Samsun (AA)- Karadeniz'de yaşanan kirlenme nedeniyle Karadeniz'in ekosisteminde aşırı değişimler gözlenirken, balık stoklarında da azalma yaşandığı bildirildi.
Yaklaşık 8 bin 350 kilometre kıyı şeridine sahip Karadeniz'in flora ve faunası evsel ve endüstriyel kirlenme nedeniyle her geçen gün fakirleşirken, kirliliğin önlenmesi için başlatılan uluslararası çabalar da yaşanan süreci engelleyemiyor.
Türkiye'nin yanı sıra Karadeniz'e kıyısı bulunan Bulgaristan, Gürcistan, Romanya, Rusya ve Ukrayna'nın Karadeniz'in kirliliğe karşı korunması ve iyileştirilmesini kapsayan stratejik eylem planını imzalamalarının üstünden 10 yıl geçerken, kirliliğin önlenmesi konusunda çok önemli ilerleme sağlanamadı.
31 Ekim Uluslararası Karadeniz Günü'nde bu nedenle çeşitli etkinlikler gündeme gelirken, kirlenme sonucu bir taraftan Karadeniz ekosistemi değişiyor, diğer yandan da balık stokları azalıyor.
Günümüzde Karadeniz bütün olarak çevre kirlenmesi ile karşı karşıya bulunuyor.
Karadeniz kıyı bölgesi, her geçen gün artan bir oranda gelişirken, yeni yerleşim ve sanayi tesislerinin sayısı da sürekli artıyor. Buradan çıkan evsel ve endüstriyel atıklar ise giderek Karadeniz'e daha fazla etki yapıyor. Aşırı kirlenen sular Karadeniz'deki biyolojik hayatın olumsuz etkilenmesine neden olurken, araştırmalara göre, Karadeniz, kıyılarındaki ülkelerin yanı sıra buraya akan nehirlerin geçtiği ülkelerin olumsuzluklarının da etkisi altında bulunuyor.
Avrupa'nın neden olduğu kirliliğin üçte biri Karadeniz'e ulaşıyor. Burada en tehlikeli olanı ise Tuna Nehri olarak biliniyor. Doğduğu Almanya'dan dökülmek için Karadeniz'e doğru 120 den fazla koldan gelen suyu da alan Tuna Nehri, sanayileşmiş ülkelerden, tarımsal alanlardan ve yoğun yerleşim yerlerinden geçiyor. Tuna Nehri, yaklaşık 81 milyon nüfus barındıran söz konusu yerlerden her yıl 900 ton bakır kirliliği alarak Karadeniz'e getirirken, bu da Karadeniz'in ağır metal kirliliğinden etkilenmesine neden oluyor.
Belirlemelere göre Karadeniz'de her yıl oksijensizleşen alan büyürken, deniz de adeta boğuluyor. Mevcut oksijenin önemli bölümünü ise düzensiz atıklar ve nütrientler (zemindeki besin tuzları) tüketiyor. Oksijen azalınca da deniz kirleniyor, bakteri seviyesi artıyor, yeni organizmalar geliyor ve bunun sonucunda da yaşayan canlı türleri ölüyor.