HABER

Karadeniz, ölü deniz haline geldi

SAMSUN (İHA) - Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, Karadeniz'e yıllardır ağır metallerin taşındığını ve ölü deniz haline geldiğini belirterek, artık 15-20 yıl öncesi gibi bereketli olmadığını belirtti. Pepe, "AB sürecindeki Türkiye'nin, Avrupa'nın en gelişmiş ülkelerinin çevre standartlarını yakalaması için son derece kararlıyız" dedi.

Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, Samsun'da, Aşağı Avdan Köyü mevkiindeki Düzenli Katı Atık Depolama Alanı'nın temelini attı. Vali Mustafa Demir, Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, AK Parti İl Başkanı Fuat Köktaş, AK Parti Samsun Milletvekilleri Ahmet Yeni, Mustafa Demir, Mustafa Çakır ve Karadeniz kıyısında bulunan illerin belediye başkanları ve alt kademe belediye başkanlarıyla vatandaşların katıldığı törende konuşan Bakan Pepe, çevrenin önemine dikkat çekti.
Dünyadaki şehirleşme ve sanayileşmenin gelişmesiyle sanayi ve evsel atıkların sıkıntı oluşturduğunu belirten Bakan Pepe, "Samsun ve Karadeniz Bölgesi'nin bütün illerinde de aynı sıkıntı oluşmuştur. Samsun'da çöpler Yılanlıdere'ye dökülüyordu. Ülkemizde çöplerin bir kısmı Yılanlıdere, bir kısmı Kurbağalı dereye, bir kısmı Kuru dereye dökülüyor. O dereler akıyor, çöpler göllere, denizlere gidiyor. Türkiye'deki önemli miktardaki belediyelerinin şu andaki fotoğrafı Samsun'un fotoğrafıyla birebir örtüşüyor. Samsun'daki bu tesisle sorun ortadan kalkıyor. Aynı projeyi Rize-Trabzon arasında yapmayı düşünüyoruz" diye konuştu.

Bakan Pepe, Türkiye'nin dört bir yanında yabancı ve yerli sermayeyi bir araya getirerek belediyelerin, çevre, deniz, toprak daha da önemlisi insan hayatını tehdit eden ağır çevre sorunlarının önüne geçilmesine çalıştıklarına dile getirdi. Bakan Pepe, "Biz çevre ve Orman Bakanlığı olarak ülkemizdeki bütün belediyelerimizde temiz içilebilir içme ve kullanma suyunun, yine atık suların bertarafının ve onların arıtılmasının, evsel ve sanayi atıklarının çevreye, insana, tabiata zarar vermeden bertaraf edilmesi için Çevre Kanunu'nda çalışmalar yaptık. AB sürecindeki Türkiye'nin Avrupa'nın en gelişmiş ülkelerinin çevre standartlarını insanımıza getirme noktasında hükümetimizin son derece kararlı olduğunu gösterdik. Yarın öbür gün belediyeler ve sanayi tesisleri bize verdikleri planlarını yerine getirmezlerse bunun her türlü yaptırımı olacak. Buradan belediyeleri ve sanayicileri uyarıyorum" şeklinde konuştu.

Karadeniz'in kirlenmesine karşı Türkiye'nin de taraf olduğu uluslararası korumacı bir anlaşmanın Bükreş'te imzalandığını dile getiren ancak, gelinen noktada Tuna, Dinyeper, Dinyester gibi nehirlerin Karadeniz'i ölü deniz haline getirdiğini vurgulayan Bakan Pepe, "Bu nehirlerle taşınan ağır metaller Karadeniz'i adeta ölü deniz haline getirmiş. 15-20 yıl önce Karadeniz balık çeşitleri açısından son derece zengindi. Çocukluğumun geçtiği Trabzon'da balıklar sahillerde karaya vurur, elimizle toplardık. Karadeniz bugün o kadar fedakar ve bereketli değil. Çünkü biz yıllarca 'Denizler kirlenmez, akarsu kir tutmaz' demişiz. Bütün dünyayla birlikte 'okyanuslar da kirlenir'i öğrenince önlem almaya çalışıyoruz" dedi.

Karadeniz'in kirlenmesi sürecinde insanların sağlığından olduğunu, bölgedeki kanser vakalarının tek sebebinin Çernobil faciası olmadığını da kaydeden Bakan Pepe, şunları söyledi:

"Bu kanser vakalarında 'Karadeniz bir uçtan bir uca evsel, tehlikeli atıkların depolandığı bir mezarlıktır' diyenlerin de payı var. Bunun karşılığı elbette soluk benizli çocuklar. İnsanlarımızı kirlilik nedeniyle düştükleri onulmaz hastalıklar sonucu kaybediyoruz. Yaptığımız kirliliğin bedelini bu şekilde ödüyoruz. Bizim devlet olarak Anayasa'nın bize verdiği sorumluluk doğrultusunda insanımızın ruh, beden ve çevre sağlığını korumak, gözetmek görevimiz vardır. İşte bu görev bilinciyle ülkemizin 4 bir tarafından çevre sorunlarına geçmişe göre fazla duyarlılık gösteriliyor. Bugün sivil toplumun Türkiye'nin her yanında bizlere destek olan tavrından dolayı teşekkür ediyoruz. Ülkenin devasa sorunları katılımcı bir anlayışla, demokrasinin olmazsa olmazı yerinden yönetim anlayışıyla çözülebileceğini bir kez daha görüyoruz ki belediyeler bu işin en önünde olması gereken kurumlardır. TCK'nın 181 ve 182. maddelerinde çevreye karşı işlenen suçlarda hapis cezası geliyordu. Bunu belediyelerin şu anki durumunu gördüğümüz için 2 yıl erteledik. Bu sonsuz erteleme değildir. 2 yıl içinde belediyeler bu zamanı iyi değerlendirmeli. Bunun sonunu şimdiden görmeli. Belediye Başkanları ve Sanayi tesislerini uyarıyorum. Çevreye karşı gösterilecek hassasiyet, insan hayatına karşı gösterilecek bir hassasiyet ve duyarlılıktır."
Bakan Pepe, Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılma ili birlikte butona basarak temel attıktan sonra kesilen kurbanın başında dua etti.

Törenin sona ermesinin ardından da gazetecilerin sorularını cevaplayan Pepe, "Bursa Uludağ'daki teleferik düzenlemesiyle birlikte 5 bin ağacın kesilip kesilmeyeceğiyle" ilgili bir soru karşısında, "5-10 bin ağaç kesilmesi söz konusu değil. Ama bizim Orman Genel Müdürlüğümüz her yıl bir kaç milyon ağaç kesiyor. Milyonlarca ağaç ihtiyaçtan kesiliyor. Biz de 250 milyon ağaç dikiyoruz. Ağacı seyreltmek, endüstri ihtiyacdı için kesiyoruz. Bir takım şeyler düzenlemeler yapılırken ufak tefek şeyler olabilir. Ancak büyük ölçekte bir şey yok. Bursa'da kesilecek ağaçları daha henüz saymadım. Saydıracağım. O zaman söylerim" dedi.

Pepe, İskenderun Körfezi'ndeki çevre kirliliğinin geldiği noktanın sorulması üzerine de şu bilgileri verdi:

"İskenderun Körfezi'nde gemi battı. Bununla ilgili Dışişleri Bakanlığımız'ın da önderliğinde yaptığımız diplomatik temasların neticesini geçtiğimiz gün Cenevre'de yapılan Bağdat Sekreteryası önderliğindeki toplantıda biz neticeyi aldık. Netice nedir? İspanya Hükümeti atığı almayı, Lafarge firması bunu tazmin etmeyi kabul etti. Bu sonuçla Türkiye'nin ve denizlerinin her türlü atık açısından uluslararası firmaların, örgütlerin depolama alanı olarak göremeyeceğini tüm dünyaya gösterdik. Samsun ve Sinop'taki İtalyan menşeli olduğunu bildiğimiz varillerle alakalı da aynı süreci bekliyoruz. Ayrıca, Samsun Limanı'nda batmak üzere 4 gemiyle ilgili bir sorun yok. Bunlarda atık söz konusu değil. Batıyorlar. Batar. Batan gemilerin nasıl çıkarılacağı, uluslararası ve ulusal hukuk sistemimizde bellidir. Batan gemileri ya Kıyı Emniyet Genel Müdürlüğü veya Deniz Müsteşarlığı çıkarır. Ama içlerinde atık varsa bizi ilgilendirir. Atık varsa onu sorun."

En Çok Aranan Haberler