Ramazan YAVUZ/DİYARBAKIR, (DHA)- ABDULLAH Öcalan'ın çağrısı üzerine 2009 yılında Kandil Dağı'ndan Habur'a gelen ve 2010 yılında tutuklanıp 14 yıl hapis cezasına çarptırılan 62 yaşındaki Lütfü Taş, Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi'nde geçirdiği kalp krizi sonucu öldü. Taş'ın Demokratik Toplum Kongresi (DTK) binası önüne getirilen PKK flamaları ile örtülü tabutu, yapılan konuşmaların ardından toprağa verilmek üzere ailesinin yaşadığı İstanbul'a gönderildi. İmralı Cezaevi'nde ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasını çeken Abdullah Öcalan'ın çağrısı üzerine 19 Ekim 2009 yılında Kandil tarafından 'barış grubu' adı altında oluşturulan 4'ü kadın 8 kişilik PKK'lı grup Habur Sınır Kapısı'ndan Türkiye'ye geldi. Grup içinde yer alan ve 2010 yılında 'örgüt üyesi olmak ve örgüt propagandası yapmak' suçlasıyla tutuklanan ve 2012 yılında 14 yıl hapis cezası alan Lütfü Taş, Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nde bugün kalp krizi geçirdi. Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan Taş, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi. Taş'ın cenazesi hastaneden alınarak tabutuna PKK flaması konularak DTK binası önüne getirildi. 'ÖLÜMÜNDEN DEVLET SORUMLUDUR' Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı DBP'li Gültan Kışanak'ın da katıldığı uğurlamada konuşan DTK Başkanlık Divanı üyesi Hilmi Aydoğdu, Taş'ın devletle yapılan müzakeler ve görüşmeler sonucunda, Türkiye'de akan kanın durması, barışın, demokrasinin ve özgürlüğün yeşermesi için ülkesine geri döndüğünü belirterek şunları söyledi: "Lütfü Taş, ülkesine geri geldikten sonra aylarca ülkenin her karış toprağını dolaşarak barışı, kardeşliği ve özgürlüğü dillendirdi. Ülkenin her yerinde barışın tesis edilebilmesi için arkadaşlarıyla büyük mücadele yürüttü. Ama onları bu mücadelesi, barışa ve kardeşliğe karşı duran ve yıllardır ülkemizde akan kandan beslenen çeteleri ve devletin derin güçlerini ürküttü. Barış için gelen bu yoldaşlarımız gözaltına alındılar tutuklanıp zindana konuldular. Bir kısım yoldaşımızda bu operasyonlar sonucunda tekrar Kandil'e gitmek zorunda kaldılar. 2009'dan bu yana 5 yıl geçti. Bu 5 yıl içinde kan akmaya devam etti. Faili meçhul cinayetler, halkımıza karşı soykırım operasyonları devam etti. Ama, sonuçta geldiğimiz noktada tekrar yeniden barış, kardeşlik için Türkiye'ye demokrasi ve özgürlük gelsin diye yeniden çözüm ve müzakere süreci başlatıldı. Devleti hasta tutsakların durumuyla ilgili daha insani tavır almaya zorlayan büyük bir mücadele oldu. Ama ne yazık ki devlet 100 yıldır sürdürdüğü intikamcı yakaşımlarını ve politikalarını, Kürt halkına karşı tahammülsüzlüğünü hasta tutsaklar şahsında en üst notada sürdürmeye devam etti. Ve bunun sonucunda da her gün zindanlarda şehit cenazeleri gelmeye devam etti. Son olarakta bugün Lütfü Taş, kalp krizi sonucu yaşamını kaybetti. Ama hepimiz biliyoruzki Lütfü Taşların ve cenaevlerindeki bütün hasta tutsakların sağlık durumlarından birinci derecede sorumlu olan devletin ilgisizliği kayıtsızlığı zamana yayan poitakaları onların yaşamlarını yitirmesine sebep olmuştur. Burda da bir tek sorumlu ve suçlu vardır devletin ta kendisidir." Devletin samimiyetini göstermesi için cezaevindeki hasta tutukluları serbest bırakması gerektiğini belirten Aydoğu, "Hasta tutsakların bir an önce özgürlüğüne kavuşması için gerekli olan bütün girişimler bir an önce alınmalı ve yeniden zindanlardan cenazelerin gelmesine göz yumulmamalıdır. Lütfü Taş, kalp krizi geçirdiğinde eğer zamanında müdahale edilmiş olsaydı cezaevinden bir an önce hastaneye yetiştirilmesi için duyarlılık gösterilseydi ve hastaneye geldiği andan itibarde müdahale yapılmış olsaydı şu anda Taş yoldaşımız yaşıyor olacaktı. Bütün bu ihmalkarlıkların hepsini kınıyoruz lanetliyoruz" dedi. Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Federasyonu (TUHAD-FED) Genel Başkanı Zübeyde Teker ise 40 yıldır zindanlarda, dağlarda, sürgünlerde ve hayatın her alanında var olduklarını belirterek, "Var olmaya ve direnmeye devam edeceğiz. Bizim için şiar nettir. Yaşasın Kürt ve Kurdistan, yaşasın başkan Apo" dedi. Lütfü Taş'ın tabutu omuzlarda ambulansa kadar taşındıktan sonra toprağa verilmek üzere ailesinin yaşadığı İstanbul'a gönderildi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz