Adana Sistem Tıp Merkezi'ne getirilen cihazla ilgili bilgi veren Nükleer Tıp Uzmanı Dr. Kemal Atilla, cihazın tıp dünyasında yeni bir çığır açtığını belirterek, birçok hastalıkta kullanılabileceğini söyledi. Cihazın çalışması yönünden de kesin sonuçlar verdiğini belirten Dr. Atilla, "Önce glikoz gibi basit şeker bileşenleri, pozitron ışıması yapan ve dokuda sinyal oluşturan sıvı madde haline dönüştürülerek damar yolu ile hastaya enjekte ediliyor. PET cihazını saran ve dedektör olarak adlandırılan algılayıcılar, dokulardan oluşan bu sinyalleri toplayarak kaydediliyor. Kaydedilen bu sinyaller elektronik ortamda bilgisayar aracılığıyla görüntüye dönüştürülüyor. Bu şekilde vücuttaki normal ve anormal bölgeler 3 boyutlu olarak görülüyor. Bu sayede anormal olan bölgenin tomografik şekilde hangi organda veya dokuda olduğu belirleniyor" dedi.
Bilgisayarlı tomografi ve MR cihazlarının kanser gibi önemli hastalıkların saptanmasında hala kullanıldığını hatırlatan Atilla, "Bu cihazlar çeşitli hastalıkların tanı ve tedavisinin takibinde uzun süredir kullanılıyor. Bu cihazlar çoğunlukla hastalıklı bölgeyi saptayabiliyor. Ancak örneğin akciğerde saptanmış olan bir kitlenin kanser olup olmadığı hekim ve hasta açısından her zaman sıkıntı olmuştur. Hasta ise kitlenin kanser olup olmadığı konusunda sıkıntıya giriyordu. Ancak PET cihazı bu kitlenin hem metabolik davranışı, hem de anatomik yerleşimi hakkında bilgiler veriyor" diye konuştu.
Cihazın en çok akciğer, meme, lenf bezi, beyin, kalın bağırsak, yeme borusu, troid, rahim ağzı, pankreas gibi organ ve lenf bezlerinde oluşan kanserli dokuların incelenmesinde kullanıldığını belirten Atilla, cihazın, kanserli hastalıkların diğer organ veya dokulara yayılıp yayılmadığını da ortaya çıkardığını ifade etti.
PET cihazı, İstanbul, Ankara, İzmir'den sonra Adana Sistem Tıp Merkezi'ne getirilerek hizmet vermeye başladı.