Geçtiğimiz yıl 8 Temmuz Pazar akşamı 21.00 sıralarında 24 yaşındaki aşçı Engin Ustali ile arkadaşı, Muratpaşa ilçesi Zerdalilik Mahallesi Cebesoy Caddesi’nde otobüsten inip Lara’ya gitmek için yolun karşısına doğru yürümeye başladı. İddiaya göre yolun ortasına gelen iki arkadaşa H.H. yönetimindeki 07 SZ 801 plakalı otomobil çarptı. Çevredekilerin haber vermesi ile kaza yerine gelen sağlık ekipleri Ustali ve yanındaki arkadaşını önce özel bir hastaneye kaldırdı. Burada ilk tedavisi yapılan Ustali, ardından Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yoğun bakıma alındı. Kafatasında, yüzünde, kol ve ayaklarında çatlaklar bulunan Engin Ustali, yoğun bakım ünitesindeki 4 günlük yaşam savaşını kaybetti.
Olay sonrası açılan davada sürücü A. H. tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
SOKAKTA KARŞILAŞTILAR
Dava sürerken sürücü A. H. ile hayatını kaybeden Engin Ustali’nin ağabeyi Emin Ustali, 5 Mart günü sokakta karşılaştı. A. H., ile Engin Ustali arasında çıkan sözlü tartışmada sinirlenen Ustali, A. H.’nin karşısına geçerek cep telefonundan ölen kardeşinin resmini açıp ‘Bu genci toprak altına soktun’ dedi. Bunun üzerine iki taraf arasında tartışma büyüdü. Bu sırada olay yerine gelen Engin Ustali’nin eşi Havva Dalkıran Ustali ile de A. H. ile yaşanan tartışmaya dahil oldu. İddiaya göre ikili birbirine tükürdü. Olayın ardından iki taraf da birbirinden şikayetçi oldu.
Geçtiğimiz cuma günü ise Antalya 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada her iki tarafta birbirlerine atılan suçlamaları kabul etmedi. Mahkeme, Engin Ustali’nin sataşması ve hakaretini göz önünde bulundurarak A. H.’ye hakaretten bin 440 TL, Engin Ustali’ye de yine hakaretten bin 740 TL para cezası verdi.
"BU GENCİ TOPRAĞA SOKTUN"
Karara tepki gösteren Engin Ustali gazetecilere yaptığı açıklamada, A. H.’nin olay günü kendisine güldüğünü ileri sürerek, olayı şöyle anlattı:
“Onunla davamız sürerken benim karşıma çıktı. Ben de kardeşimin acısıyla, herhangi bir saldırıda bulunmadan kardeşimin fotoğraflarını gösterdim. ’24 yaşındaki bir genci toprak altına attınız’ dedim. Çünkü ne bir baş sağlığı diledi ne de insani bir davranışta bulundu. 5 Mart günü eşimin iş yerinin önüne gelmiştim. Arabadan indikten sonra sabahın 8’inde simit almaya giderken bu şahıs karşımıza çıktı ve gülümseyerek devam etti. Ben de peşinden gidip mesafemi koruyarak kardeşimin fotoğrafını gösterdim. ‘Bu genci toprak altına soktun’ dedim. Bize ağza alınmayacak hakaretler etti. O ara zarar verir düşüncesiyle eşim araya girdi. Daha sonrası eşime doğru tükürdü. Elindeki çantayla vurma teşebbüsünde bulundu. İleride bir bankanın önünde bana çantasıyla vurdu ve yere düştüm. Polise gidip şikayetçi oldum.”
"SABAH BEN ŞİKAYETÇİ, O SANIK, ÖĞLEN O ŞİKAYETÇİ BEN SANIK OLDUM"
Karşı tarafın da kendilerinden şikayetçi olduğunu belirten Ustali, “Davalara katılırken sabah 10’da ben şikayetçiyim o sanık, öğleden sonra o şikayetçi ben sanık oluyorum. Ardından dava birleştirildi. Ceza almasını beklerken dava sonuçlandı geçen hafta. Bana aleni ortamda kardeşimin fotoğrafını gösterdiğim için bin 740 lira para cezası verildi. Benim bir hakaretim yok. Biz acı çekiyoruz, ben bu tepkimi dile getirdim. Açıklanan cezalar sonrası oldukça şaşırdık. Karşı tarafa da bin 440 lira yani benden 300 lira daha düşük ceza aldı. Sonuca itiraz ettik. Para hiç önemli değil, devletimize öderiz.” diye konuştu.
"ACIMIZI DİLE GETİRDİK"
Olay gününü anlatan Havva Dalkıran Ustali ise eşini koruma düşüncesiyle hareket ettiğini belirterek, “Koşarak aralarına girdim. Eşime yaptığı hakaretleri bana da yaptı. Sonra araya girince bana tükürdü. Ben eğilip ne yapıyorsunuz dediğim anda bana çantasını savurdu. Derdimiz o şahsa bir müdahalede bulunmak değildi. Onun kışkırtması sonucu acımızı dile getirdik. Ardından eşime çantayla vurduğu zaman çevredekilerin müdahale edeceğini düşünerek onu koruma iç güdüsüne girdik. Ama bunları hiç birisini kendisi belirtmedi. Biz sadece adalet arıyoruz. İşin maddi kısmında değiliz” ifadelerini kullandı.
(İHA)