Sinop sahilinde binlerce denizanasının bir arada olduğu görüldü. Vatandaşlar durumu deniz kirliliğin artmasıyla bağdaştırdı. Durumun 90’lı yıllarda hamsi popülasyonuna verdiği zararla akıllarda kalan türlerin Karadeniz’de artmasından kaynaklı olabileceği akıllara geldi. Uzman görüşüne göre ise şu an için korkulacak bir şey yok. Denizanası ile kirliliğin bir alakası olmadığı gibi zaman zaman bu görüntülerin yaşanması da doğal. Karadeniz’de türlerin popülasyonu dengede seyrediyor. Karadeniz’deki denizanaları da son derece zararsız.
90’lı yıllarda yaşanan zararlı tür istilası ile ilgili bilgi veren Sinop Üniversitesi Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Levent Bat, “Ancak ‘ktenefor’ dediğimiz bazı taraklı hayvanlar, jelimsi organizmalar istilacı tür olarak Amerikan gemilerinin sintine sularıyla Karadeniz’e ulaşmış, 90’lı yılların sonuna doğru artmıştır. Ve balık popülasyonu azalmıştır. Çünkü bu ‘ktenefor’ dediğimiz ‘mnemiopsis leidyi’ adını verdiğimiz tür anormal şekilde balıkların yediği besinlere ortak olmuştur. ‘Copepod’ gibi küçük canlılara, mikroskobik canlılara zooplanktonik organizmalara ortak olduğundan dolayı, hamsi besin bulamamış ve popülasyonlarında çok bir düşüş olmuş ve milyonlarca lira zarara uğramıştık. Çünkü popülasyon bayağı düşmüştü” dedi.
O yıllarda Karadeniz’e gelen yeni bir türle durumun atlatıldığını ve Karadeniz’de zararlı bir tür olmadığını belirten Prof. Dr. Levent Bat, “Ancak daha sonradan gelen başka bir jelimsi ‘beroe ovata’ dediğimiz tür bunları tükettiğinden dolayı popülasyon dengesi ve hamsi popülasyonu dengelenmişti. Ancak şunu söylemek gerekiyor bildiğimiz ‘aurelia aurita’ dediğimiz ve bir de ‘rhizostoma pulmo’ dediğimiz iki tane denizanası türü vardır. Biri küçük ince, biri de büyükçe ve renkli olan. Renkli olanın tabii ki yüze çarptığı zaman alerjik olan bünyelerde zararlı kızarıklık verebilir. Ama bir Marmara’daki ya da Ege ve Akdeniz’e bulunan zararlı denizanaları burada henüz yaşamamaktadır. Karadeniz’e henüz adaptasyon sağlamamışlardır. Denizanaları ile ilgili olarak özellikle jelimsi organizmalar konusunda bakacak olursak bazı organizmaların zararlı olabildiği söyleniyor. Ancak Karadeniz’de yaşayan denizanalarının herhangi bir yakıcı özelliği ya da sağlığa zararlı bir durumu söz konusu değildir” diye konuştu.
Sinop sahilinde görülen denizanaları ilgili korkulacak bir durum olmadığını ve durumun doğal olduğunu belirten Levent Bat, “Geçenlerde Karadeniz kıyılarına vuran denizanalarının da herhangi bir sakıncası yok. Onlar belki şiddetli rüzgârların etkisiyle gelmiş olabilir. Ya da üreme dönemlerinde belli sıcaklıklara doğru geldiklerinden kaynaklı olabilir. Ama onların herhangi bir zararının olmadığını söylemek söz konusudur. Bunlar ‘karnivor’ hayvanlardır yani etçildirler. Bunlar denizlerdeki küçük zooplanktonik organizmaları tüketiyorlar. Çok aşırı bir şekilde tabi artması iyi bir şey olmayabilir çünkü diğer küçük balıkların besinlerine ortak olduğu için. Ama normal olarak bakıldığında yüzyıllardır vardır. Yine olacaktır. Herhangi bir direkt sağlığa zarar verici şekilde değildir. Özellikle Karadeniz için söylüyorum bunları” şeklinde konuştu.
Karadeniz için ekosistemin dengede olduğunu belirten Prof. Dr. Bat, “Şu anda ekosistem dengesinin iyiye doğru seyrettiğini söyleyebilirim. Karadeniz’in 90’lı yılların başına doğru ‘mnemiopsis leidyi’ dediğimiz ‘ktenefor’ türü ‘o da bir jelimsi organizma denizanası değil’ onların artmaya başlaması tehlikeliydi. Daha sonradan başka bir jelimsi organizma olan ‘beroe ovata’ ‘yine o da yabancı gemilerin sintine sularıyla Karadeniz’e gelmiş’ Karadeniz’de çok doğal bir ortam bulmuş ve çok bolda besin bulduklarından yayılmışlardır. ‘Beroe ovata’ dediğimiz organizmalar ‘mnemiopsis leidyi’yi tükettiğinden dolayı zararlı organizmalar azalmışlardır. Onlar da yine dengeye gelmiştir. Dolayısıyla onların tamamen istila edip tekrardan şu an için balık popülasyonunu zarara uğratacak bir durumu söz konusu değildir. Normal denizanalarının da çok büyük boyutlarda zararı söz konusu olmadığını söyleyebilirim. Şu anki verilerle yapılan çalışmalarla” ifadelerini kullandı.
Panik yapılmaması gerektiğini dile getiren Bat, “Kıyılara zaman zaman gelmeleri doğaldır. Ama tabii ki insanlar ölmüş olarak kıyılara gelen bu canlıları gördüğü zaman bazen panik yapmaktadırlar. Ancak bunların vücutlarının çoğu zaten su olduğu için vücutların güneşi gördükleri zamanda eriyebiliyorlar. Herhangi bir durum söz konusu değil. Sadece yazın belki yüzme sırasında anormal derecede yoğunlaşırlarsa, özellikle büyük olan yakıcı organelleri bulunan bu denizanaları fiziksel olarak zarar verebiliyor. Özellikle alerjik durumları yüksek olan küçük çocuklarda ya da insanların vücutlarına zarar verebilirler ama öldürücü şekilde Karadeniz’deki türlerin en azından tehlikeli bir boyutu yoktur” sözlerine yer verdi.
Kaynak: İHA