'Kanun Zoruyla Dershane Kapatmak Özel Teşebbüse Darbedir'

Dershanelerin kapatılması yasa tasarısı toplumun birçok kesiminden tepki çekmeye devam ediyor. Dershanelerin kapatılmasının yanlış olduğunu anlatmak için Tokat'ta 16 sivil toplum kuruluşu ortak basın toplantısı düzenleyip, dershanelerin kapanmasına yönelik kanun tasarısı hazırlanmasına tepki gösterdi. STK'lar dershanelerin birer özel teşebbüs olduğunu bu hürriyetin engellenemesinin özel teşebbüse darbe olacağına dikkat çektiler.Tokat Gazeteciler Cemiyeti, Beyazay Derneği, Ziraat Odası, Tokat Eğitim Vakfı, Hande Hanımlar Derneği, Berberler Odası, AKSİAD Kadın Girişim Grubu, Tokat Ufuk Eğitim Yardımlaşma Derneği, İNKİSAF Teknik Elemanlar Derneği, TOKDER Çalışanlar Derneği, CHP Kadın Kolları, Saadet Partisi Kadın Kolları, Tokat Çevre ve Kültür Derneği, Makine Mühendisler Odası, Müteahhitler Odası ve Mimarlar Odası adına ortak basın açıklamasını Tokat Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Kemal Özdilek yaptı. Özdilek, Pirhan Restaurant'ta yapılan ortak açıklamanın Tokat il merkezinde dershane kapanmasına karşı çıkan 16 STK’nın ortak görüşü olduğunu ifade edip, dershanelerin özel işletme olduğunu vurguladı. Cemiyet Başkanı Özdilek, ortak açıklamanın son günlerde ülke gündemimizde yer alan özel teşebbüs hürriyeti önüne konulmaya çalışılan engelin ortadan kaldırılması ile ilgilidir. Hepimizin malumu demokrasilerin vazgeçilmezi özgürlüklerdir. Özgürlükler içerisindeki en temel başlıkta eğitim sisteminin özgürlüğüdür. Eğitim sistemini bir kalıp içerisine sokmaya çalışmak ancak anti demokratik yönetim sistemlerinin bir ürünüdür” diyerek kapatmanın özel teşebbüslere vurulan darbe olacağını dile getirdi. “ÜLKEMİZDE EĞİTİMİN KALİTESİ BÖLGELERE GÖRE DEĞİŞİYOR”Doğu ile batı arasında, hatta aynı şehir içinde okullar arasında kalite farkı olduğunu vurgulayan Özdilek, “Ülkemizin jeopolitik yapısı gereği, Batı Anadolu, İç Anadolu ve Doğu Anadolu’nun hemen her anlamda birbirinden farklılıklar gösterdiği bilinen bir gerçektir. Eğitim şartlarının da aynı eksende farklılıklar gösterdiği bilinmektedir. Her bölgenin kendi yaşam koşulları, iklim koşulları, ekonomik koşulları ve eğitimli birey koşulları birbirinden farklıdır. Sadece yaşadığımız ülke gerçeklerinden yola çıkıldığında, yapılacak analizde dershanelerin kapatılma düşüncesinin ne kadar yanlış olduğu ortadadır. Dershaneler bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de eğitim sisteminin olmazsa olmaz parçalarındandır. Dershanelerin varlık sebeplerini ortadan kaldırmadan, amaçsızca yok etmeye çalışmak, bir kalp hastasına estetik yapmanın ötesindeki bir operasyon değildir. Ayrıca dershaneler eğitim sorunlarının sebebi değildir. Okullara alternatif değil, sınavlara hazırlık kurumlarıdır. Okullarda alınan eğitimi pekiştiren dershaneler, eğitim sisteminin bir parçası olarak çalışmalarını sürdürmelidirler. Bu kurumların bırakın kapanması, sayılarının artırılması gerektiği ortadadır." ifadelerini kullandı.CEVABI BEKLENEN SORULARÖzdilek bu süreçte herkesin bazı soruları kendisine sorması gerektiğine vurgu yapıp sözlerini şöyle sürdürdü: “Dershane ve etüt eğitim merkezleri kapatıldığında, okullar arasındaki eğitim ve kalite farkı nasıl giderilecek? Öğrenci takviye eğitim ihtiyacını nereden karşılayacak? Lise mezunu öğrenciler sınavlara nerede ve nasıl hazırlanacak? Öğrenci okul dışında boş zamanlarını nerede geçirecek? Özel okul kontenjanlarının yüzde 40'ı boşken dershaneler okula nasıl dönüştürülecek? Veliler özel okul ücretlerini nasıl ödeyecek? Klasik eğitim anlayışı ile eğitim alan öğrenci test tekniğini nasıl öğrenecek? Arz talep dengesi içerisinde kurulan özel teşebbüslere nasıl kilit vurulabilir?” Cemiyet Başkanı Özdilek, “Saydığımız nedenlerden ötürü dershane ve etüt merkezlerini kapatmaya yönelik çalışmalar eğitim öğretim açısından yeni sıkıntılar doğuracağını düşünüyoruz.” dedi.'DERSHANELER KENDİLİĞİNDEN YA DA İHTİYACIN ORTADAN KALKMASIYLA KAPANABİLİR'Milli Eğitim Bakanlığının halen oturmuş bir sistemi olmadığına dikkat çeken Özdilek açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “11 yılda 5 bakan değişti, sınav sistemleri değişti. İlerisi için ne olabileceğine dair bir öngörü yok. Son yıllarda yapılan değişiklikler ile eğitim camiası deneme tahtasına çevrilmiştir. Robert Koleji mezunu bir öğrenci ile Anadolu Lisesi mezunu bir öğrenci arasındaki eğitim eşitsizliğinin ortadan kaldırma ve fırsat eşitliği yaratma gayreti gösteren dershaneler siyasi malzeme olarak kullanılmamalıdır. Anadolu gerçeklerinden yola çıkıldığında dershaneler küçük yaşta eline silah verilen öğrencilerin önündeki en büyük kalkandır. Dershaneler, eğitim sisteminde bir sorun değil, var olan sorunların bir sonucu olarak hayat bulmuşlardır. Dershaneler kendiliğinden ya da ihtiyacın ortadan kalkmasıyla kapanabilir, ama baskıyla, kanun gücüyle kapatılmaya kalkışılması anti demokratik bir yaklaşımdır. Ayrıca son yıllarda gerek devlet, gerekse hükümetin yaklaşımları devletin küçülmesi ve özelleştirmenin önünün açılması yönündedir. Her anlamda özelleşme yolunda adım atanların kendiliğinden özelleşerek ve eğitim camiasına ait belirli bir yükü de omuzlayarak götürmesine destek vermeleri gerekirken, bu sektörü tekelleşmeye doğru götürmek istemeleri ancak, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu sözüyle ifade edilebilecektir. Dershaneler sadece kendi çalışanlarına değil çevresinde bulunan 55’e yakın farklı sektöre de ekonomik katkı sağladığı bilinmektedir. Tüm bu ve daha çok bir araya gelebilecek gerekçeler doğrultusunda Anayasamızın da 10., 42. ve 48. maddelerindeki eşitlik, hür teşebbüs ve insanların öğrenme talebinin kısıtlanamayacağı gerçeklerine de dayanarak, dershane kapatmanın hiçbir asli gerekçesi yoktur, diyoruz tüm katılımcı sivil toplum kuruluşlarımız adına dershaneler kamu dışındaki halkın arasından çıkmış kuruluşlardır. Hükümetin şu an yapmaya çalıştığı, halkın istekleri önüne set koymaksa doğru bir yaklaşım değildir.