Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD) Çarşamba Seminerleri adı altında sağlık, spor, sanat gibi farklı alanlarda paylaşım ve değerlendirmelerin yapılacağı yeni bir webinar serisi başlattı. Her Çarşamba gerçekleşecek online etkinliğin bu haftaki konuğu Diyetisyen Mehlika Öktem Boz olurken seminerin konusu ise “Karantina günlerinde duygusal yeme sendromu” oldu.
Online seminer, EGİAD üyelerine açık olarak gerçekleşti. Etkinliğin açılışında konuşan EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Aslan, her bireyin kaygı düzeyi ve stresle başa çıkma yöntemlerinin birbiriyle farklılık gösterdiğini hatırlatarak, Covid-19 sürecinde tüm toplumların kısaca bireylerin farklı tepkiler verdiğine dikkat çekti. Aslan, “Kişilerde maruz kalınan durum ile ilgili konuşma ihtiyacı ya da tam tersi konuyu hiç açmama ve içe kapanma görülebilir. Bu dönemde yakın çevreden sosyal destek almak, yakın çevre ile duyguları paylaşmak bu hislerin süresini ve şiddetini azaltacaktır. Duygu ve düşüncelerin dışavurumuyla sosyal doyum alınması ve bunun belirli rutine bağlanması duyguların kabul edilebilirliğini destekleyecektir. Bu doğrultuda EGİAD Kriz Masası ile sizlerle irtibat kurmaya ve elimizden geldiğince bu süreçte destek olmaya çalışıyoruz. Bugün de burada güzel bir katılımla beraberiz; amacımız yine birlikte olmak, birbirimize destek olmak, moral vermek ve motive olabilmek” dedi.
Dünyayı etkisi altına alan korona virüs salgını nedeniyle evlere kapanılan bu günlerde toplum olarak can sıkıntısından dolayı yemek yeme eylemlerinde artış olduğuna vurgu yapılan etkinlikte, belirsiz ve stres duygularının yoğun olduğu bu dönemde duygusal açlık problemi ile daha yoğun bir şekilde karşılaşabildiği ifade edildi. EGİAD üyelerine “Karantina günlerinde duygusal yeme sendromu” başlığı altında açıklayıcı bir sunum yapan Diyetisyen Mehlika Öktem Boz ise dünyayı etkisi altına alan korona virüs salgını nedeniyle evlere kapanılan bu günlerde toplum olarak can sıkıntısından dolayı yemek yeme eylemlerinde artış olduğunun gözlemlendiğini belirterek, “Amaç açlığı gidermek değil, güvende hissetme ihtiyacının karşılanması olarak görülebilmektedir. Hepimiz günlük yaşamımızda, zaman zaman, sadece tadını beğendiğimiz için, haz almak için tabii ki bir şeyler tüketebiliriz. Fakat, bu tüketimin sıklığı çoğalmaya başlamışsa ve üzüntü, stres, öfke gibi olumsuz duyguları her hissettiğimizde kendimizi mutfakta, buzdolabının karşısında, özellikle de hemen tüketebileceğimiz şekerli, yağlı, unlu yiyeceklere yönelirken buluyorsak duygusal yeme atakları yaşıyor olabiliriz. Duygusal yeme bozukluğu bireyin olumsuz duygularını, hislerini düzeltmek için gerçek bir açlık hissetmediği halde yemek tüketimine yönelmesidir” diye konuştu.
“Aşırı yeme hali, yaşanmış olan hayal kırıklığı, üzüntü, kaygı, depresyon gibi durumlarla baş etme stratejisi olarak geliştirilen bir savunma mekanizmasıdır” diyen Öktem, “Geliştirilmiş olan aşırı yeme problemi ile birey, fiziksel açlığı değil duygusal açlığını doyurmaya çalışmaktadır” şeklinde konuştu. Davranışlar üzerinde kontrol sağlayabilmek için ihtiyaç duyulan şeyin farkındalık olduğunu kaydeden Melika Öktem Boz, “Yemek yeme davranışımız sıklaştığında bireyin işlevselliği ve sağlığı olumsuz etkileniyorsa dikkate alınması gereken bir durum söz konusudur. Bunun için de birey bir sorun olduğunun bilincinde ve değişime istekli olmalıdır” dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz