HABER

Karayalçından 301. madde önerisi

ANTALYA (İHA) - Sosyal Demokrat Halk Partisi (SHP) Genel Başkanı Murat Karayalçın, 301. maddenin eleştiri ve aşağılamayı birbirinden ayıracak şekilde yeniden düzenlenmesi önerisinde bulundu.

Derin devlet tartışmalarını trafik canavarına benzeten Karayalçın, "Çeteleşme ve derin devlet olgusunun önlenmesinin paydaşlıktan, saydamlıktan ve kararlılıktan geçtiği düşüncesindeyiz" dedi.

Karayalçın, SHP Antalya İl Başkanlığı'nda yaptığı basın toplantısında, sine-i millet tartışmalarının ve erken seçim konusunun geçen perşembe gününden itibaren sessiz bir şekilde gündemden düşürüldüğünü söyledi.

Tartışmalara konu olan 301. maddenin hakaret ve eleştiri olmak üzere iki unsurunun bulunduğunu belirten Karayalçın, "Kimi siyasetçiler ve sivil toplum kuruluşu yöneticilerinin bu konuyu çarpıtarak, kamuoyunu yanlış bilgilendirdiğini üzüntüyle izliyorum. O siyasetçiler, o sivil toplum örgütleri, kamuoyuna 301. maddenin sadece hakaret unsurunu sunmaktadırlar.

Eleştiri unsurundan hiç kimse söz etmemektedir. SHP olarak, Türk ulusuna hakaret edilmesini kabul etmiyoruz. Hiçbir ulusa, hiçbir dine, ırka, mezhebe hakaret edilemez, aşağılanamaz.

SHP hakaretin cezalandırılmasından yanadır. Ama SHP eleştirinin serbestçe yapılmasını istemektedir. Eleştirinin olmadığı bir ortamı SHP asla kabul etmez. O nedenle 301. maddenin eleştiriyle aşağılamayı birbirinden ayıracak bir biçimde düzenlenmesini öneriyoruz. Bunun için de iki önerimiz var. Bunlardan ilki 'açık' ve 'yakın' tehlike kavramıdır.

Bir eleştiri sıralanan kavramlar açısından açık ve yakın tehlike yaratmıyorsa o eleştiri cezalandırılmamalıdır, cezalandırılamaz. Ya da bir eleştiri fiziki tahribat için teşvik ve tahrik unsurunu taşımıyorsa o eleştiri yasaklanmalıdır" dedi. Bu önerisini bir örnekle açıklayan Karayalçın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"TBMM hukuken meşrudur. Ama ben bu Meclis'in siyasi ve vicdani meşruiyetinin olmadığını iddia ediyorum. Çünkü 3 Kasım seçimlerinde Yüksek Seçim Kurumu'nun belirlemiş olduğu 41 milyon seçmenden yalnızca 17 milyonunun oylarıyla bu Meclis'in sandalye dağılımı belirlenmiştir. Yani bu Meclis'te seçmenlerin yalnızca yüzde 42'si temsil edilmektedir. Seçmenlerin sadece yüzde 42'sinin temsil edildiği bir Meclis'in, siyasi ve vicdani meşruiyetinin olduğunu söylemek olanaklı değildir. Şimdi soruyorum; Savcılar ne yapacak? Benim bu değerlendirmem nedeniyle, hakkımda dava açılacaksa yargıçlar ne yapacak? Benim bu değerlendirmem eleştiri midir, aşağılama mıdır? Eleştiri ile aşağılama arasındaki farkın mutlaka ortaya konması gerekmektedir."

Karayalçın, hem Hrant Dink cinayeti ve hem de 301. madde tartışmaları çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan 84 yıl sonra ulus niteliğinin tartışılır duruma geldiğini savundu. Derin devlet tartışmalarına da değinen Karayalçın, bu tartışmaları trafik canavarına benzettiğini ifade etti. Trafik canavarıyla ilgili Erdal İnönü'nün eleştirisini hatırlatan Karayalçın, "Bir canavar icat ettik; sanki suçlu biz değilmişiz gibi, kazaları yapan biz değilmişiz gibi, kaza yapan trafik canavarıymış gibi görülmeye başlanmıştı. IMF içinde aynı şeyler söylendi. Derin devlet tartışmaları da buna benziyor" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan'ın "Derin devlet, olanaklıysa kaldırılmalıdır, değilse minimize edilmelidir" sözlerini hatırlatan Karayalçın, "Başbakan Erdoğan'ı o çeteler, hangi kurumlarda örgütlenmişlerse, kimlerden oluşmuşsa açıklamaya davet ediyorum. Ben görseydim açıklardım" şeklinde konuştu.

Murat Karayalçın, çeteleşme ve derin devlet olgusunun önlenmesinin paydaşlıktan, saydamlıktan ve kararlılıktan geçtiğini vurguladı. Bir basın mensubunun solda birlik çalışmalarıyla ilgili son durumu sorması üzerine Karayalçın, şunları söyledi:

"Sol partilerin ittifak yapmasını isteyen halkın sesi daha yüksek bir şekilde çıkıyor, çağrılar daha da sıklaştı. Ama SHP dışında bu çağrıya somut olarak 'evet' diyen başka bir parti ortada gözükmüyor. Bugün itibariyle son durum budur. Umarım yarın bu durum değişir."

En Çok Aranan Haberler