Türkiye'de şu anda kaç kanser hastasının olduğu bilgisine sahip olmadıklarını belirten Yrd. Doç. Dr. Mehmet Artaç, "Sağlık Bakanlığı'nın Kanser Araştırma Dairesi'nin kanser hasta sayısının belirlenmesi için çalışmaları var. Kanser giderek artan bir hastalık. 2020'li yıllarda yani 10 yıl sonra dünyada şu anki kanserli hasta sayısının 1.5 kat artacağını tahmin ediyoruz. Türkiye'de de aynı oranda artacaktır. Mesela Konya'da kanserli hasta sayısı 2 bin civarında, aslında bölgesel olarak hesaplarsak bu rakam 3 bin civarındadır. 2 milyon Konya, 1 milyon da çevre şehirlerin nüfusunu saydığımızda beklenen hasta sayısı bunun 1,5 misli yani yıllık 3 bin hasta olduğunu düşünüyoruz. Kanser için önemli risk faktörü yaştır. Yaş arttıkça kanser görülme sıklığı artıyor, hastaların 3'te 2'si 60 yaşın üzerindedir" dedi.
Türk insanının genç bir nüfusa sahip olduğunu kaydeden Artaç, "Ama her geçen gün biraz daha yaşlanıyoruz, kanser riski artıyor. Gençler artık ortaöğretim çağında sigaraya alışıyor. Sigara dışında hava kirliliği, çevresel faktörler, aldığımız gıdalar, içtiğimiz sudaki arsenik oranı bile sigaranın arsenik oranını artırabiliyor. Bunların yanı sıra yine gençlerin çok tükettiği konserveler, bekletilmiş gıdaların yanı sıra hayvansal gıdalar da kanseri tetikleyebiliyor. Çünkü hayvanlarda uygulanan ilaç ve
besinler de kanserojen madde olabiliyor. Tabii birçok faktör var. Bu faktörler kanserin giderek yayılmasına sebep oluyor. Ama genç yaşta kanser hastalığına yakalananlarda bu çevresel faktörlerden daha çok genetik ve ailesel faktörler yer alıyor. Önümüzdeki 10 yıl içinde 1.5 misli artacağını tahmin ettiğimiz kanserle ilgili toplumun bilgilendirilmesi, çevre yönünden duyarlılığın artırılması, sigaraya karşı gençlerin uyarılması oldukça önem taşıyor" şeklinde konuştu.
Şu anda kanserin belirlenen 200 farklı çeşidi bulunduğunu ifade eden Artaç, "Ülkemizde en sık görülen kanserler kadınlarda farklı, erkeklerde farklıdır. Bayanlarda meme, akciğer ve mide kanseri görülüyor. Mesela meme kanseri kadınlarda görülen kanserlerin yüzde 30'unu kapsarken, ölümlerin yüzde 10'una tekabül ediyor. Tabii sık görülüyor ama öldürücülüğü biraz daha azalmış durumda. Bunun sebebi kanserde erken tarama programlarıdır. Özellikle meme kanserinde erken teşhis konulması ve hastaların sağ kalımlarının uzaması, tedavide bir takım gelişmelerin ortaya çıkması kanserdeki ölüm oranlarının azalmasına neden oluyor." dedi.
Erkeklerin en çok yakalandığı kanser türüyle ilgili de bilgiler veren Yrd. Doç. Dr. Mehmet Artaç, "Erkekler en çok prostat, kolon ve kalın bağırsak kanseriyle karşılaşıyor. Bunların yanı sıra önemli sayıda akciğer, mide kanseri de olabiliyorlar. Kanserler içerisinde akciğer kanseri ölümlerde başı çekiyor. Bu kanser türünde erken teşhisin faydalı olduğu şu ana kadar görülmemiştir. Aileden birinde kanser görülüyor diye diğer bütün aile bireyleri büyük risk altında değil. Ailevi kanserler, kalın bağırsaklar yani kolon kanseri için önemli. Bunlarla ilgili eğer başvurulan merkezdeki genetik ya da onkoloji uzmanı ailenin bir takım riskleri taşıdığına kanaat getirirse daha ileri tetkikler ülkemizde yapılabilir ve birtakım koruyucu önlemler önerilebilir. Ama bu herkese yapılabilecek bir şey değil. Böyle bir genetik risk belki tüm kanserlerin yüzde 5'ini, yani az bir kısmını teşkil ediyor. Bu konuda ailede şayet birden fazla, özellikle birinci ve ikinci derecede akrabalarda kanserli hasta varsa bununla ilgili
danışılabilir" diye konuştu.
(İHA)