Yaz mevsiminin başlamasıyla birlikte romatizmal hastalığı olan vatandaşların tatillerini kaplıcalarda geçirdiklerini belirten Yıldız, "Kronik romatizmal hastalığı olan hastalar kaplıcaya gittikten sonraki dönemde daha az ilaç kullanıldığını ve ağrıların azaldığını belirtilmektedir. Kaplıca tedavisinde daha çok 15 ile 20 gün arasında değişen kürler uygulanmaktadır. Halk bilinçsiz bir şekilde kaplıcalara gitmekte ve istenmeyen yan etkiler oluşmaktadır. Vücut sıcaklığındaki suyun etkisiyle, daha fazla sıcaklıktaki suyun etkisi hemen hemen aynıdır. Daha sıcak sulara girilmesi sonucu, yanıklar ve kısa sürede nefes darlığı ortaya çıkabilir." dedi.
Bir insanın havuza girdiğinde, 30-40 milyon arasında mikrobu havuza bıraktığını belirten Yıldız, "Havuza girmeden önce mutlaka banyo yapılmalı ve havuzun suları 3 günde bir değiştirilmelidir. Bazı uzmanlar havuz sularının mutlaka klorlanması gerektiğini belirtmektedirler. Havuz suyunun temiz tutulmaması durumunda cilt hastalıkları oluşmaktadır. Kaplıcalardan genellikle romatizmal hastalığı olanlar fayda görmektedir. Bunun yanında diğer hastalıklarda da faydalı olduğu belirtilmektedir. Bunlar; kireçlenmeler, iltihapsız romatizmal hastalıklar, mekanik bel ve boyun problemleri, çalışma ortamına bağlı boyun ve bel ağrıları, ortopedik problemler, spor yaralanmalarına bağlı ağrılardır." diye konuştu.
Su içinde bulunan erimiş mineral ve gazların deri yoluyla emilmesi sonucu vücut metabolizmasında değişiklere neden olduğunu belirten Yıldız, "Kaplıca tedavisinin bir diğer etkisi de termal etkidir. Uzmanlar bu görüş üzerinde hemfikirdir. Suyun sıcaklığının artması ile kan dolaşımının artması, metabolizmanın hızlanması, sinir sisteminin ve hormonal sistemlerin uyarılmasıdır. Kaplıca tedavisi sırasında artmış çevre ısısına bağlı olarak kan dolaşımında artma, kas spazmlarında azalma hareket kapasitesinde artma ve psikolojik rahatlama da sağlanır." şeklinde konuştu.
Kaplıca tedavisi başladıktan sonra 3-6 gün sonra şikayetlerde azalma görülürken, birden ağrıların artması sonucunda birçok hastalığın arttığını belirten Yıldız, "Kaplıca sonucunda ağrılarda artma, ateş yükselmesi, uykusuzluk, iştahsızlık, bulantı, kusma, kabızlık veya ishal, çarpıntı, terleme, üşüme, sıcağa ve soğuğa tahammülsüzlük benzeri bulgular ortaya çıkar. Buna kaplıca veya banyo reaksiyonu veya termal kriz denir. Sebebi hormonal veya sinirsel yapıların bozulmasıdır. Acilen tedavi gerektirir." ifadesini kullandı.
Bazı hastalıkları olanların kaplıcalara girmemesi konusunda uyaran Yıldız, "Ateşli hastalıklar, iltihablı romatizmal hastalıklar, ağır kansızlık, kanser ve benzeri hastalıklar, kanamalı hastalıklar ve kanamaya meyilli hastalığı olanlar, kadınlarda adet dönemleri, gebelik ve doğum sonrası dönemler, ağır kalp, akciğer, böbrek ve karaciğer hastalıkları ve yetmezlikleri, koroner arter hastalıkları, kalp krizi geçirmiş hastalar, yakın zamanda kalp anjini spazmı geçirmiş hastalıklar, değişken tansiyona sahip hastalar ve yüksek tansiyonu olan hastalar, yaygın varisler, iltihabı veya tıkayıcı damar hastalığı olanlar, mide kanaması geçirenler, açık yarası bulunanlar, kanı sulandıran ilaç kullananlar, damar hastalığına bağlı felç geçirenler, sara nöbeti geçirenler, akıl hastaları, ileri yaşta ve düşkün olanlar ve aşırı şişman olan hastaların kaplıcalara gitmemesi gerekir."şeklinde konuştu.