HABER

Kanıd yüzbaşının feryadı

''Şantaj ve askeri casusluk'' iddiasından tutuksuz yargılanan Yüzbaşı Yektane Ebru Ercüment, gözaltına alındığında hamile olduğunu ve yaşadığı üzüntüden dolayı çocuğunu kaybettiğini dile getirdi.

İSTANBUL (A.A) - ''Şantaj ve askeri casusluk'' iddialarına ilişkin emekli Albay İbrahim Sezer'in de aralarında bulunduğu 13'ü tutuklu 56 sanığın yargılandığı davada savunma yapan tutuksuz sanıklardan Yüzbaşı Yektane Ebru Ercüment, gözaltına alındığında hamile olduğunu ve yaşadığı üzüntüden dolayı çocuğunu kaybettiğini dile getirdi.

İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunması alınan Bozkurt, deniz karakol uçaklarında görev yapan tek kadın olduğunu belirterek, ''Devletin gizli belgelerini elde ettiğim, bazı uçakların fotoğraflarını çektiğim veya çektirdiğim iddia ediliyor. Evimde yapılan aramada, sadece uçuş bilgilerimi güncellemek ve eğitim amaçlı bulundurduğum dijital dokümanlardan başka bir şey bulunmamıştır. Hakkımdaki iddiaları şiddet ve nefretle reddediyorum'' ifadesini kullandı.

Söz konusu uçak ve helikopterlere ait görüntülerin, bilgilerin açık kaynak kodlardan detaylı şekilde elde edilebileceğini kaydeden Bozkurt, Türk Silahlı Kuvvetlerine ilişkin TRT 1'de yayınlanan bir programda bu görüntülerin çok daha detaylısının yer aldığını, uçakların milli proje olmadığını ve yabancı menşeli bu uçakların bilgilerinin casusluk maksatlı kullanıldığı yönündeki iddiaların gülünç olduğunu söyledi.

Bozkurt, ''Üs içerisinde görüntü çekmeye gerek yok, çok daha detaylı görüntüler google earth'ten bulunabilir. 1994'ten itibaren Deniz Kuvvetleri Komutanlığı mensubuyum. 17 yıllık askerim. Erkeklerin çoğunlukta olduğu bir yerde askerim. Onlarla aynı olabilmek için onlardan daha çok çaba sarf ettim. Bugüne kadar tırnaklarımla kazıyarak yarattığım şerefli geçmişimi yok etmekle sadece bana değil, Türk milletine zarar verilmektedir. Savcılık sorgumda, benim çektiğim iddia edilen bir görüntü izlettirildi. Bu görüntüdeki kişi kameraya bakarak geçiyor. Fazla tepki göstermediği için görüntüyü çeken kişi tanıyor olmalı. O astsubayın bulunup mahkemede tanık olarak dinlenmesini istiyorum'' diye konuştu.

Örgüt üyesi olduğuna dair hiçbir kanıt olmadığını ifade eden Bozkurt, Skorsky ve İspanyol uçaklarının tüm ülkelerde kullanıldığını anlattı.

Bozkurt, bazı çalışma sayfalarında 7 kişinin özel hayatıyla ilgili belgelerin yer aldığını ve o tarihte yurt dışında olduğunu aktararak, o 7 kişi ile iddianamede adı geçen Marmara Üniversitesi öğrencilerinin tanık olarak dinlenilmesini talep etti.

-''Giriş kartım çalınmıştır''-

Tutuksuz sanıklardan Yüzbaşı Yektane Ebru Ercüment de 1993'te Deniz Harp Okuluna girdiğini ve Karamürsel Eğitim Merkezi Komutanlığı Denizaltı Savunma ve Taktik'te eğitmenlik yapan tek kadın olduğunu belirterek, gözaltına alındığında hamile olduğunu ve yaşadığı üzüntüden dolayı çocuğunu kaybettiğini dile getirdi.

Karamürsel Eğitim Merkezi Komutanlığında kaybolan sürekli giriş kartının, sanıklardan İbrahim Sezer'den çıktığının iddia edildiğini anlatan Ercüment, ''Kartım buraya geldiyse muhtemelen çalınmıştır. Bu da örgütsel bir faaliyette kullanıldığını göstermektedir'' dedi.

''Tuğamiral Sinan Ertuğrul'a kadın öğrenci temin ettiği ve Teğmen Selin Topal'ın kendisine verdiği kişisel verileri tutuklu sanık İbrahim Sezer'e ilettiği'' iddiasıyla yargılandığını kaydeden Ercüment, şunları söyledi:

''Müşteki bayanlardan hiçbirini tanımıyorum. Sadece Selin Topal'ı eğitim için geldiği seminerde tanıdım ve sadece merhabalaştık. 14 yıldır erkeklerin bulunduğu bir camiada hizmet vermiş bir bayan olarak bu yazılanların imkansız olduğunu çok iyi biliyorum. Böyle bir olay varsa, Sinan Paşa'nın mahkemeye çağrılarak, tanık olarak dinlenilmesini ve hangi öğrenci ile kaç para karşılığında birlikte olduğunun sorulmasını istiyorum. Bayan subayların şerefini ayaklar altına alan, komutanlarımızı küçük düşürmeye çalışan bu insanlara sesleniyorum. 'Sizin kız kardeşinize, kızınıza, eşinize böyle bir şey yapılsa siz ne hissedersiniz?' 1993'te Deniz Harp Okulu, kapılarını ikinci kez bayan öğrencilere açtı. Okul ve meslek hayatım boyunca bu kapının açık olmasını istedim. 'Gemilere çıkamaz' dediler, çıktık. 'Çocuk yapıp karaya kaçar' dediler, bekledik, geç çocuk yaptık. Her mahkemeye gelişimde kızıma göreve gittiğimi ve geç gelebileceğimi söylüyorum. Anneme, kızımın yanında ağlamamasını tembih ediyorum. Bir eş ve kız çocuk annesi olarak şu an karşınızda durmaktan hicap duyuyorum.''

-Diğer tutuksuz sanıkların ifadeleri-

Duruşmada savunması sorulan tutuksuz sanıklardan Erkan Demir de dava konusu örgütün var olduğundan bile haberdar olmadığını, sanıklar arasında ismen tanıdıkları bulunduğunu ve onları da görevli olduğu için tanıdığını aktardı.

Demir, ''İddianamede kanıt olarak yer alan görüntüler eğlence maksadıyla çekilmiş görüntülerdir ve rıza ile çekilmiştir. Evimde ve iş yerimde yapılan aramalarda bir kanıt bulunamamıştır. 15 kez takdir aldım. İddianamedeki, 'erkan'dan' isimli dosyayı ilk defa gördüm. Kaydedildiği tarihte görevdeydim. Üzerime atılı suçlarla ilgili somut delil yoktur, beraatimi talep ediyorum'' dedi.

Sanıklardan Hakan Özergün de elde edilen bilgilerin kişisel bilgiler olduğunu, hukuki değeri bulunmadığını ve belgelerin örgütsel bağının olmadığını savundu.

Taltif ve takdir belgeleri bulunduğunu belirten Özergün, ''Görevlerimi bağlılıkla yerine getirdim. Çirkin iftiralarla bir ilgim yoktur. Bu suçlamalar vatana ihanet suçuyla eş değerdir. Evimden çıkan CD'ler görev amaçlıdır'' diye konuştu.

Savunması sorulan sanıklardan Teğmen Selin Topal da ''Deniz Harp Okulundaki 8 bayan öğrenci hakkında özel bilgileri İbrahim Sezer'e verdiğim iddia ediliyor. Bu şahsı tanımıyorum. Öğrenci olduğum bir tarihte kaydedilen belgeleri benim hazırlamam mümkün değil. 6 öğrenci alt sınıfımdır. Bu durum alt-üst ilişkisine aykırıdır'' dedi.

Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanıklar Cem Ciran, Fırat Güner Harman, Aysam Akses, Halil Hanbal, Murat Önder, Cüneyt Hakan Bağcıoğulları ve Fahri Yavuz Uras da haklarındaki suçlamaları kabul etmediler.

Duruşma 7 Ekim Cuma gününe ertelendi.

En Çok Aranan Haberler