Kandil'den Erdoğan'a yanıt

KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, PKK’lıların Türkiye’den çekilmesi için yasal zemin oluşturulması gerektiğini, somut adım atılmasının sürecin kalıcı ve sağlıklı gelişebilmesi açısından zorunlu olduğunu duyurdu.

Başbakan Erdoğan’ın dün gece CNNTÜRK’te yaptığı açıklamaların ardından, KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı bugün yazılı bir açıklama yayınladı. Kendilerine yakın internet sitelerinde duyurulan açıklamada, hükümetin henüz somut adımlar atmadığı ileri sürüldü.

Açıklamada şöyle denildi: “Başbakan Erdoğan’ın bir televizyon kanalında yayınlanan bir programda güçlerimizin silahlarını bırakarak sınır dışına çekilecekleri yönündeki açıklamaları inanıyoruz ki, ilgili tüm taraflarca dikkatle izlenmiştir. Her şeyden önce Erdoğan’ın kullandığı dil ve üslup sanki her şey tek taraflı ve kendi inisiyatifinde gelişebilecekmiş gibi yanlış ve olumsuz bir algı yaratmaktadır. Oysa süreç tek taraflı değil, Önderliğimizle devletin yaptığı görüşme ve müzakereler sonucunda karşılıklı adımların atılmasıyla ancak gelişebilecektir. Erdoğan’ın iddia ettiği tarzda bir geri çekilme durumu hareketimizin gündeminde değildir. Devlet tarafından gerekli adımların atılması, bu temelde yasal ve olumlu bir zeminin yaratılması sonucunda güçlerimizin geri çekilme durumunun gündeme gelmesi mümkün olacaktır. Bunun için gerilla güçlerimizin ikna olabileceği somut bazı pratik adımların atılması sürecin kalıcı ve sağlıklı gelişebilmesi açısından zorunludur.

"Terör ve terörist kavramlarını kullanıyor"

Açıklamada, Erdoğan'ın Kürt sorununun ismini anmadığı, "terör" ve "terörist" kavramlarını kullandığı, bu nedenle hükümetin süreç karşısındaki samimiyet ve ciddiyetinin kuşku ve soru işaretleri yarattığına dikkat çekildi. Erdoğan'ın, Öcalan'ın tutukluluk koşullarına ilişkin değerlendirmesine yönelik ise şu bilgilere yer verildi:

"Türkiye devleti mevzuatında her tutuklu ve hükümlünün televizyon, havalandırma ve bu gibi haklardan yararlanma durumu vardır. Önderliğimizin bu haklardan 14 yıl gecikmeli olarak yararlanmasını Erdoğan'ın sanki önderliğimizden bir şeyler alma karşılğında izah etmesi ve bunu bir lütuf olarak yansıtması belirtmek durumundayız ki, ne sürecin ruhuna denk düşmekte ne de politik ahlâkla bağdaşmaktadır. Bir Başbakan'ın aslında son derece insani ve doğal bir hak olan televizyon izleme ve bu gibi bazı durumları suistimale açık bir zihniyetle yorumlayıp tepki yaratacak algılara neden olması ne Başbakan olmak konumu ile ne de bu hassas ve kritik sürecin ruhu ile örtüşmemektedir."

(CİHAN)