Tarih: 25 Ağustos 2009.. Yer: Spor medyasının kapısından pek giremediği için nefret ettiği, ancak sporla ilgili bütün üst düzey kulislerin döndüğü İtalyan restoranı Papermoon..
Ben, Reha Muhtar ve Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören ile öğle yemeği için sözleşmişiz.. Ancak ekip genişliyor, önce teknik direktör Mustafa Denizli, sonra da Gaziantepspor Başkanı İbrahim Kızıl katılıyor ekibe..
Meşhur Tabata transferi bu masada gerçekleşiyor.. Rodrigo Tabata bölümünü sevgili Reha Muhtar, en az 5 kez farklı farklı dönemlerde kaleme aldığı için o bölüme hiç girmiyorum..
O masada Beşiktaş'la, Gaziantep'le, Türk futboluyla ilgili pek çok şey konuşuluyor.. Konulardan biri de Serdar Özkan.. O hafta Beşiktaş-Gaziantep maçı var..
Beşiktaş lige iyi başlamamış ama masada İbrahim Kızıl bulunduğu için pek Gaziantep randevusu gündeme gelmiyor.. Belki Denizli ve Demirören'in zarafetinden..
Sanırım o maçı çantada keklik görüyorlar (karşılaşma 0-0 bitti), bu nedenle pek konusunu açmıyorlar.. Ama mevzu ertesi haftaki Galatasaray derbisine kilitleniyor.. Biz sordukça, Denizli kafasından geçenleri anlatıyor.. Ve "En büyük kozum Serdar Özkan olacak" diyor..
Futbol konusunda Denizli'nin yanında pek fikir beyan etmeyen, genelde tebessüm etmekle yetinen Demirören ilk kez dayanamayıp söze giriyor "Yapma be hocam.. Ben de 'Derbiyi rahat kazanırız' diyordum.. Şimdi anladım ki, pek umut yok.."
Mustafa Denizli hafiften bozuluyor.. Reha Muhtar ile ben hemen lafın üstüne atlayıp, Yıldırım Demirören'i Serdar Özkan ile ilgili konuşturmaya çalışıyoruz.. Çalışmaya gerek yokmuş meğer, Beşiktaş Başkanı çok doluymuş Serdar Özkan'la ilgili...
- "Hoca planlarını Serdar Özkan üzerine yapıyorsan, bence yeniden gözden geçir.. Beşiktaş'a başkan olduğumdan beri ben Serdar Özkan'ın patlama yapmasını bekliyorum.. Şeref Tribünü'nde, TV başında günlerim, aylarım, yıllarım geçti.. Ama Serdar bir türlü patlamadı.. Artık anladım ki, patlama ihtimali de yok.. Onun kadar kale önüne iyi gelen topçu yok.. Artı, kale önüne geldikten sonra onun kadar saçmalayan da yok.. Kaçırdığı gollerin yarısını atsa, hem o kral olmuştu, hem Beşiktaş hep şampiyon.."
Denizli "O kadar da değil başkan" demeye kalkıyor.. Demirören günün sözünü çıkarıyor ağzından.. "Revna'ya, arkadaşlarıma, çocuklarıma bile söyledim.. Eğer günün birinde kanser olursam, sebebi Serdar Özkan'dır.. Onun kaçırdığı gollere, yapamadıklarına kızmaktan, kendini gösterecek diye beklemekten yoruldum artık.. Sen ve senden önceki hocalar hep Serdar'ı istediler diye içime de atıyorum.. Hadi hayırlısı bakalım.. Ama uyarayım.. Tecrübeyle sabit: Bu Serdar Özkan'dan hiçbir şey olmaz.. Seni de yakar, beni de.."
Demirören'i tanıyanlar bilir.. Hiçbir konuda böyle kılıç kadar keskin ifadeler kullanmaz.. O derbiyi hatırlamayanlara, skorun 3-0 G.Saray lehine olduğunu belirteyim.. Serdar da kale ağzından 3 tane yüzde 100 gol kaçırdı.. Neticede Demirören haklı çıktı.. Üstüne sezon sonuna doğru yaşanan kumar mevzuu.. Ataşehir'deki bir illegal kumarhanede, İbrahim Kaş ile birlikte sabahlara kadar kumar oynamış.. Büyük paralar kaybetmiş, karşılığında da Beşiktaş Kulübü'nün kendisine verdiği senetlerle ödeme yapmış.. Biz Serdal Adalı'nın yalancısıyız.. Kumarhane işletmecileri, kulübün kapısına dayanmışlar..
"Serdar Özkan'ı Beşiktaş nasıl bu kadar kolay gözden çıkardı? G.Saray nasıl böyle kolay transfer etti?" diye merak edenler varsa.. Bu bilgileri dipnot olarak aktarmak istedim.