisemi riski ortadan kaldırılır hem de açlık duygusunu bastırarak bir sonraki öğünde yiyeceğiniz besinlerin miktarının artması önlenir. Ara öğün hem metabolizmayı hızlandırır hem de kan şekerinin dengelenmesini sağlar” dedi.
3 ana, 3 ara öğün olmalı
Bu nedenle kan şekerini sabit seviyelerde tutmak için günde 3 ana 3 ara öğün tüketilmesi gerektiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Gizem Köse, “Ara öğünler için en iyi seçim karbonhidrat ve protein içeren besinlerin beraber tüketilmesidir. Ana öğünlerden 2-2,5 saat sonra meyve + badem, tahıllı galeta + süt, peynirli çavdarlı sandviç, leblebi + ayran gibi kaliteli karbonhidratlı ara öğünler olmalıdır. Çikolata, şekerlemeler, dondurma gibi ürünler kan şekerinin hızlı yükselip düşmesine neden olacağından günlük beslenmede yer almamalıdır” tavsiyesinde bulundu.
Su birden değil ara ara tüketilmeli
Su tüketiminin diyabetli hastalarda daha da önem kazandığını vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Gizem Köse, “Kan şekerinin stabil kalması için dolaşımda hızlı tüketilmesi gerekmektedir. Su tüketiminin artmasıyla beraber dolaşım sisteminin hızlanmasına yardımcı olarak kan şekerinde dolaylı yoldan dengeleyici etki yapar. Suyun içerisine eklenecek tarçın ise kan şekerini dengelemeye yardımcı olur ve tokluk süresini uzatır. Günde 30ml/kg yani vücut ağırlığı başına 30ml kadar su tüketimi elzemdir. Ortalama olarak 2-2,5 litreye denk gelen bu su miktarının nasıl tüketildiği de önemlidir. Birden bire tüketilen suyun dolaşıma girmesi uzun sürecek olup bir yararı olmayacaktır. Gün içerisinde bir dağılımla tüketilmelidir. Her yemekten ve ara öğünden önce ikişer bardak içildiğinde hem besinlerin sindirimini kolaylaştıracak hem de açlık kontrolüne yardımcı olacaktır” tavsiyesinde bulundu.